Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BARIŞ SOYDAN

İsrail Başbakanı Atina’da tutuklandı!

Barış Soydan, gelecek senaryolarının üçüncüsünde, Filistin Adalet Bakanı Ali Kashan’ın Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne iki yıl önce yaptığı bir başvurunun izini sürüyor… 2017’nin bir Mayıs gecesi… Beşiktaş ile Juventus arasında oynanan Şampiyonlar Ligi finalini izleyen Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı Malatesta’nın telefonuna Atina’dan bir mesaj geliyor: “Kurt kapana girdi!”

Beşiktaş Kaptanı Muhammed, 2017 Şampiyonlar Ligi şampiyonunu belirleyecek son penaltı için ceza sahasına yürürken Malatesta'nın telefonu çalmaya başladı.

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin savcısı, telefona bakmakla penaltıyı seyretmek arasında kararsız kaldı. Juventus'un Şampiyonlar Ligi kupasını yıllar sonra yeniden yeniden kaldırdığını görmek istiyordu. Çok geç olmadan, son bir kez yeniden.

Muhammed topla konuşuyormuş gibi bir şeyler mırıldanırken Malatesta gözlerini kapattı. Geçmek bilmeyen o birkaç saniye içinde telefonun sustuğunu fark etmedi bile. Gözlerini açtığında top ağlardaydı. Juventus Kaptanı Neymar, orta sahada eğilmiş, ağlıyordu.

30'LA BAŞLAYAN BİR TELEFON NUMARASI
Yaşlı savcı, kupaların Juventuslular'ın avuçlarından bir kuş gibi uçup gitmesine çocukluğundan beri alışıktı ama bu seferki farklıydı. İsmini düne kadar telaffuz bile edemediği, Avrupa'da hiçbir başarısı olmayan bir takımdı, kupayı Juventus'un elinden kapan.

Telefona bakmak için yerinden kalkarak ağır adımlarla yürüdü. Yunanistan'ın kod numarası olan 30'la başlayan bir numaraydı arayan. Telefonu açmayınca mesaj göndermişti: "Kurt kapana girdi!"

Damarlarından oluk oluk adrenalin akmaya başladığını hissetti. Bütün üzüntüsü bu üç kelimeyle uçup gitmişti. Gazze'de sivil halka karşı fosfor bombası kullanmak ve Mavi Marmara gemisinde 9 Türk'ü öldürmek suçlarından hakkında tutuklama talep ettiği eski İsrail Başbakanı ve Savunma Bakanı Barak, Atina'da yakalanmıştı.

LONDRA'DA BİR MEZUNİYET TÖRENİ
Barak'nun gizlice İngiltere'de üniversite eğitimi gören kızının mezuniyet törenine gitmeye hazırlandığı haberini aldığından beri bu anı bekliyordu.

Çok fazla zamanı yoktu. ABD, görevden alınmasını öngören karar tasarısını Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde imzaya açmıştı bile. Çin, şimdilik ABD'nin baskısına direniyordu ama iki dev arasında dünyanın başka yerlerinde süren pazarlıklarda her an masaya sürülebileceğinin farkındaydı.

Filistin eski Adalet Bakanı Ali Kashan'ın Batı Şeria ve Gazze'de işlenen suçların soruşturulması için 2009'da Mahkeme'ye yaptığı başvuruyu gündeme aldığından beri koruma sayısı iki katına çıkartılmıştı.

Eski savcı Ocampo'nun Filistin dosyasını açmamasının nedeni zaten buydu. Dokuz yıllık görev süresinin ardından 2012'de savcılığı devrederken, Gazze dosyasını neden soruşturmadığını soran Malatesta'ya kısa bir yanıt vermişti:
"Babasız büyümesini istemediğim bir kızım var."

MAHKEME'NİN ONURUNU KURTARMAK
Oysa Rimini Mezarlığı'nın bekçisi Giovanni dışında Malatesta'yı bekleyen kimse yoktu. Eşi yıllar önce ölmüştü. Öldürülse, foto muhabirlerinin çekmesi için gözyaşı dökecek birkaç siyasetçi dışında ağlayanı olmazdı.

Ocampo'nun cesaret edemediği şeye onun cesaret etmesinin nedeni bu muydu acaba? Defalarca düşünmüştü bu sorunun yanıtını. Cevabı, soruyu kimin sorduğuna bağlıydı.

Roma Hukukçular Kulübü'ndeki arkadaşları sorsa, amacının ensesi kalın Batılı siyasetçilere dokunamayıp Afrika'daki kabile şeflerini cezaevine tıkan Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin onurunu kurtarmak olduğunu söylerdi.

Ama kendi vicdanıyla baş başa kaldığında bunda Aida'nın da rolü olduğunu itiraf ediyordu. Roma Üniversitesi'nde ders verirken tanışıp aşık olduğu doktora öğrencisi Lübnanlı genç kadın, Avrupa medeniyetinin dünyanın merkezi olduğu ve ne pahasına olursa olsun savunulması gerektiği yönündeki düşüncesini temelden sarsmıştı.

ABD, FİLİSTİN ÜZERİNDEKİ VETOYU KALDIRIYOR
Ama Barak'ı adaletin önüne ne Aida çıkartabilirdi, ne Giovanni ne de Roma Hukukçular Kulübü'nin önünde duran adalet heykeli. Gazze dosyasını raftan indirmesini sağlayan asıl faktör, Filistin'in BM'ye üyelik başvurusu üzerindeki ABD vetosunun kalkmasıydı.

Obama, 2012'deki ABD başkanlık yarışının tozu dumanı içinde kendisinden habersiz İran'a hava saldırısı düzenleyen İsrail'i cezalandırmak için, Filistin'in BM üyeliğine zımni onay vermişti.

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin kuruluş anlaşması açıktı: Mahkeme sadece anlaşmayı imzalayan ülkeleri ve BM üyelerinin başvurularını gündemine alabiliyordu. Filistin artık BM üyesi olduğuna göre Malatesta'nın 2009'da yapılan başvuruyu raftan indirmesinin önünde bir engel kalmamıştı.

ATİNA'DA KÜRESELLEŞME KARŞITI BİR BAŞBAKAN
Ama Barak'ın kaderini asıl değiştiren şey, Atina'daki iktidar değişikliği oldu.

Yunanistan, ekonomik krizin pençesinde çırpınırken Euro'dan ayrılmaya zorlanınca uçuruma yuvarlanmıştı.

Avrupa Birliği karşıtı söylemle iktidara gelen Başbakan Vafiadis'in moratoryum ilan edip uluslar arası bankalara olan borçlarını ödemeyeceklerini duyurması dünyada şok yaratmıştı.

AB karşıtı bir çizgi izleyen Vafiadis, İsrail karşıtı cephenin de sözcülerinden biri haline gelmişti. 2012'de BM onayı olmadan İran'a hava saldırısı düzenleyen İsrail'in hesap vermesi gerektiğini söyleyip duruyordu.

Barak'ın gizlice Londra'ya gideceğini haber alan Malatesta'nın aklına ilk gelen, Vafiadis'den yardım istemek oldu.

Yunan Başbakan, Atina'da yaptıkları gizli görüşmede Barak'ı tutuklama fikrine sıcak baktı. Bunu, Yunanistan'ı uçuruma iten Batılı güçlerden intikam alma fırsatı olarak görüyor olmalıydı.

Barak'ın uçağı Yunan hava sahasına girdiğinde terör ihbarı bahanesiyle inişe zorlanacak ve gerçek kimliği uyanık bir polisin dikkatiyle ortaya çıkarılmış gibi yapılıp Barak tutuklanacaktı.

Malatesta'nın telefondaki mesaj, işte bunu haber veriyordu. Her şey, planladıkları gibi gitmişti. Barak'ın uçağa beklenenden bir hafta önce binmesi dışında! Kurt politikacı, tüm Avrupa'nın Şampiyonlar Ligi finaline kilitleneceği gece uçağa binerek yakalanma riskini azaltmayı hedeflemiş olmalıydı. Ama başaramamıştı.

BEŞİKTAŞLILARIN ŞAMPİYONLUK COŞKUSU
Malatesta, televizyonda Şampiyonlar Ligi kupasını elden ele gezdiren Beşiktaşlı futbolcuların coşkusunu izledi. "Hak ettiler" diye düşündü. Türk takımları yıllardır bu kupanın peşindeydi.

Kendini avutabilmek için "En azından yeni şampiyon da siyah beyaz" diye mırıldandı. Sayıyı bulmuştu. "Altı", dedi, "Bu, finalde kaybettiğimiz altıncı kupa!" Yoksa yedi miydi? Kendi kendine güldü. Televizyonu kapattı.

(Bu senaryoyu hazırlarken, Filistin Adalet Bakanı Ali Kashan'ın 2009'da Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne yaptığı başvuruyla ilgili haberlerden yararlandım. Konu hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmak isteyen okurlar şu haberlere bakabilir:

Palestinians Press for War Crimes Inquiry on Gaza
http://www.nytimes.com/2009/02/11/world/middleeast/11hague.html

Israel Objects to Palestinian Statehood to Avoid War Crimes Investigations
http://news.antiwar.com/2011/09/02/israel-objects-to-palestinian-statehood-to-avoid-war-crimes-investigations/)

Görüşlerinizi yazın: baris.soydan@sabah.com.tr
Twitter.com/barissoydan


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA