Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HÜLYA GÜLER

Çin+1 stratejisi ve Türkiye

Geçen hafta Çin'in sıfır covid politikası kapsamında uyguladığı kısıtlamaları kaldırmasının ekonomik nedenlerini yazmıştım. Sonrasında PWC Türkiye Ülke Kıdemli Ortağı Cenk Ulu ile buluştuğumda Pekin yönetimini sıfır covid hedefinden bile vazgeçiren ekonomik kaygıları daha iyi anladım; vazgeçilmezlik özelliğini kaybetme korkusu. Ancak Ulu'nın anlattıklarına bakılırsa artık çok geç. Zira Ulu, Çin+1 (China plus one) olarak anılan bu durumun dünyada giderek yaygınlaştığını söylüyor. Hatta bu noktada Türkiye'nin önündeki fırsatlara dikkat çekiyor.
Bu fırsatlara geçmeden kısaca Çin+1 (China plus one) ya da sadece plus one (artı 1) olarak bilinen bu stratejiden biraz bahsedeyim. Daha çok Çin için gündeme gelen 'plus one', özetle tüm kilit yatırımlarını Çin ve diğer ucuz Asya ülkelerinde toplayan Batılı şirketlerin aslında uzun zamandır konuştuğu bir strateji. Çin'in sunduğu ucuz üretim ve iç pazar cazibesinden kendini bir türlü alamayan şirketler, pandemide siparişlerin aksamasıyla riskleri dağıtma ve tedarik ağını zenginleştirme yoluna gittiler. Birçok şirket için hala en büyük üretim merkezi olmayı sürdürse de Çin'in yanına bir ülke daha ekleyen global şirketlerin sayısı her geçen gün artıyor. Ulu işte tam bu noktada Türkiye'nin özellikle AB ülkelerinin 'artı 1'i olarak öne çıktığını belirtiyor. Bunu verdikleri uluslararası danışmanlıklarda şirketlerin ilgisinden hareketle söylediğini belirten Ulu, "Türkiye altyapı yatırımlarını çok büyük oranda tamamladı. Lojistik avantajların güçlendirmesiyle Türkiye'nin farklı bölgelerinde yatırım imkanları şimdi daha çok takip ediliyor. Ayrıca bizim en yoğun bölümümüzün satın alma ve birleşme departmanı olduğunu söylemeliyim" diyerek de bu ilginin altını çiziyor.
Dikkat çektiği bir diğer nokta ise Türk şirketlerinin yurtdışı yatırımlarındaki artış. Bunu finansmana erişim kolaylığı ve pazarlara yakınlık avantajına bağlayan Ulu, "Türk şirketlerinin, buradaki üretimlerini azaltmadan, yurtdışında güvenli bölgelere yatırım iştahının dikkat çekici şekilde arttığını söyleyebiliriz. Doğu Avrupa başta olmak üzere Türk markalarının güçlendiği AB üyesi ülkelerde yatırım yapıyorlar. Örneğin beyaz eşya, otomotiv yan sanayi üreticilerinin yurtdışı yatırımlarını artırdığını görüyoruz. Ama bu Türkiye'deki yatırımlarını azalttıkları anlamına gelmiyor. Aksine burada da yurtdışında da büyüyorlar."
Yeri gelmişken bu büyümenin PWC Türkiye'nin faaliyetlerine de yansıdığını hatırlatan Ulu, şu anda Türkiye'de 2500 çalışan sayısına ulaştıklarını ve çok yakında Eskişehir'de de bir ofis açacakları bilgisini paylaştı. Eskişehir'de 300 kişilik bir ekiple sadece Türkiye'ye değil Avrupa'daki şirketlere de hizmet vereceklerini kaydetti.
Ben de durumu PWC'nin, İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa'nın ardından 5. ofisini Eskişehir'de açmasını danışmanlık sektörünün doğasında olan öngörü yeteneğiyle Çin+1 diyen şirketlerin daha da çoğalacağını önceden görüp, hazırlık yapmasına yordum.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK SAMİMİYETİ
Cenk Ulu ile Türkiye'yi bekleyen fırsatlara yönelik oldukça olumlu bir havada geçen sohbetimize PWC Türkiye Ortağı ve Sürdürülebilirlik Lideri Evren Sezer de eşlik etti. Serez'e şirketlerin yeşil dönüşümde ne kadar samimi olduklarını sordum. Zira artık finansmana erişimde bile sürdürülebilirlik şartı aranıyor. Sezer'in, ısrarla 'şirketlerin çok büyük çoğunluğu yeşil dönüşümde son derece samimi' demesi açıkçası geleceğe ilişkin umutlarımı biraz daha artırdı.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA