Türkiye'nin en iyi haber sitesi
EMRE AKÖZ

En iyi haber

Son yıllarda kara haberlerin sayısı, pembe haberleri katbekat geçti. Yine de arada sırada yüzümüzü güldüren bir pembe haber çıkıyor.
İşte bunlardan biri: Milli Eğitim Bakanlığı ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın işbirliği ile okullara kodlama dersi konulacak.
Haberlere bakılırsa, kodlama dersi, ilkokullarda haftada iki saat, ortaokul ve liselerde ise haftada dörder saat olacak.
"Dersi kim verecek" ya da "Bu süreler yeterli olacak mı" gibi pratikte çok önemli olan soruları şimdilik geçiyorum. Asıl değinmek istediğim şu: Kodlama dersi, Türkiye'nin geleceği açısından fevkalade önemli.
Kodlama dediğimiz faaliyet, kabaca söylersek bilgisayarın ihtiyacımız olan işlemleri yapması için programlanması demek. Kodu bir tür reçete veya harita gibi düşünebilirsiniz.
Peki, bu ders niye önemli?
Çünkü yakın gelecekte çevremizdeki birçok eşyanın içinde bilgisayar ve internet olacak. Bilgisayar deyince masaüstü cihazları filan düşünmeyin. İş yapmaya yarayan, bazı makineleri harekete geçiren, küçük bir çip de olabilir bu...
Bir örnek vereyim. Şirket çalışanları eğer şef, müdür filan değillerse sık sık koltuk kavgası yaparlar. Sabah masasına gelen eleman bir de bakar ki koltuğu gitmiş... Arayıp bulamayınca, bir başkasınınkini alır. Böylece büroda adeta bir köşe kapmaca başlar.
Nissan firması bu sorunu çözecek bir sandalye geliştirdi. Adını da Akıllı Sandalye ("Smart Chair") koydu. Akıllı Sandalyenin bağlı olduğu bir masa var. Üstünde oturan kalkınca, kendiliğinden o masanın altına giriyor. Böylece ofislerdeki sandalye karmaşası da bitmiş oluyor.
Bu örnekte internet bağlantısı yok. Yine de sandalyeyi, boş kaldığında masanın altına girecek şekilde kodlamak gerekiyor.
"Şeylerin İnterneti" veya "Nesnelerin İnterneti" ise gündelik hayatımızı internetin içine yerleştiriyor. En basit örnek ısınmak için kullandığımız doğalgaz kombileri...

Beyin savaşları

Diyelim ki eve ne zaman döneceğinizi bilmediğiniz için kombiyi sabah çıkarken programlayamadınız. Gece 23.00'te evde olacağınız anlaşılınca, internet aracılığıyla kombinizle iletişime giriyorsunuz ve saat 22.00'de çalışmasını sağlıyorsunuz. Böylece sıcak bir eve girmeniz mümkün oluyor.
Mademki sözlü, yazılı ve görsel olan her şey dijitalleştirilecek... O halde bilgisayar ve internet bunların üstünde egemenlik kuracak. Yani kod yazabilenlere olan ihtiyaç her geçen gün artacak.
Eski bir yazıda ABD'den örnek vermiştim: Başkan Obama'nın teknoloji danışmanı Megan Smith, 2025'e kadar bilişim sektöründe 1 milyon 400 bin elemana ihtiyaç olacağını... ABD'deki okulların ise bunun ancak 400 binini karşılayabileceğinin açıkladı. (Sabah, 27 Kasım 2014)
ABD söz konusu bir milyonluk açığı nereden karşılayacak? Cevap belli: Başka ülkelerden beyin ithal edecek. Bunların çoğu da kod yazarı olacak.
Aynı şekilde, dijital teknoloji ve nesnelerin interneti yaygınlaştıkça, Türkiye de kod yazacak elemanlara ihtiyaç duyacak.
Özetle: Kod dersinin konulacak olması ve bu yönde ciddi adımlar atılması son günlerde duyduğum en iyi haber. Bizim kod yazabilen nesillere ihtiyacımız var. Ancak yetmez. Onların bir kısmını Batı'ya kaptıracağımız için, diğer ülkelerden de kod yazarı almaya çalışmalıyız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA