Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Yoksa ben Cumhuriyet erkeği değil miyim?

Dün Cumhuriyet Bayramı'ydı. Bir anlamda da, daha sonra hilafeti de kaldırarak monarşinin sembolik izlerini bile silecek olan "modern devrimin" adının koyulmasının 96. yıldönümü.
1950'den beri de serbest genel seçimlerini yaparak demokrasiye terfi etmiş, kısacası asırlık kurumsallaşmış bir devrimden bahsediyoruz.
Solcuyum dediğim yıllarda, sosyalizme meyletmediği için bu miladı "küçük burjuva devrimi" falan diye aklımızca küçümserdik.
Şimdi ise "başında şöyle olsaydı böyle olurdu" tartışmalarının bugünümüze ve geleceğimize kayda değer bir katkısı olmadığını görüyorum... Doğrusuyla, yanlışıyla olan olmuş. Hatta Marx'ın seküler kaderciliğe varan determinizmiyle söylersek "Olması gerektiği için olmuş" da diyebiliriz.
Şimdi bize ve yaşadığımız ülkeye faydalı olan, Cumhuriyet'in yüzüncü yılında nasıl daha demokratik, zengin ve güçlü olabileceğine dair fikir üretmek, harekete geçmek.
En azından artık... Zira geçen 96 yılda bireylerin bugünkü pozisyonlarını geçmişi yeniden yorumlayarak etkileme çabalarının sağlıklı sonuçlar doğurmadığını gördük, görüyoruz.
Hali pürmelalimiz ortada.

***

Haksız mıyım?
Cumhuriyet'in yüzüncü yıldönümüne yaklaşırken yapılan tartışmaları domine eden cephelere bir bakın.
Bir yanda bugünkü bazı savunucularına ya da Atatürk'e verilen değeri istismar ederek halkı esir alan darbecilere bakarak Cumhuriyet'in geçmişiyle barışamayanlar. Nafile bir reddiyeciliğin peşine takılıp dünde kalanlar...
Öte yanda Cumhuriyet Devrimi, sanki işgalci yabancı devletlere karşı verilen bir mücadelenin değil de, dinilerle-laikler arasında geçen bir iç savaşın neticesiymiş ve daha da kötü hala sürüyor sananlar... Cumhuriyet'in yıldönümlerinde, elindeki bayrağı sanki "düşmandan" ziyade aynı cumhuriyette yaşadığı bir kısım yurttaşa korku vermek için sallayanlar...

***

Dünkü mevzuları da "Cumhuriyet kadını nasıl olur" sorusuydu.
Edindiğin izlenime göre bir kere sarı saç boyası şartmış.
Ama aradım taradım, "Cumhuriyet erkeği nasıl olur" sorusunu tartışan yoktu.
Tahminimce rakı içmek gibi koşulları olmalı.
Viski olur mu bilmiyorum.
Tabii bir de bu işin daha LGBT bireyi var, Cumhuriyet yengesi var, halası, bebesi, görümcesi var...
Siz kendinizi ne olarak tanımlıyorsunuz?
Belli ki Cumhuriyetimizin 96. yılında yurttaşlık, vatandaşlık hâlâ yetmiyor da...

*

YATAŞ

Merak etmeyin Ahmet Hakan gibi köşeye yatak reklamı falan almadım. Sadece bir yanlış anlaşılmayı düzelteceğim.
DEAŞ lideri Bağdadi'nin öldürülmesinden bahsettiğim geçen pazartesi günkü yazımda DAEŞ, DEAŞ falan derken yeni harf kombinasyonları yapıyordum. Evet, aralarında YATAŞ da vardı.
Ancak YATAŞ yetkilileri, markalarını kastetmediğim açık olsa da isimlerinin bu listede yer almasını istemediklerini söylediler.
Kendilerini anlıyorum.
Yanlış anlayan var mı bilmiyorum ama ben üzerime düşeni yapıp, düzeltiyorum:
Yaptığım esprideki harf kombinasyonunun, bildiğiniz, üzerinde uyuduğumuz yatak markası YATAŞ'la uzaktan yakından ilgisi, alakası yoktur, bilginize.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA