Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Marka mirası

Ekonomide hedefleri genelde gelir, ihracat, istihdam gibi büyümeye dair bildik kavramlar üzerinden koyarız.
Bu, şüphesiz doğrudur. Ancak yetersizdir.
Yeterlilik, büyüme kadar kalkınmaya dair kavramlar üzerinden yürür.
Büyük ekonomi, büyük firmalar olmadan düşünülemez. Firmaları "büyük" kılan, yalnızca ciro, ihracat, kâr değil fakat aynı zamanda toplumsal itibarı ve marka imajıdır.
Ben Cumhuriyet'in 100'üncü yılında erişeceğimiz hedefler arasında kaç tane 100 yılı devirmiş veya en azından yarım asırdır zihnimizde var olan marka sayısının da yer alması gerektiğini düşünüyorum.
Ne mi demek istiyorum? İki örnekle anlatayım.
İkisi de benim hayatımda yeri olan Türk markaları... Mesela Sarıyer Börekçisi; geleneksel takdimi ve lezzetiyle, zihnimde karşılığı olan bir marka... Ancak bir tepsi böreğe devredilecek kadar kötü yönetilmiş bir marka... Şimdi yeni sahibinin elinde yaşama savaşı verecek.
Diğeri anılarımın barınaklarından biri olan Varan... Sonra da yeni bir aileye geçti ve gelişerek büyüme imkânına kavuştu. Sürdürülebilirlik açısından Varan 2 diyebileceğimiz yeni bir döneme taşındı.
Markalar, hele ki topluma mal olmuşsa, ülkenin milli serveti mahiyetine bürünürler.
Bir noktadan sonra artık kötü yönetilmeleri, şirket sahibi ailenin yönetim becerilerinden fazlasını gerektirebilir. Fransa'nın sembol yoğurt markası Danone, yabancılara satışı söz konusu olduğunda kamuoyu tepki vermiş, hükümet de tedbir almak zorunda kalmıştı.
Bu iki Türk markasından yola çıkarak söylemek istediğim şu, Milli markalar, toplumun ortak mirası sayılır ve bu mirasın korunurken geliştirilmesi gerekir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA