Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞEBNEM BURSALI

Ava giderken avlanan Ermenistan

Ermenistan devleti kendi dejavusunu zorluyor zorlamasına da, her seferinde yediği şamarın aynısını usanmadan yemeye devam ediyor aynı zamanda. 90'ların başındaki sürecin aynısı, çeyrek yüzyıl sonra tekrarlanıyor sanki. Yeni haklar ve imtiyazlar elde edebileceğini zanneden Ermenistan, çeyrek yüzyıl sonra hem güçlü devlet Azerbaycan hem de o günlerden çok daha farklı, bölgesinde lider Türkiye'nin gazabına uğradı. Türkiye, 30 yıl önce de duyarlıydı elbette dost ve kardeş Azerbaycan'a ama o dönemki parçalanan Sovyet coğrafyasına taraf olmakla ve yeterli politik ve askeri karşı duruş kaygılarıyla daha geride durduğu noktadan çok daha ileri boyutta bugün. Devletlerin güçleri bir yana, iki ülke milletleri arasındaki kültürel ve duygusal bağların çok daha güçlü olduğunu da hesaba kattığınızda bölgedeki Türk gücünü daha net görmek mümkün.
Dün olduğu gibi bugün de kamu diplomasisi ve lobilerini sonuna kadar zorluyor. Ama Azerbaycan'ın sahada gösterdiği güç ve kararlılığı, hem sahada hem masada haklı ve güçlü olmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Azerbaycan, kendi topraklarını özgürleştirmek ve saldırıya karşılık vermekten dolayı asla eleştirilemez. Ermenistan'ın saldırısının hiçbir koşulda meşru ve haklı sayılamayacağı ortadadır. Azerbaycan Ankara Büyükelçisi Hazar İbrahim ile telefonda yaptığımız görüşmede mesaj son derece açık: "Sayın Cumhurbaşkanımız da açıkladı, biz savaş taraftarı değiliz, barışçıyız. Ama; topraklarımızdaki işgal hali durduğu sürece, hukuk çerçevesinde işgal kuvvetlerine karşı hak ettikleri her cevap verilecektir. 30 yıldır yaptığımız gibi biz tüm provokasyona rağmen, toprak bütünlüğümüz ve hukuktan aldığımız gücü sonuna kadar kullanmakta kararlı olduğumuzu göstereceğiz." Büyükelçi İbrahim'in de dediği gibi; Azerbaycan, işgal altındaki topraklarını kurtarmaya çalışıyor. Yapılan sadece budur. Siz bakmayın Birleşmiş Milletler'in ipe un seren tutumuna. Egemenliğe saygı, toprak bütünlüğünün korunması; uluslararası anlaşmalar ile her ne kadar güvence altına alınmış gibi dursa da; Ermenistan ve ağababaları; açıkça haksız ve hukuksuz biçimde yanlış olan taraftan yana taraflarını belirliyorlar. Ama sonuç kesinlikle onların istediği gibi olmayacak elbette.
Bugün Azerbaycan sınırında yaşananlar; olağan bir çatışma hali değildir. İşgalci bir devletin mütecaviz saldırılarıdır. Dağlık Karabağ, Azerbaycan toprağıdır ve 30 yıldır işgal altındadır. Karabağlı bir milyonu aşkın insan yerlerinden, evlerinden edildi. MİNSK Grubu denilen üçlünün (ABD-Rusya ve Fransa) o gün bugündür yaptığı tek şey; Azerbaycan ve Türkiye'yi oyalamaktan başka bir şey değildir. BM Güvenlik Konseyi istediği kadar sivil kaybını ve güç kullanımını kınayıp, her iki tarafa çatışmaları sona erdirme çağrısını yapmasının; ne adil ne de hukuki bir geçerliliği vardır. Ermenistan ava giderken nasıl avlanıldığının son örneği olacaktır...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA