Göç ve Diaspora Vakfı Kadın İletişim Başkanlığı olarak, Anneler Günü vesilesiyle Gazze'de yaşanan insani krize dikkat çekmek ve savaş mağduru Gazzeli annelere destek çağrısında bulunmak amacıyla İstanbul Fatih'teki Neslişah Kültür Merkezi'nde "Gazzeli Annelere Ses Ver" sloganı altında bir etkinlik düzenlendi. Bosna Hersek, Sudan, Suriye, Mısır, Doğu Türkistan, Filistin ve Türkiye'yi temsilen anne ve kadınlar konuşmalar yaptı. Göç ve Diaspora Vakfı Kadın İletişim Başkanı Ayşe Müzeyyen Taşçı konuşmasında Gazzeli annelerin sesi olmak için bir araya geldiklerini ifade ederek "İnsanlık tarihine kazınan ağır bir trajediyi, vicdanlarımızın derinliklerinden yükselen bir haykırışla dünyaya duyurmak istiyoruz. Gazze'de yaşananlar, artık yalnızca bir savaşın sonucu değil; tüm insanlığın sorumluluğudur" dedi.

14 BİN KADIN EŞİNİ KAYBETTİ
Evlatlarını toprağa vermek zorunda kalan, bombalanan evlerinin enkazında umutlarını yitiren, temel yaşam haklarından yoksun bırakılan Gazzeli annelerin tarihin en karanlık sayfalarından birinde sessizce direnen birer tanık olduklarının altını çizen Taşçı, "Anneler Günü yaklaşırken, dünyanın pek çok yerinde çiçekler alınacak, hediyeler sunulacak, övgü dolu sözler söylenecek. Ancak Filistinli anneler için bugün, kutlamadan çok bir yas günü olarak geçiyor. Çünkü Gazze'de annelik, yalnızca sevgiyle değil; sabırla, dirençle, açlıkla, soğukla, korkuyla ve kayıpla örülü. Bugün elimizdeki veriler, bu acının boyutunu çıplak bir şekilde ortaya koyuyor. İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarında hayatını kaybedenlerin yaklaşık yüzde 70'i kadın ve çocuklardan oluşuyor. Yaklaşık 18 bin çocuk, bombalarla, açlıkla ve ilaçsızlıktan yaşamını yitirdi. Soykırım esnasında doğmuş bin 150 bebek, daha hayata tutunamadan ölüme terk edildi. En az 14 bin kadın, eşlerini bu saldırılarda kaybederek hem annelik hem babalık görevini tek başına yüklenmek zorunda kaldı" şeklinde konuştu.
"PAYLAŞIN, GÖRÜN, DUYURUN"
Taşçı, bu rakamların ötesinde, yürek dağlayan başka gerçeklerin olduğunu belirterek "Gazze'de annelik, zaman zaman çocuğunun bedeni değil; parçalanmış uzuvlarıyla vedalaşmak demek. Patlamalardan sonra bir annenin en büyük tesellisi, enkazdan bir el ya da ayakkabı parçası bulabilmek oldu. Her bomba sesiyle bir anne, evladının adını haykırarak sokaklara koşmakta; kimi zaman çocuğuna ulaşmakta, kimi zaman sadece sessizliğe gömülmekte. Gazzeli anneler, yıllardır 'yer' bildiriminde bulunamayan bir halkın temsilcileri. Her gün başka bir mahallede, başka bir çadırda, başka bir mezarlığın yanında sabahlıyorlar. Göç onlar için geçici bir hâl değil, bir yaşam biçimi hâline geldi. Güvende hissettikleri hiçbir duvar, başlarını yaslayacakları hiçbir köşe kalmadı. Bu hayat, kadınlara doğum değil, direnişle yoğrulmuş bir hayatta kalma savaşı yükledi. Bugün buradan, dünyanın tüm vicdanlı kadınlarına, tüm annelerine ve annelik duygusunu içinde taşıyan herkese çağrıda bulunuyoruz. Gazze'deki bu sessiz çığlığa kulak verin. Gazzeli annelerin yaşadığı bu tarifsiz acıyı paylaşın, görün, duyurun." dedi.

"HER ANNENİN KALBİ, GAZZELİ ANNELERİN GÖZYAŞINI TAŞIYOR"
Taşçı sözlerine şöyle devam etti: "Sivil toplum kuruluşlarının bu noktada üstleneceği rol hayati derecede önemli. Sadece insani yardım göndermekle kalmayıp, uluslararası kamuoyunu harekete geçirecek bilinçlendirme çalışmaları yapmak, savaş suçlarını görünür kılmak ve hukuki girişimleri desteklemek, Gazze'nin kaderini değiştirebilecek güçte adımlar… Sessiz kalmak bir tercih değil, zulmün ortağı olmaktır. Bugün sivil toplumun diliyle kurulan her cümle, vicdanın nabzıdır; atılan her adım, yaralı bir coğrafyada umudu filizlendirebilir. Bu süreçte bir diğer önemli güç ise diaspora topluluklarıdır. Filistin diasporası başta olmak üzere dünyanın dört bir yanına dağılmış duyarlı gruplar, bulundukları ülkelerde yürüttükleri bilinçlendirme kampanyaları, hukuk mücadelesi ve diplomatik girişimlerle uluslararası kamuoyunun vicdanını canlı tutuyor. Ve bugün burada bulunan, bu çağrımıza yürekten destek veren her anneye, her vicdan sahibine şunu söylemek istiyoruz: Her annenin kalbi, Gazze'deki bir annenin gözyaşını taşıyor. Bu ortak acı, bizi birleştiriyor; bu sessiz çığlık, tüm sınırları aşıyor. Bizler, insan haklarına inanan bireyler ve kurumlar olarak bugün burada, Gazzeli annelerin sesi olmak için toplandık. Onların yalnız olmadığını, dünya kadınlarının, sivil toplumun, diaspora topluluklarının ve vicdan sahiplerinin yüreklerinin onlarla attığını göstermek istiyoruz. Kadın dayanışması sınır tanımaz. Anne yüreği evrenseldir. Ve bizler, anneliği savaşın gölgesine mahkûm eden bu vahşete karşı, sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz."