Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Boğaziçi’nde Boğaziçililer!..

Çarşamba gecesi Boğaziçi Albert Long Hall'de, piyanist Aydın Karlıbel'le mezzo soprano Özlem Tuna'yı izledik.
Karlıbel, solo piyanosu ile yıktı, abla ve ağabeylerini görebilmek için o yağmurda koşan gençlerin salonu doldurduğu salonu..
Cemal Reşit Rey'le açtı.. Drama Köprüsü, hele Uğur Mumcu'nun en sevdiği türkü Ankara'nın Taşına Bak ile duygulandırdı. Kendi bestesi Çanakkale Senfonisi muhteşemdi. İlk yarının final yaptığı Ata Barı'nda ise duygularımı anlatamam. 1936'nın eylül ayında, Artvin ekibinden Artvin Barı'nı izlerken Atatürk dayanamamış ve aralarına karışıp el tutarak yarım saat Bar oynamış, Artvin Barı da, o gün bugün Ata Barı olmuştu.
O an orada olup, salondaki coşkuyu yaşamalıydınız.
İkinci yarı bir Dünya Prömiyeri ile açıldı. Aydın, son bestesi Bolero'yu seslendirdi. Eseri 4 piyano için yazmış. 3 piyano önceden kayıt edilmiş, ses düzeninden geliyor. Dördüncü piyanoyu orda, canlı çalıyor kendisi.. Ravel'in bolerosu tarzı bir yapım. Oradaki trampet temposunu piyanoda özel akort edilmiş bir telle, Aydın çalıyor. Öbür üç piyano da, bu tempoyla aralarından sohbet ediyorlar adeta. Dört yıl çalışmış bu esere Aydın ve değmiş. CD'si çıkar çıkmaz alır ve arabamın ses düzeninden eksik etmem.
Özlem Tuna ise, repertuar seçiminin kurbanı oldu.
O salonda çoğu Evin Hocam sayesinde belki ilk defa klasik dinleyen öğrenciler var, La Scala Operası seçim jürisi değil. Bunu sanatçılar öğrenmeli.. Evin Hocam konuşmalı hatta onlarla davet ederken.. Korkutmayın gençleri Opera'dan..
Özlem, alkış almaktan korkar gibi, Carmen'in bile en sıradan aryasını söyledi, mesela Habanera ile salonu ayağa kaldıracakken.
Bu yüzden ikinci yarı sönük geçti. Nerdeyse hatır bisi ile bitti, gitti..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA