Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

"Şekil" yapmak!

Teşbihte hata olmaz.
Dikkat çekeceğimiz konu, bir mantığın rasyonelleştirilme biçimi.
Yoksa niyetimiz ne Anayasa Mahkemesi'nin saygınlığını hedef almak ne de sicili tescilli İsrail'in uygulamaları ile aynı terazide tartmak.
Mesele, anayasa değişiklik paketinin ele alınış tarzı ile ilgili.
Anayasa gayet sarih. Yüksek Mahkeme, anayasa değişikliklerini sadece şekil yönünden inceleyebilir. Teklif, yeterli sayıda vekilin imzasını ve kabul oyunu taşıyor mu, gizlilik ilkesine uyulmuş mu, vb. Bunun ötesine geçen değerlendirmeler, nasıl formüle edilirse edilsin, işin esasına girilmesi yani yetki aşımı anlamına gelir.
Kuşkusuz, anayasa mahkemelerinin, sistem içindeki rolü farklı temellerde tartışılabiliyor. Örneğin yüksek mahkemeler, "hukuk kurumu mu, yoksa siyasi kurum mudur?", "11 atanmış hâkimin oyu, milletvekillerinin üstünde midir?" gibi.
Bu husus, kurucu iradenin tercihi ile doğrudan bağlantılı. Nitekim bazı ülkelerde anayasa mahkemesi hem siyasi hem de hukuki olarak "Anayasayı koruma kurumu" misyonu üstleniyor.
Bizdeki durum da fiilen bu hale getirilmek isteniyor. Oysa maksat ne ise zorlama yoruma fırsat verilmeyecek şekilde anayasada tanımlanabilir. Denilebilir ki "Anayasa değişiklikleri şekil bakımından incelenir. Aynı zamanda, anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek hükümlerine aykırılık olup olmadığı da gözetilir!"
Bu açıklık, şu veya bu şekilde eleştirilse bile o toplumun gerçekliği olarak kabul edilir.
Lakin, Anayasa Mahkemesi üyeleri bugün önlerindeki dosyayı görüşürken, "Anayasa değişiklik teklifinin, ilk üç maddeyle uyumlu olup olmadığını incelememiz de şekil bakımından değerlendirme kapsamına girer" dediler mi, orada durmak gerekir! Zira bu muhakemeye kapı araladınız mı, anayasada olmayan yetkinin kullanılmasına kadar varırsınız. Rejimi koruyup kollama güdüsü ile açıklanabilecek bu mantığı geçerli kabul edersek o zaman İsrail'in, sözde kendi güvenliği adına uluslar arası sularda masum sivillerin bulunduğu gemilere operasyon düzenlemesini de mazur görmemiz beklenir. Ki bu mümkün değildir. Her ikisinde de sınır genişletme eğilimi hakimdir ve üstün ideallerle izah edilmektedir. İster kurumlar olsun isterse devletler, kendilerince meşrulaştırdığı tezler etrafında önce kural ihdas edip sonra uygulamaya geçti mi, bu süreç kaosa yol açabilir.
Ha denilebilir ki "Anayasaya alenen aykırılık teşkil eden değişiklik teklifinde ne yapılacak?"
Cevabı basit. Anayasanın ilk üç maddesini ortadan kaldıran teklifin ya gereği yapılır ya da o anayasanın işinin bittiği kabul edilir!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA