Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

İşte ‘Dilber’ etkisi!

'İnci Taneleri' dizisinin etkisiyle pavyon kültürünün yüceltildiğini, yapılan pavyon güzellemelerinin bu batakhaneleri tozpembe gösterdiğini yazmıştım.
"Dizinin başarısını çekemiyorlar" diyenler oldu.
İsterse Emmy Ödülü alsın.
Benim itirazım dizinin etkisiyle sosyal medyada pavyonların eğlenceli, güzel mekânlar olduğuna dair oluşan pozitif algı içindi.



Rutin haberleri takip edenlerin bile pavyonların müşterilerin dolandırıldığı, kadınların sömürüldüğü ve fuhşun legalize edildiği yerler olduğunu bilir.
Sosyal medya öyle bir yer ki, bir dizi tutsun diye yapılan PR çalışmaları, fenomenlerin abartılı yorumları ve 'Dilber dansı', 'Dilber kıyafeti' gibi magazin haberlerinin de etkisiyle pavyonlara dair olumlu pozitif bir algı oluştu.
Umarım dizi çekenler pavyonların gerçekte nasıl yerler olduğunu da gösterirler.
Pavyon güzellemelerinin negatif etki yaratma ihtimalinden de bahsetmiştim. Endişelerim yersiz değilmiş.
İşte son birkaç haftada pavyonların konu olduğu haberlerden bazıları:



Kocaeli-Kartepe'de faaliyet gösteren İmorday isimli payvonda büyük bir kavga çıktı. Silah ve sopaların konuştuğu kavga neticesinde 4 kişi yaralandı.
İstanbul-Sarıyer'de bir pavyonda silahlı kavga çıktığı ihbarı üzerine olay yerine giden polis ekipleri ile kavga edenler arasında silahlı çatışma çıktı. İkisi polis 5 kişi yaralandı.
Sakarya'nın Serdivan ilçesinde Ümit D. (40), işi bırakmasını istediği ama buna olumsuz yanıt aldığı pavyonda dansözlük yapan sevgilisi Sevda Timur'u (30) tabancayla vurarak öldürdü!
'İnci Taneleri' dizisindeki Dilber karakterinin sosyal medyada yarattığı etki sonucunda pavyonlara yüzde 100 zam yapıldı. Birkaç ay önce İzmir'deki bir pavyonda, müşterinin ödediği 284 bin TL'lik faturayı anımsayanlar "Artışla birlikte fiyat 1 milyon olmuştur" dediler.
Bunlar haber olan vakalar.
Bir de haber olmayan büyük acılar var! Onlardan birini de alttaki yazıda okuyabilirsiniz.

***


GERÇEKTE PAVYONLAR...
'Popstar Mehtap' olarak hafızalara kazınan Mehtap Yılmaz, eskiden pavyonlarda çalıştığı günlerde yaşadığı olaylardan yola çıkarak çarpıcı bir 'Dilber' eleştirisi yapmıştı.
İlk yazıda bahsettiğim haberlerden sonra o yorumu hatırlamakta fayda var:
"Size anlatılanlar gibi bir hayat filan yok oralarda, ailenizden olursunuz, işinizden, hayatınızdan canınızdan olursunuz.



Siz kadın bedeninden sermaye yapmaya çalışıyorsunuz!
15 yaşında, 16 yaşında evden kaçan kızlara şahit oldum, size gösterildiği gibi bir hayat, Dilber dansı yok.
Kıyafetlerini övenler var, Dilber dansı kurslarını açanlar var, hiç utanmıyor musunuz kardeşim siz ya! Bu dansı çekenlerin yatacak yeri yok.
Dayak yiyenler, senet imzalatılanlar bunları sizler bilmezsiniz. Orada çalışan kızların kimisi okuyor, ailesi yok!
Bunların hepsini alacaksın bir pavyona koyacaksın, bunlar burada 15 gün dansçı olarak masa masa gezecekler, o hayatın gerçek yüzünü görecekler, sonra da bizi kurtarın diye yalvaracaklar!''

***


PATRON İSTEDİĞİ ZAMAN ARAR MI?
Avustralya hükümeti, işverenlerin 'makul olmayan' sebeplerle mesai saatleri dışında çalışanlarıyla iletişime geçmesine engelleyecek bir yasa tasarısına imza atmaya hazırlanıyor.
Ne yazık ki, bazı işverenler çalışanlarını gece geç saatlerde ya da hafta sonları işle ilgili telefonla arıyorlar, mesaj ya da e-mail yolluyorlar.
Çalışanların kendilerine ait özel yaşamları olduğunu unutuyorlar ya da umursamıyorlar.
Elbette doktorluk, polislik, askerlik, gazetecilik gibi bazen 24 saat yapılan meslekler de var.



Ancak birçok meslekte mesai saatleri belli.
Zamansız arama ve ekstra iş yükleme pandemide evden çalışmayla birlikte artmıştı.
Pandemi bitti ama bazı işverenler eski alışkanlıklarına devam ediyorlar.
Hatta bazı işverenler neden telefonu açmadın, e-mail'e cevap vermedin diye çalışanlarını cezalandırıyorlar.
O yüzden Avustralya'da çıkarılacak yasa emsal teşkil edecek olması açısından önemli.
Fransa 2017'de iletişimi kesme hakkı tanırken, İtalya, İrlanda ve İspanya da benzer yasaları kabul etmişti.
Bu konuda Türkiye'de de yasal düzenlemeler hayata geçirilmeli.

***


KİM O ÜÇ KİŞİ?
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, 6 Şubat depremlerinin birinci yıldönümünde You- Tube üzerinden canlı yayınla açıklamalarda bulundu.
Canlı yayının 22. dakikasında sadece beş kişinin Davutoğlu'nu izlediğinin görülmesi sosyal medyada gündem oldu.
Eğer o beş kişiden biri durumla ilgili dalga geçmek için ekran görüntüsü alan kişiyse, diğer kişi de canlı yayını yöneten parti çalışanı ise geriye üç kişi kalıyor!



Gelecek Partisi'nin CHP'nin hediye ettiği 10 vekili var. Demek ki, yedi vekil canlı yayını 22 dakikasında bile izlememiş!
Bu durum sosyal medyada viral olunca mutlaka videonun izlenme oranı artmıştır diye dün saat 13.04 de YouTube'a baktım.
Videonun toplam izleyici sayısı 3 bin 963 gözüküyordu.
Demek ki, viral olan video bile vatandaşın ilgisini çekmemiş.

***


STATLAR MODERN, ZEMİNLER KÖTÜ!
Gaziantep FK ve Fenerbahçe arasında oynanan Türkiye Kupası karşılaşmasına sahanın kötü zemini damgasını vurdu.
Fenerbahçeli Joshua King'in ayak bileği burkuldu.
Maçın devre arasında FB'li Leonardo Bonucci "Hocam ayağım şişti oynayamıyorum" demiş.
Neyse ki ciddi sakatlıklar yaşanmadı.
Dört büyükler hariç Türkiye'de genelde saha zeminlerinin kalitesi düşük. Bazıları sakatlık yaratacak derecede kötü.
Devletimiz birçok yeni stadyum yaptı ama kulüpler zemini iyi tutmayı bile beceremiyor!
2006 yılında Şampiyonlar Ligi ikinci tur karşılaşmasında Chelsea Menajeri Jose Mourinho'nun direktifiyle Barcelona'nın pasa dayalı üstün oyununun engellenmesi için saha zemini özellikle bozulmuştu.
İngiltere'de bile bu yapıldıysa Türkiye'de benzer yöntemler deneniyor olabilir. Güzel futbol daha çok tribün ve canlı yayın geliri demek.
Takımlarımız yıldız oyuncular transfer ediyorlar ama onların hünerlerini sergileyebilecekleri saha zeminleri kötü! Bu sorun defalarca dile getirilmesine rağmen TFF hâlâ çözüm üretemedi.
Gerekirse saha zeminleri kötü olan takımlara ceza verilmeli ya da transfere sınırlama getirilmeli.

***


Altyazı
"Evlatlar, babalarını, hep hatırlamak istedikleri gibi hatırlarlar." (Babam ve Oğlum)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA