Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Yalnız Kurt’tan FETÖ’cü tarifi

Yine şahane bir bölümdü... atv'nin büyük bir merak ve heyecanla izlenen dizisi Yalnız Kurt bu hafta da hem yakın tarihimize ışık tuttu hem de Türkiye düşmanlarının sonu gelmez entrikaları konusunda adeta kıyı feneri gibi çakıp durdu.
Bölüm, Uğur Mumcu cinayeti ile açıldı. Mumcu, İsrail ve ABD'nin taşeron örgütleri kullanarak Orta Doğu'yu kuşatma planından haberdardı. Bu konuda İsrail'i sorumlu tutan yazıları onları rahatsız etmişti. İsrail Büyükelçisi, Mumcu'yu yemeğe davet edip, onu açık bir şekilde tehdit ederek "Ölmekten korkmuyor musunuz?" diye sordu. Mumcu ise her gerçek gazeteci gibi, varlık sebebinin halka gerçekleri aktarmak olduğunu açık bir dille ifade edip, meydan okudu. Gazeteye dönüşünde "Beni öldürecekler" dedi mesai arkadaşlarına. Onların "İstersen biraz geri dur. Ayrıca bir de koruma memuru isteyelim yanına" tekliflerini geri çevirip cesaret ve kararlılıkla yazmaya devam etti. Aracına konulan bombayla şehit edildiği güne kadar bu asil tavrını muhafaza etti...



Komiser Giritli'nin yakalanan FETÖ üyesi Albay Ulvi'nin yüzüne karşı söyledikleri ise "bir FETÖ'cünün robot resmi" ya da 'kullanım kılavuzu' gibiydi adeta:
"Korkaksınız. Sizi nerede görsem tanırım. Gözleriniz... Bukalemun gibi renk değiştirseniz de, kılıktan kılığa girseniz de aynı korkak ve mütereddit bakışlar... Düşük omuzlar... Üstünüze sinmiş sünepelik... Artık yıllarca abileriniz tarafından nasıl ezildiyseniz, ne özgüven kalmış, ne de kişilik... İmam olanı da aynı, öğretmen olanı da, general olanı da... Kainat imamının izinden giden ihanet ordusu..."
Aslında Komiser, nezarethaneye Albay Ulvi'yi zehirleyip öldürmek için gelmişti. Ama gördü ki, ölüm onlar için en kestirme kurtuluş olacak. Demir parmaklıklar ardında çürümesi için vazgeçti ve zehirli yemeği yere döküp, kararı artık FETÖ'den arındırılmış olan Türk adaletine bıraktı...

Asıl konuşmamız gereken
Haber, cuma günü Milliyet'in manşetiydi. 430 hektar ormanı kasten yakan adam, iki ay hapis yatıp çıkmış... Aslında 5 yıl hapis cezası almış ama türlü kanun kara deliğinden faydalanıp, iki ay içinde tahliye olmuş...
Bakın buraya yazıyorum: Bu utandıran hukuk uygulaması, bu yaz tutuşacak pek çok ormanın fitili olur. Korkarım ki, terör örgütlerinin maşaları, "Nasıl olsa iki ay yatar çıkarım" deyip, benzin bidonlarıyla ormanlara koşarlar.
Türkiye günlerce Kaz Dağları'nda ve Çırağan Caddesi'nde kesilen ağaçları tartıştı. Her siyasi kesim ne yazık ki olayları kendi meşrebine göre değerlendirip, prim yapmaya çalıştı. Ama bence asıl konuşulması gereken, bir adamın 430 hektar ormanı yok edip, iki ay sonra da elini kolunu sallaya sallaya aramızda dolaşması. Baktım, iki gündür bunu konuşan bir Allah'ın kulu yok!..



Onurla, gururla...
Beşinci Kovid aşım için yerli ve milli Turkovac'ı tercih ettim. İlk kez aşı olurken gözümden yaş geldi. Ama acıdan değil, gururdan, mutluluktan... Kovid illetinden kurtulmamızı sağlayan ilk aşının mucidi Türk doktorlar Özlem Türeci ve Uğur Şahin'i bir kez daha saygı ile anarken, kendi aşısını geliştirebilmiş birkaç ülkeden biri olan Türkiye'nin vatandaşı olduğum için de nasıl onur duydum bilemezsiniz.
"Beni Türk doktorlarına emanet edin" diyen aziz Atam, rahat uyu...

Ne demiş?
"Oruç, fakirlerin halinden anlamak için tutulmaz. Öyle olsa, fakirlere farz olmaz. Oruç, nefis için tutulur. Nefsin de zengini fakiri olmaz." (Bedirhan Gökçe'nin sözü)

Gaf'let kürsüsü
İnegöl'de etrafa rastgele ateş açan genç, kendisini yakalayıp karakola götüren polislere itiraz etti: "Kendi çocuğuna tecavüz edenleri yakalayın. Gençlerin hevesine karışmayın."

Zap'tiye
"Her şerde bir hayır vardır" diye boşuna söylememişler. Midyeci Ahmet milyarlar harcasa böylesine etkili bir reklam kampanyası yapamazdı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA