Mersin
Anamur'da dünyaya gelen Mehmet Satar (35), down sendromlu kız kardeşi Zahide'den etkilenerek, özel eğitim öğretmeni oldu. İlk görev yeri Mardin Dargeçit ve İstanbul olan Satar, 5 yıl önce, kendisinin de mezun olduğu, memleketindeki Çeltikçi İlkokulu'na atandı. Burada kendisini otizmli, dislektik, öğrenme güçlüğü ve konuşma bozukluğu bulunan çocuklara adayan Satar'ın, kendi cebinden de para harcayarak gereken materyalleri aldığı, yine kendi tasarımı özel eğitim sınıfı Türkiye'ye örnek oldu. Sınıftaki eğitim çalışmalarını sosyal medyada paylaşarak hem meslektaşlarını hem de özel bireye sahip aileleri bilgilendiren Satar şunları anlattı:
Özel çocuklar nergis ve fesleğene benzer. Yani, yüreklerine dokunup dünyalarına dahil olabilirsek, koku veriyorlar. O zaman etrafımızı cennet kokusu sarıyor. Özel çocuklara acımak yerine, ayakları üzerinde duracak hale getirmek için çalışıyorum. Eğer acırsanız hissediyorlar. Sınıfa gelen misafirlerime de ilk uyarım "Acımayın" oluyor.
ÇOK TOKAT YEDİM, TEMİZLİKLERİNİ YAPTIM
İlçedeki bakış açısını ve davranışları da değiştirdik. Çocuklar artık sokakta daha özgüvenle dolaşıyorlar. Sadece sevip başlarını okşamak yetmez. El göz koordinasyonu ve bakımlarını öğretmeden, okuma yazma ve matematik becerisi veremezsiniz. Zihinsel engeli olup altına kaçıran, hiç konuşmayan, saldırgan öğrencilerimiz var. Onlardan çok tokat yiyip vücut temizliklerini de yaptım. Ama aldıkları eğitimle artık konuşuyorlar, sınıfa daha uyumlular, elleri kalem tutuyor, harfleri öğreniyor, okuyup yazabiliyorlar. Karneleri bile el yazısıyla ve renkli kalemlerle çocuğa özgü yazıyorum.
Türkiye'nin dört bir yanından sosyal medya aracılığı ile benden yardım istiyorlar. Ben o çocuklara da destek oluyorum. Meslektaşlarımın kalp gözünü açmasını istiyorum. Öğretmenlik okulun giriş zili ile çıkış zili arasındaki süreçten ibaret değildir.