Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

Süper bilgisayardan korkutan tahmin!

İngiliz gazetesi Daily Star'ın haberine göre insan uygarlığındaki kalıpları tahmin etmek üzere tasarlanan World One isimli bilgisayar, 2050 yılına kadar uygar yaşamın sona ereceğine dair bir tahminde bulundu.
World One, işkembe-i kübradan atmıyor. O, çok önemli profesörler tarafından tasarlanan bir süper bilgisayar.
Doğum ve ölüm oranları, çevre kirliliği, iklim değişiklikleri gibi birçok faktörü dikkate alan son derece karmaşık bir algoritmayı temel alıyor.
Ve ilginç olan; süper bilgisayar dünyanın sonunun beklendiği gibi nükleer savaş kaynaklı olmayacağını söylüyor.
World One'a göre eğer önlemler alınmazsa 2040 ila 2050 yılları arasında çevre kirliliği o kadar şiddetli ve zehirli hale gelecek ki insanları öldürmeye başlayacak.
Süper bilgisayarın tahminlere göre önce bitki örtüsü, sonra deniz ve kara hayvanları yok olacak. Sonra da insanlar ölmeye başlayacak.
Ve dünyanın nüfusu 1900'deki seviyelerin altına düşürecek!
Şu an dünyada 8 milyar insan var. Ve 2050 de bu rakamın 9,7 milyara çıkması tahmin ediliyor.
Öte yandan 1900 yılında dünya nüfusu 1,6 milyardı! Yani World One, kıyamet senaryosu yazmış!
Hadi bilgisayar bu, yanılabilir diyelim. Ama Martin Rees gibi bazı astrofizikçiler de World One'a katılıyor! İklim değişikliği gibi bir dizi tehditlerin insanların hayatını çok zorlaştıracağını söylüyor.



26 MİLYARDER...
Küresel ısınma, kuraklık, gıda üretiminin azalması, çevre kirliliği vs. dünyada hal ve gidişatın iyi olmadığı ortada.
Karbon salınımını azaltmaya yönelik hamleler var. Elektrikli araçlar devreye giriyor. Yenilenebilir enerji alternatif olmaya başladı. Lakin tüm bu önlemler yeterli değil.
Enerji krizinden sonra Avrupa'nın nükleer enerji ve kömüre yönelmesi de bir başka dezavantaj!
Covid-19 benzeri salgınların çıkma ihtimali de var.
Yine de World One'ın tahminini abartılı buluyorum.
Aslında dünya nüfusunun en yoksul yüzde 50'sini oluşturan 3,8 milyar insanın toplam varlığına eşit servete sahip olan dünyanın en zengin 26 milyarderinin korkunç hırslarını dizginlesek...
Doğayı, insanları uçurumun kenarına sürükleyen 'Sürekli tüketerek daha mutlu ol' yaşam felsefesinden vazgeçilse...
Hem kendimizin hem de gezegenimizin ömrünü uzatırız.
Tabii bu varsayımlar birer ütopya!

***


EVİN ÇÖKMESİ Mİ BEKLENİYOR?
Osmanlı'nın son, Cumhuriyet'in ilk döneminde yaşayan. 'Şıpsevdi', 'Gulyabani', 'Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç' gibi romanlarıyla tanıdığımız ünlü yazar Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın Heybeliada'daki evi yavaş yavaş harabeye dönüşüyor!
Gürpınar 80 yıllık hayatının son 30 yılını bu güzel evde yaşadı.
Bir dönem müze olarak kullanılan 3 katlı tarihi yapı, 2017 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne geçmesinin ardından onarım ve tadilat için kapatılmıştı.



Ancak kapatıldığı günden bu yana herhangi bir onarım yapılmadı.
Geçtiğimiz mart ayında Heybeliada'da evin yeniden müze olması için eylem yapıldı.
İmzalar toplandı ama değişen bir şey olmadı!
Üstelik yazarın piyanosu, bisikleti, kemanı, yağlıboya tabloları, avizeleri, kristal likör takımları, antika halıları zaman içinde bir şekilde kayboldu!
Yazarın kitapları çalınmadı ama birçoğunu böcekler yedi!
Vakıflar Genel Müdürlüğü neyi bekliyor? Binanın çökmesini mi?
Keşke Gürpınar'ın kitaplarından büyük gelir elde eden 30'u aşkın yayıncı, kültürel yapıların restorasyonuna destek veren zengin aileler bir araya gelip evi onarsalar.
Ya da bir bağış kampanyası başlatılsa! O ev aynı zamanda bir döneme ışık tutan hazine!
Yazıktır günahtır, kurtaralım Gürpınar'ın evini!

***


POLİS OLMAK ZOR!
ABD'nin Baltimore şehrinde bıçaklı şahıs, bir kadına saldırmaya kalktı. İhbarı alan devriye polisi, olay yerine hızla intikal etti.
Aracından inip silahını çeken Amerikan polisi, "Yere yat" diye bağırdı.
Saldırgan kadının üstüne yattı ve polis bir şarjör mermiyi saldırganın üstüne boşalttı.



Polis saldırganı ayağından da vurabilirdi ama adam bıçağı bırakmamıştı.
İşte polis olmak bazen böyle zor anlarda saniyelik hayati kararlar vermeyi gerektiriyor.
Geçtiğimiz günlerde Rize'de polisi ayağından vuran saldırganı yazmıştım. ABD polisi elinde roket olsa onu da Rize'deki saldırgana atardı!

***


YABANCI HAKEMLE DE OLMUYOR
Futbolda hakem hataları Yunanistan'da da çok tartışılıyor. Onlar çareyi yabancı hakemde buldular.
Bizdeki Fenerbahçe-Galatasaray derbisinin benzeri Panathinaikos ile Olympiakos arasında oynandı.
1-1 biten maçta Danimarkalı hakem Jakob Kehlet'in kararlarından Olympiakos kulübü hiç memnun kalmadı.



Yabancı, yerli fark etmiyor. Dünyada hatasız maç yöneten hakem yok.
Önemli olan hataları en aza indirmek.
Bazen VAR görüntülerinde bile ortak noktada buluşulmuyor. O zaman sahada aksiyona en yakın olan hakemin kararlarına saygı duymak gerek.
Futbol hatalar oyunudur. Futbolcular gibi hakemlerin de hata yapması doğal karşılanmalı.
Futbolun adaleti yoktur. Oyunu güzel yapan da budur!

***


Altyazı
"Mesafeli olmanın en iyi yanı budur. Kararlarını sorgulayamazlar, düşüncelerini yargılayamazlar. Ve sen izin vermedikçe, hayatına dahil olamazlar." (La Casa de Papel)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA