Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HİLAL KAPLAN

AİHM ve egemenlik tartışması

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin, FETÖ üyesi Yüksel Yalçınkaya'nın başvurusu sonrası Türkiye'yi mahkûm eden kararı muhalefette bayram havası estirdi.
Kemal Kılıçdaroğlu, 29 Eylül'de sosyal medya hesabından "Türkiye'nin onurunu korumak" maksadıyla iki paylaşım yaparak AİHM kararlarına uyulması çağrısı yaptı. Milletvekilliği adaylığını terör örgütü PKK'nın elebaşlarının gözüne girerek kazanan HDP/YSP/DHP'li "vekiller" de Kılıçdaroğlu'nun açıklamasını şerh etti: "Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş'ı da serbest bırakın."
Anayasa'ya sadakati Türkiye aleyhine verilen AİHM kararlarıyla hatırlayan muhalefetin ikiyüzlülüğü herkesin malumu. Ancak biz muhalefetin çıkardığı gürültüden ve onların ikiyüzlülüğünü konuşmaktan asıl meseleyi atlıyoruz: AİHM artık hangi kararı alırsa alsın, Avrupa'da hukuk otoritesi olarak görülmüyor.
AİHM, Avrupa'da "ülkelerin egemenliğini tehdit eden AB profesyonellerini" temsil ediyor. AB'den çıkan İngiltere, 2016'dan bu yana AİHM'in kurucu metni Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden ayrılmayı tartışıyor.
"Sınırlarımızı korumak ve yapmamız gereken şeyi başarmak için AİHS'den ayrılmamız gerektiğini düşünmüyorum." İngiltere Dışişleri Bakanı James Cleverly'in bu açıklaması tartışmaların artık ciddiye bindiğini gösteriyor.
İngiltere'nin bu açıklamasını Brexit'e yorsak bu kez karşımıza Polonya'nın 2 yıl boyunca AB ve AİHM ile girdiği tartışmayı, Anayasa Mahkemesi'nin AİHM kararını geçersiz saymasını hatırlatmak lazım. Macaristan ve Çekya'nın Polonya ile birlikte hareket ettiğini de...
AİHM'in bu kadar tartışılmasında şikâyet edilen ülkeye göre aldığı ve almadığı kararlar etkin. En önemli örneği, İspanya'dan ayrılmaya çalışan ve şiddetle hiç işi olmayan, şiddetin yanından bile geçmeyen Katalan liderlere verilen onlarca yıllık hapis cezasını görmezden gelmesi. Yine İspanya tarafından kapatılan Batasuna partisini "demokratik toplum yapısına zarar verecek hareketlerde bulunduğu" gerekçesiyle reddetmesi.
Aynı AİHM'in BDP ve Selahattin Demirtaş hakkında verdiği kararlar ortada... Herhalde Türk halkını "demokratik bir toplum" olarak görmediklerinden olsa gerek yapısına zarar verecek hareketlerde bulunma hakkı olduğunu düşündüler.
Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin aldığı kararlara uymasını isteyenler, bunu adalete ya da uluslararası hukuka saygılarından ötürü istemiyorlar. Onların amacı, seçimi kazanırlarsa yapmayı vaat ettiklerini geç de olsa gerçekleştirmek. Sandıkta yenildiler ama AİHM kararıyla istediklerinin gerçekleşmesini hayal ediyorlar.
Ancak boşuna heyecanlanıyorlar. Türkiye, egemenlik hakkını AİHM'deki yargıçlara devretmeyecek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA