Yeni bir küresel sistem kuruluyor. Bu yeni sistemin şah damarı ise Türkiye'nin etrafındaki kuşaktan geçiyor.
Özellikle Doğu Akdeniz, Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesi yeni küresel düzenin adeta 'kalpgah'ı konumunda.
Burada ister istemez bütün gözler bu bölgenin en güçlü aktörü ve mihenk taşı konumundaki Türkiye'nin üzerinde.
Meşruiyet krizi derinleşen ABD'nin Ortadoğu'daki politikalarını revize etmeye başlaması bölgemizde Rusya, Türkiye ve İran gibi aktörlerin hareket alanını genişletti. Şimdi de modern İpek Yolu denilen 'Tek kuşak tek yol' projesi kapsamında Çin'in yüzünü Ortadoğu ve Doğu Akdeniz'e çevirdiğini görüyoruz.
Grand stratejisini 'barışçıl yükseliş/ peaceful rising' olarak belirleyen Çin, ilk olarak Latin Amerika, Asya Pasifik, Orta Asya, Ortadoğu, Doğu Akdeniz ve Afrika'yı kendine yeni hedefler olarak belirledi.
2015'ten sonra da bölge ülkeleriyle stratejik ortaklıklar imzalayarak yeni Ortadoğu ve Doğu Akdeniz projesinin düğmesine bastı.
Örneğin son olarak 27-28 Kasım tarihlerinde Pekin'de düzenlenen Ortadoğu Güvenlik Forumu'na İslam dünyasından yaklaşık 200 temsilci katıldı.
Toplantılarda katılımcıların ezici çoğunluğu, ABD'nin bölgeyi kaosa sürükleyen tek yanlı ve sömürgeci politikalarını eleştirdi. Buna bir son vermenin gerektiği vurgulanan toplantılarda "Ortadoğu'daki adil olmayan bölgesel düzenler, ABD'nin müdahalesi ve baskısının bir sonucudur" tespiti yapıldı.
***
Ortadoğu ve Doğu Akdeniz'de sömürgeci hegemonya peşinde olmayacağını belirten Çin'in şu an bu bölgelerde danışmanları hariç BM Barış Gücü bünyesinde 1800 kadar askeri bulunuyor.***
Çin'in Ortadoğu temsilcisi Zhai Yun 2019 yılı içinde bölge ülkelerine 70 kadar ziyaret düzenledi.