Yunus Suresi'nin 57. ayeti, Müslümanlar için önemli ayetlerden biridir. Allah'ın insanlara yönelik bir öğüt, inananlara rehberlik ve rahmet olarak bir mesaj gönderdiğini ifade eder. Yunus suresi 57. ayeti, manevi iyileşme, doğru yolu bulma ve Allah'ın merhametine güvenme konularında önemli bir rehberlik sunmaktadır. Dolayısıyla, Müslümanlar için değerlidir ve sıklıkla okunması teşvik edilir. Yunus Suresi 57. ayet okunuşu, anlamı, tefsiri, meali nedir soruları konu bağlamında cevabı arınan sorular arasındadır.
Yâ eyyuhân nâsu kad câetkum mev'ızatun min rabbikum ve şifâun limâ fîs sudûri ve huden ve rahmetun lil mu'minîn(mu'minîne).
Ey insanlar! Rabbinizden size bir öğüt, kalplerdeki hastalıklara bir şifa, inananlara bir rehber ve rahmet gelmiştir.
Özellikle âhiretle ilgili açıklama ve uyarıların yer aldığı 45-56. âyetlerin ardından Kur'an-ı Kerîm'in öğüt, şifa, rehber (hüdâ), rahmet olarak gösterilmesiyle, bir bakıma, bu açıklama ve uyarıların niçin yapıldığının cevabı da ortaya konmuş bulunmaktadır. Çünkü âhireti inkâr etmek ve bunun neticesinde âhiret sorumluluğunu hissetmeden yaşamak iman ve amelde sapma demektir. Kur'an, öncelikle bu tehlikeli duruma karşı insanlara öğüt vermekte, onları aydınlatmakta; ikinci olarak her bir insanın gönül dünyalarına hitap ederek oradaki mânevî ve ahlâkî bozuklukları tedaviye yönelmekte, insanın iç dünyasını arındırmasını, doğru inanç ve güzel hasletler kazanmasını sağlayıcı hükümler getirmekte; üçüncü olarak Kur'an'ın uyarı ve öğütlerini ciddiye alıp onun şifa verici hükümlerini benimseyen müminin doğru ve yanlışları görmesine, ebedî kurtuluşa yönelmesine ve hak yolda yürümesine rehberlik etmekte; nihayet bu kemal derecelerini aşan müminlerin Allah'ın sevgi ve merhametini kazanmalarını sağlamaktadır.
Kur'an-ı Kerîm'in özellikle müminler için bir rehber ve rahmet olarak gösterilmesi, insanların Kur'an karşısındaki tavrıyla ilgilidir. Çünkü inatçı ve ön yargılı tavırlarıyla daha baştan doğru ve hayırlı olan şeylere kendilerini kapatanlar, nübüvvet ve vahiy nurundan yararlanamazlar; bu yüzden de özünde hidayet ve rahmet olan Kur'an bunlara fayda sağlamaz (Râzî, XVII, 116-117). Nitekim A'râf sûresinde (7/179) "...Onların kalpleri vardır ama onlarla kavrayamazlar; gözleri vardır ama onlarla göremezler; kulakları vardır ama onlarla işitemezler. Onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da akılsızdırlar. İşte asıl gafiller onlardır " buyurularak bu hususa açıklık getirilmiştir.
Fahreddin er-Râzî, peygamberlerin doğruluğunu kanıtlayan biri mûcize, diğeri aklî burhan olmak üzere iki farklı delil şekli bulunduğunu belirtmekte ve bu âyeti, Hz. Muhammed'in hak peygamber olduğunu aklî olarak kanıtlayan delillerden biri olarak göstermektedir.
57.ayetin meali: "Ey insanlar! Rabbinizden size bir öğüt, kalplerdeki hastalıklara şifa, inananlara rehberlik ve rahmet gelmiştir," şeklindedir. Bu ayet, insanlara manevi yönden güçlenmeleri, içsel sıkıntıları iyileştirmeleri, doğru yolu bulmaları ve Allah'ın merhametine güvenmeleri için bir çağrıdır.