Su seviyesinin ortalama 3 metre düştüğü Van Gölü'nün bazı bölgelerinde 10 kilometreye varan çekilmeler yaşandı. Van Gölü'nde binlerce yılda oluşan, sadece dalış sırasında görülebilen dünyanın en büyük mikrobiyalitleri de gölün çekilmesiyle birlikte yüzeyde görülmeye başlandı.
FOTOĞRAF: MİKROBİYALİT GÖRÜNTÜSÜ
Dünyanın en büyük sodalı gölündeki çekilme uydu görüntülerine de yansıdı. Van Gölü havzasında yaşanan kuraklığın ciddi boyutlara ulaştığını söyleyen Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doktor Mustafa Akkuş, "Van Gölü'nde kuraklığın etkisi daha şiddetli devam edecek. Van Gölü'nü ve kuralığa mahkum olan diğer göllerimiz korumak ve kurtarmak için suyu yönetmeyi öğrenmeliyiz. Doğru ve sürdürebilir bir su politikası belirlememiz gerekiyor" dedi.
"ÇÖZÜM: DOĞRU, SÜRDÜRÜLEBİLİR SU POLİTİKASI"
Van Gölü'nün Türkiye'deki diğer göllere göre özel bir durumu olduğunu ifade eden Akkuş sözlerini şöyle sürdürdü: "Ülkemizdeki bütün göl ve akarsularda yağışların azalmasına bağlı olarak su seviyelerinde azalmalar meydana geldi. Van Gölü, kapalı bir havzada bulunduğu için diğer göllere göre özel bir duruma sahip. Dışarıya hiçbir akıntısı yok.
Dolayısıyla Van Gölü'nün bütün su havzanın içinde dinamik bir dengede dönüyor. Göle su girdisi yağmurlar ve kar yağışlarıyla çıktısı ise buharlaşmayla beraber oluyor. Yaz aylarının sürelerinin uzadığı kış aylarının sürelerinin kısaldığı bu yıllarda göldeki buharlaşma da artıyor. Van Gölü'ne giren her 1 birim suya karşılık yaklaşık 3 birim su uzaklaşıyor.
Buna bağlı olarak da Van Gölü çekilmeye başlıyor. Göl kenarına gittiğimiz zaman önceden su altında kalan yerlerin bugün karaya çıktığını görüyoruz. Havza da çok ciddi bir kuraklığının olduğunu görüyoruz. Bu kuraklığının tek sebebi iklim değişikliği değil. Bizim tam sağlıklı çalışan bir su politikamız yok. Yaşanan kuraklığa anında müdahale etme imkanımız yok ama sürdürebiliriler bir su politikasıyla bu süreçten en az zararla çıkabiliriz."
"VAN GÖLÜ'NDE ÇEKİLME ARTARAK DEVAM EDECEK"
"Her geçen yıl su azalıyor. Önümüzdeki yıllarda çekilmenin giderek artacağını düşünüyorum. Van Gölü'nün etrafında ekili alan sayısı her yıl artıyor. Bölgemizde tarım yapılan alanlarda çok su isteyen bitkilerin ekiminden vazgeçmeliyiz.
Dere kenarındaki her tarla akarsuya atılmış bir su pompası demektir. Suyumuz azalmaya devam ediyor, bizde çok su isteyen bitkiler ekmeye devam ediyoruz. Bunların birçoğu salma sulama ya da fiskeye ile sulanıyor. Dünya da vahşi sulama dediğimiz yöntemler terk edilmeli. Biz her damla suyu altın değerinde göreceğiz ve buna göre bir su politikası yapacağız.
Yağmur suyunun boşa akmasına izin verilmemeliyiz. Kuraklık dört aşamada gerçekleşir. Meteorolojik, Hidrolojik ve Tarımsal kuraklıkları yaşadık. Bunları ise sosyoekonomik kuraklık takip eder.
Biz şu an sosyoekonomik kuraklığı ciddi manada yaşıyoruz. Bu kuraklıkta çiftçi tarlasına harcadığı parayı geri alamayacak. Biz suyu yönetemezsek, tarımda çalışan binlerce insanın işsiz kalacak. Bizi çok daha büyük sorunlar bekleyecek"