Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SELAHATTİN DÖNMEZ

Geleceğin beslenme modeli Akdeniz diyeti

Kolesterolü dengede tutan, diyabetten koruyan, bilişsel bozukluklara karşı kalkan görevi gören, birçok kanserin oluşumunu azaltan, eklem sağlığına katkısı olan Akdeniz diyeti, geleceğimizin ve sağlığımızın garantisi!

Sağlıksız diyetler, bulaşıcı olmayan hastalıklara yakalanma ve olum riski taşıdığından ayrıca cevresel bozulmayı da tetiklediğinden, dunya capında beslenmede bir değişime acilen ihtiyac duyduğu vurgusu sıkca dile getiriliyor. Beslenmenin insan sağlığı ve cevresel surdurulebilirlik arasında en onemli etmen olduğu gerceğinden yola cıkarak ceşitli ulkelerden alanında uzman kişilerden oluşan komisyon; yuksek kalori, yuksek ilave şeker, doymuş yağ, işlenmiş gıdalar ve kırmızı et tuketiminin hem sağlıksız hem de cevresel acıdan surdurulemez olduğunu belirtiyor.

AKDENİZ DİYETİ Mİ, NORDİK DİYETİ Mİ?
Akdeniz diyeti dunya genelindeki sağlık kuruluşları tarafından surdurulebilir diyet oruntusu olarak tanımlanmakta, sağlığın iyileştirilmesi ve geliştirilmesi, hastalıkların onlenmesi icin izlenmesi gereken bir beslenme ceşidi olarak onerilmektedir. Temelde bitkisel besin tuketimine dayalı olduğundan iklim değişikliğinin onlenmesi ve su ayak izinin azaltılması acısından onem taşır ve boylece cevreye zarar vermezken sağlığımızı da korur. Meyve, sebze, sert kabuklu yemişler ve tahıllar gibi bitkisel kaynaklı besinler ile zeytinyağının yuksek miktarda; balık ve tavuk etinin orta; sut ve sut urunlerinin, kırmızı et, işlenmiş et ve tatlıların az miktarda tuketildiği bir beslenme şekli olan Akdeniz diyeti, icerdiği antioksidan ozellikteki polifenoller, vitamin ve mineraller sayesinde olum riskini azaltır. Ayrıca kanser, alzheimer, parkinson gibi bilişsel hastalıklar, kardiyovaskuler hastalıklar, metabolik sendrom, obezite ve tip 2 diyabeti onleyebilmektedir.
Danimarka, Finlandiya, Norvec gibi kuzey ulkelerinin halkını daha fazla taze, mevsimsel ve yerel besinler yemelerini desteklemek icin geliştirilen Nordik diyeti; taze, yerel meyveler ve sebzeler, deniz urunleri ve tam tahıllara dayalı bir diyet modelidir. Nordik diyetindeki temel besin bileşenlerini başta cilek, ahududu, boğurtlen gibi meyveler, somon, orkinos, palamut gibi yağlı balıklar, kuru baklagiller, sebzeler ve arpa, yulaf, cavdar gibi tam tahıllar oluşturmaktadır. Nordik diyeti ve Akdeniz diyeti arasındaki temel farklılık Akdeniz diyetinde zeytinyağı kullanılırken Nordik diyetinde ana yağ kaynağı olarak kanola yağının kullanılmasıdır. Nordik diyetinin kardiyovaskuler hastalık riskini azalttığı, kolesterolu yuksek olan kişilerde kolesterol, trigliserit, LDL gibi kan yağlarında, kan basıncı ve insulin duyarlılığı uzerinde olumlu etkilerinin olduğu, tip 2 diyabetin onlenmesinde etkili olduğu, bel cevresinde yağlanması olan kişilerde ağırlık kaybı sağladığı yapılan calışmalarda kanıtlanmış.
İki beslenme modelinde de yuksek miktarda tuketimi onerilen bitkisel ağırlıklı besinler sayesinde sera gazı salınımı daha duşuktur. Geleneksel beslenme modelleriyle karşılaştırıldığında hayvansal kaynaklı besinlerin oldukca az tuketimi, Akdeniz ve Nordik tipi beslenmeyi sürdürülebilir beslenme acısından oldukca onemli bir noktaya getiriyor.



SERA GAZI TEHLİKESİ
Gunumuzde hayvanlar icin gereken yem ile et ve diğer hayvansalların uretilmesi ve milyarlarca hayvanın her gun dunyanın dort bir yanına taşınması doğa ve gezegen uzerinde son derece ağır bir yuk oluşturuyor. Et uretimi icin hayvanlara yem olarak verilen buyuk miktarlardaki tahılların ve tum bunların ekim alanlarının ormansızlaşmada, doğal yaşam alanı kaybında ve turlerin yok oluşunda buyuk bir payı var. Cunku hayvancılık, dunya capında toprak ve su kullanımını en fazla olumsuz etkileyen insan faaliyetlerinden biri olarak goruluyor.
Atmosferde kızıl otesi ışınları absorbe edebilen gaz bileşimlerine sera gazı diyebiliriz. Bu, sera gazının atmosferdeki ısıyı tutması ve hapsetmesi anlamına gelir. Bu şekilde sera gazları atmosferdeki sıcaklığı artırırlar ve sera gazı etkisi ile kuresel ısınmaya ve dolayısıyla iklim değişikliğine neden olurlar. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Orgutu'ne (FAO) gore, sığır, kuzu, tavuk, hindi, balık, peynir, sut gibi hayvansal protein kaynaklı besinlerin uretimi ve işlenmesi sera gazı salınımının yuzde 14,5'inden sorumlu. Sığır eti ve sığır sutu uretimi ise hayvancılık sektorunun toplam sera gazı salınımının yuzde 65'ini kapsıyor. Sebzeler, meyveler, yulaf, ekmek, mercimek, fasulye gibi bazı bitkisel protein kaynaklı besinler ve tahıl urunleri ise hayvansal besinlere gore cok daha düşük miktarlarda sera gazı uretiyor. Et ve sut urunlerinin az, bitkisel protein kaynaklı besinlerin ise daha fazla tuketildiği Akdeniz, Nordik diyeti gibi beslenme modellerinin yaygınlaşması ile sera gazı salınımının azalacağı ve boylece kuresel ısınmanın onune gecebileceğimizin altını cizmek istiyorum.

AŞIRI HAYVANSAL BESİN TÜKETMEYİN
Her ne kadar kırmızı et, tavuk, sut, kefir, peynir gibi hayvansal urunler vucudumuz icin gerekli olan aminoasitlerden oldukca zengin ve biyolojik değeri yuksek besinler olsa da hayvansal urunlerin tuketimi, insanları doymuş yağ, kolesterol ve patojenik mikroorganizmalara maruz bırakıyor. Lif, kompleks karbonhidratlar, antioksidanlar ve sağlık icin gerekli diğer bileşenlerin daha az alınmasına neden oluyor. Bu surecte hayvansal urunlerin fazla miktarda tuketimi, kardiyovaskuler hastalık, kanser, diyabet, obezite ve diğer rahatsızlıklar riskini arttırıyor.
Metabolizmaya en uygun beslenmenin Akdeniz diyeti olduğu artık bildiğimiz en onemli gercek. Akdeniz diyeti besin ceşitliliği, dengeli oğunler, yerel yiyeceklerinin tuketimi, işlenmiş besinlerden uzak, daha cok bitkisel besinlerin yer aldığı ve mevsime uygun taze besinlerin tuketilmesi sayesinde kronik hastalıklardan bizi uzak tutarken cevremizi de koruyor. Kolesterolu dengede tutan, insulin direncini kırıp diyabetten koruyan, yaşa bağlı bilişsel bozukluklara neden olan hastalıklara karşı kalkan gorevi goren, bircok kanserin oluşumunun azaltarak eklem sağlığına yararları bilinen Akdeniz diyetinin dunyada daha fazla uygulanması geleceğimiz icin oldukca onemli.
Akdeniz diyetinde soğuk sıkım erken hasat zeytinyağı, kuru yemişler, sut, peynir, yoğurt gibi yerel sut urunleri tercihi, işlenmiş et ve kırmızı et tuketiminin daha nadir olması aslında bugun bile hala uzun ve kaliteli yaşamın bir temel beslenme şekli olduğunu bize gosteriyor diyebilirim.



HAFTANIN BESLENME BİLGİSİ
Kalp sağlığı için yeşil
yapraklı sebze yiyin
Sadece günde bir kase yeşil yapraklı sebzelerden oluşan salata yemenin yararı 2021 yılında European Journal of Epidemiyoloji dergisinde yayınlandı. 23 yıl boyunca 53 bin kişinin takip edildiği bu uzun soluklu çalışmanın sonuçları yeni aktarıldı. Özellikle nitratlardan zengin olan yeşil yapraklı sebzeler ıspanak, semizotu, maydanoz, pazı ve maruldan sadece günde bir büyük kase tüketmenin kalp hastalığı riskini yüzde 26 azalttığı belirlendi. Daha fazla yemeye gerek yok! Sadece bir kase yeşil yapraklı sebze tüketmek kalbe giden damarların yenilenmesinde itici güç. Bu çalışmada, nitrat içeren sebzeleri yedikten sonra bağırsaklarda nitrik aside dönüşüp kalbe giden damarların rahatladığı, sebzelerdeki antioksidanların damar içi çeperinin sağlığını koruyarak yağ birikintilerini önlediği açıklandı.



HAFTANIN BİLİMSEL NOTU
Güçlü hafıza
için kakao tüketin
Beyin sağlığı hem gençlikte, hem erişkin dönemde önemli ama özellike 50 yaş üzerinde çok daha değerli. İyot, demir, lutein, omega 3 yağ asitlerinden zengin besinler güçlü hafıza için değerli. Ama son yapılan araştırma ile bitkilerde bulunan flavanollerin beyne giden damarların sağlığını koruduğu, kan akışkanlığını artırdığı yepyeni kanıtladı. Avrupa Kalp Sağlığı Çalışma Grubu'nun yayınladığı çalışmada buna en iyi örnek olan yiyeceğin kakao olduğu belirlendi. Süte kakao ekleyerek tükettiğinizde, yaklaşık iki saat sonra kana geçerek hızlı bir şekilde beynin oksijenlenmesinde yarar sağlıyor. Beynin frontal korteksinde kanın akışkanlığını hızlandırıyor, bu bölüm planlama ve karar verme bölgesinin daha hızlı çalışmasını sağlıyor. Ayrıca hafızayı güçlü tutan bu bileşik; siyah ve kırmızı üzüm, çilek, nar, taze yaban mersini, kırmızı kuru soğan, kırmızılahana, siyah çay ve maydanozda da bolca mevcut.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA