Bankacılık sektörünü yakın takip edenler, Türk bankacıların ve Türk bankalarının uluslararası platformlarda ne kadar büyük bir teveccüh gördüğünü bilirler. Uluslararası bankaların Türkiye'deki yatırımları ve Türk bankacıların bu kurumlarda üstlendikleri üst düzey görevler bunun en somut göstergelerinden. Bu teveccühü bir kez daha ortaya koyan bir önemli gelişmeden söz etmek istiyorum. Global bankacılık çevrelerinde oldukça seçkin bir kurum olarak kabul edilen Institut International d'Etudes Bancaires'ın (IIEB) Başkanlığına ilk kez bir Türk bankacı seçildi; Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil. Bu gelişmeyi öğrendiğimde IIEB'nin oldukça prestijli bir kurum olduğunu ancak bunun dışında bir bilgiye sahip olmadığımı fark ettim. Biraz araştırdım ve Türkiye'den IIEB'ye üye iki banka (Akbank ve İş Bankası) olduğu dışında neredeyse hiçbir bilgiye ulaşamadım. O nedenle merakım daha da arttı. Geçmişte IIEB üyesi olan ve bugünlerde emekliliğin tadını çıkaran duayen bir bankacıyı aradım. Önce Binbaşgil'in başkanlığını nasıl değerlendirdiğini aktarayım: "Avrupa'nın önde gelen bankalarının bile üye yapılmadığı böyle bir kuruma Binbaşgil'in başkan seçilmesi Türk bankacılık sektörü açısından çok güzel bir haber. Bir Türk'ün buraya başkan olması çok büyük bir başarı."
Sonrasında aldığım bilgileri aynen aktarıyorum zira söyledikleri Binbaşgil'in başkanlığının önemini de ortaya koyuyor:
Sadece Avrupa merkezli büyük bankaların üst yönetiminin üye olduğu IIEB, 1951 yılından bu yana kapalı devre faaliyet yürütüyor.
20'yi aşkın Avrupa ülkesinden sadece 50 üyesi bulunan IIEB, bankacılık sektörünün en prestijli kurumlarından biri.
Üyeler yılda iki kez toplanıyor. Toplantılar kesinlikle basına kapalı gerçekleşiyor ve sonunda da kamuoyuna herhangi bir açıklama yapılmıyor. Bir nevi seçkin bankacılar yuvarlak masası gibi değerlendirilebilir.
Zaman zaman IMF Başkanı gibi ekonomiyle ilgili üst düzey isimler zaman zaman da ülkelerin devlet başkanlarının toplantılara davet edildiği IIEB'de dünya ekonomisinin ve bankacılık sektörünün öncelikli gündemi yüksek entelektüel bir seviyede ele alınır.
Benim üye olduğum dönemde bir toplantıları İstanbul'da yapılmıştı ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da katılımcılara hitapta bulunmuştu.
O dönem daha çok Asya'nın ve Çin'in yükselişi ve dünya ekonomisine olası etkileri yüksek entelektüel bir seviyede konuşuluyordu. Şimdi bu konuşulanları yaşıyoruz.
