Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

Bana müzik sana gürültü

İnsan bir şeye odaklandığında, algıda seçicilik başlıyor. "Korna Tacizi" başlıklı iki yazıyla gereksiz yere korna çalanlara değindim ya... Birkaç ay önce gözüme çarpan bir kitap aklıma düşüverdi. Aradım, buldum, okumaya başladım:
"Gürültü: Sesin Beşeri Tarihi" adlı kitabında İngiliz gazeteci David Hendy seslerin izini sürüyor: Savaş sesleri, eğlence sesleri, dua sesleri, makine sesleri, siyasi sesler...
Temel tezi gayet tanıdık: Benim için gürültü olan, başkasına müzik gibi gelebilir. Eğer yersiz kornayı herkes gürültü addetseydi, zortlayan sayısı çok azalırdı.
Hendy'nin kitabı ilginç örneklerle dolu: 1595'te İngiltere'de yürürlüğe giren yasa, gürültü olmasın diye, gece dokuzdan sonra erkeklere, karısını veya hizmetçisini dövmeyi yasaklamış.
Yıllarca arabeski tartışmış insanlar olarak, bazı müziklerin, kimisine müzik gibi gelmediğini gayet iyi biliriz. Batı'da bunu andıran örnekler var. Mesela bugün (6 Mart) Cemal Reşit Rey konser salonunda Ensemble InterContemporain orkestrası çalacak.
"Ultramodern" besteci diyebileceğim Pierre Boulez'in kurduğu orkestranın çaldığı melodisiz parçaları, hala kakofoni olarak görenler çok. Zevk alırlar mı bilemem ama dinleyicilerin benzersiz bir deneyim yaşayacağı muhakkak.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA