Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Aramızdaki yürek farkı

İsrail bir türlü Gazze'ye karadan topyekûn girmeye cesaret edemiyor. Zaman zaman vur-kaçlarla içeri girip, kayıp vererek geri dönüyor. Çünkü gayri nizami şehir savaşı, düzenli orduları ürkütür. İsrail askerleri, Gazze'deki Hamas tünellerine gömülmekten deli gibi korkuyor.



İşte şanlı Türk Ordusu ile İsrailli teröristler arasındaki fark da burada. Biz, sınır ötesindeki harekatlarımızda PKK/YPG'yi tünel ve mağaralarında boğduk. Üstelik bunu yaparken tek bir sivile zarar vermedik. Teröristleri pirinç ayıklar gibi özenle ve dikkatle ayıklayıp, şehirleri, köyleri, kasabaları huzura kavuşturduk. Yaptığımız operasyonların değeri ve zorluğu şimdi daha iyi anlaşıldı.



İsrail ise arkasında ABD ve Avrupa'nın tam desteği olmasına rağmen bunu başaramıyor. Peki ne yapıyor? Sivil yerleşimleri alçakça uzaktan halı bombardımanına tabi tutuyor.
Şimdi Türk Silahlı Kuvvetleri'nin gücüne, yeteneğine, vicdanına ve asaletine bir kez daha selam durma vaktidir.

Emine Hanım diplomasisi
Hep söylüyorum, söylemeye de devam edeceğim, Emine Erdoğan Hanımefendi bugüne kadar tanıdığımız first lady'lerden çok farklı. Onun farkı, sosyal olaylara samimi duyarlılığından ve sadece hissetmekle kalmayıp, duygularını eyleme dönüştürmesinden kaynaklanıyor.



Emine Hanım; sıfır atık, su ve gıda tasarrufu gibi son derece etkin ve başarılı kampanyaların ardından Gazze'deki zulmün sona erdirilmesi ve Filistinli çocukların kurtarılması için de harekete geçti. Ürdün Kraliçesi Rana başta olmak üzere, bölgede etkin first lady'ler ile temasa geçti. Bana göre de o çocukları yürekli anneler, şefkatli kadınlar kurtaracak. Emine Erdoğan'ın elindeki meşale inşallah Gazze karanlığındaki çocuk kalpleri aydınlatacak. Göreceksiniz, çok yakında o mazlum yavrular Emine Hanım'ın himayesinde Türkiye'ye getirilecek.

Yok böyle çaresizlik
Şu dramın ağırlığına bakar mısınız? Hangi senarist bugüne kadar böylesine acı bir replik yazabilmiş ki? Filistinli baba şöyle diyordu: "Üç çocuğumdan birini ağabeyimin evine gönderdim. O da bir çocuğunu bizim eve yolladı. Hangimizin evi bombalanırsa, diğer evde kalanlar soyumuzu devam ettirecek."
Yumurtaları aynı sepete koymamak, birikimleri güvende tutma adına kullanılan bir ekonomik benzetmeydi. Şimdi çaresiz Gazze'de babaların çözüm yolu olmuş. İyi de onlar yumurta değil ki, can...
Sepet sepet yumurta, sakın Gazze'yi unutma!..

Kaçınılmaz din savaşı geliyor
Erdoğan "Bunu Hilal- Haçlı meselesine döndürmeyin" diyerek savaşın geleceğine işaret etti. Netanyahu, Yeşaya göndermesiyle aslında Hıristiyan ve Yahudileri ortak düşman Müslümanlara karşı savaşa davet etti.
Herkes üçüncü dünya savaşından söz ediyor. Üçüncü dünya savaşı başlayamaz, çünkü daha ne Haçlı seferleri, ne birinci, ne de ikinci dünya savaşı bitti. Yani onlara göre hesap daha görülmedi.
Bu işin gelip dayanacağı yer, dinler savaşıdır. Şimdiden Gaza'mız mübarek olsun!..

Şeref kürsüsü
Angelina Jolie, Gazze için çığlık atan birkaç ünlüden biri olarak bir kez daha insani duyarlılığını gösterdi.

Zap'tiye
Otomobil aksesuarcılarında beyzbol sopası da satılmaya başlanmış. Bu ne "Haydar" sevgisidir?

Ne demiş?
"Telefonlarımız izleniyor. Neyi aratırsanız, o karşınıza çıkıyor. Kocanızın telefonunu alıp 'Tek taş, tek taş' demenizi tavsiye ediyorum." (Hayatta Neler Oluyor'da Nur Tuğba Namlı'nın sözleri)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA