Kayserili Ali Taşöz... Bitlisli Güven Kurtulmuş... İzmirli Ahmet Alpaslan... Mersinli İbrahim Tüzel... Uşaklı Ali Turgut... İdlib şehitleri... Memleketlerine uğurlanırken...
Emin Yıldırım... Mustafa Bayrakdar... Muhammed Ali Özer... Hatay'da toprağa verilirken...
Orhan Şaik Gökyay'ın "Bu vatan kimin" şiirini mırıldandık:
"İleri atılıp sellercesine,
Göğsünden vurulup tam ercesine,
Bir gül bahçesine girercesine,
Şu kara toprağa girenlerindir."
***
Cumartesi
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Hatay'a geldi.
Hataylı "Yiğitler" toprağa verildi.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül... Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank... Binlerce Hataylı... Cenaze törenlerindeydi.
Yağmur... Durmak bilmedi.
Ama... Kimse "Şehitleri" yalnız bırakmadı... Herkes "Sırılsıklam." Herkes, şehitler toprağa verilene kadar bekledi.
***
Pazar
Dörtyol senin, Samandağ benim... Defne senin, Arsuz benim... Kırıkhan senin, Reyhanlı benim... "Hatay'ı dolaştık adım adım."
Hüseyin Yayman "Görüyorsunuz" dedi:
"-Şehitler... Hatay'ı kenetlediler."
Kadın erkek... Şu partili, bu partili... "Hatay kenetlendi."
"Türkiye kenetlendi.
***
Günlük
Perşembe... Akşam... "Acı haberle" sarsıldık... "İdlib...
Şehitlerimiz."
Cuma...
Hatay'daydık.
Törenler... Ay yıldızlı tabutlar.
Yollarda...
Kırıkhan- Topboğazı kavşağında, ellerinde bayraklar, şehitlere selam duran kalabalıklar...
"Vatan sana canım feda" diye haykıranlar...
Analar...
Bacılar... Babalar.
Ateş düştüğü yeri yakar.
Ateş...
Milyonların yüreğine düştü.
Ve...
Kalabalıktan bir ses yükseldi:
"Şehidim!.. Kanın yerde kalmayacak."
***
Hastane
Akşam oldu hava karardı. Hüseyin Yayman ve Mehmet Ali Kuseyri ile birlikte "Hastanenin" yolunu tuttuk.
-Geçmiş olsun yiğidim...
Geçmiş olsun gazim.
Hakan Akpolat...
Astsubay... Adana-Kozanlı...
Yaralı... Yatakta... İdlib gazisi.
Bizleri görünce... Ayağa kalkmak istedi.
Sorduk:
-Ey kahraman!.. Bir arzun var mı?
Yiğit astsubay "İyileşip, İdlib'e dönmek istiyorum" dedi.
Başucunda... "Şeyma" bekliyordu... "Nişanlısı...
Şeyma Akpolat." Nikâh kıyılmış... Ama düğün henüz yapılmamış:
-Hakan'ım... Düğün ne zaman?
Yanıt... "Kayınvalide" Leyla Ateş'ten geldi:
-28 Mart'ta... Eğer o zamana kadar damadım hastaneden çıkarsa.
Doktor... Dedi ki:
-O tarihe kadar seni iyileştiririz.
Hüseyin Yayman söze girdi:
-Hakan... Hastaneye geldiğimiz gibi senin düğününe de geliriz.
***
Çanakkale'den İdlib'e
Hatay Devlet Hastanesinde...
Odalarda... 22 yaralı.
2 gazi de "Yoğun bakımda." Reyhanlı Devlet Hastanesi'nde... 11 yaralı.
Kimi bekâr... Kimi nişanlı...
Kimi evli.
Aklımıza... "Çanakkale İçinde Aynalı Çarşı" türküsü geldi:
"Çanakkale içinde bir uzun selvi, Kimimiz nişanlı, kimimiz evli, Gençliğim eyvah." Ama... Hastanede "Eyvah" diyeni duymadık.
Gördüğümüz, duyduğumuz şu:
Kahramanlar... İyileşip "İdlib'e... Birliklerine...
Koşmak istiyorlar."
***
Bayrak
Evlere bayrak asılmış.
Uzunçarşı...
İşyerleri bayraklı.
Kamyonlar...
Taksiler... Bayraklı.
Caddeler...
Bayraklı.
Lokantaya gittik...
"Antikya." Bayraklı.
Otelimiz...
"Savon." Bayraklı.
Bir dostu ziyaret ettik...
Mahmut Tansal...
"Otomobili...
İşyeri" bayraklı.
Cilvegözü sınır kapısında... Hulusi Sezginer bize bir "Hediye" verdi.
"Rozet...
Bayrak." Yakamıza taktı.
İşte Hatay.
***
Hatay ruhu
Millet... Tepkili... "Ama olgun." Millet... Şehidine ağlıyor... "Ama bağırıp çağırmıyor... Slogan atmıyor."
Millet... "Mehmetçiğe sahip çıkıyor... Destek veriyor."
Yoldan... Askeri araç geçiyor... Millet "Selam duruyor... El sallıyor." Milletim... Birlik olmuş... Destan yazıyor.
Milletim... "Çatlak sese... Sosyal medya yalanlarına" prim vermiyor.
"Hatay ruhu" işte bu.
***
Flaş... Flaş... Flaş
Pazar... Saat 14.00 suları.
Hatay... Korkunç bir patlamayla sarsıldı.
Ya bir füze, ya da uçak düşmüş olmalı.
Herkes telefona sarıldı.
En iyisi... Tam gaz... Sınıra doğru yol almalı.
Ve... Patlamanın nedeni anlaşıldı... İki uçak düşürülmüştü.
Hatay'da hava sıcak... "Gelişmeler" ise çok daha sıcak.
