Benim neyime takma tırnak! Ama işte, bazen şuur gidip geliyor. Epeydir benim tırnaklar uzamamak, hatta yaşamamak konusunda ısrarlı. Mahalle bakkalı gofreti gibi kat kat ayrılıyor, üzerleri soyuluyor, yanlardan kırılıyor vs... Ve ne yaptıysam o problemli 10 parmak bundan mutlu olmuyor, iyileşmiyor. Vitamin takviyeleri, tırnak güçlendirici cilalar, solüsyonlar vs...
ELLERİMİ SAKLIYORDUM
İnsan içine çıktığımda ellerimi saklayacak yer arıyorum. Sofradaysak çatalımla hızlıca bir lokma alıp hop elleri atıyorum masanın altına. Alemin iştahını kaçırmasınlar diye... Bunun üzerine bir de geçenlerde, sağ elimin yüzük parmağını boydan boya sıcak fırına yapıştırınca eller oldu şahbaz! Ve ben de sonunda dayanamadım, elden ziyade bir toynak görünümüne dönüşen uzuvlarımın tırnak kısmına "Gözüm sizi görmesin" dedim. Yok doktora gidip çektirmedim, o kadar da değil! Üzerlerini protez tırnakla kapattım. Porno yıldızları gibi uzun olanlarıyla değil tabii ki, makul ölçüde ama en azından sağlıklı bir görüntü verenleriyle...
SANKİ BANA AİT DEĞİLLER!
Hay, almaz olaydım! Şimdi ellerim, sanki bana ait değil. Protez tırnak değil, protez kol taktım sanki... Hiçbir şeyi tutamıyorum, suyu bile yardımsız içemeyecek durumdayım. Biraz önce, her sabah olduğu gibi "Az şekerli Türk kahvemi içeyim" dedim. Fincanın sapını bulamadım! Pipetle içmek de az şekerliye hakaret olur diye vazgeçtim. Şimdi bir karar vermem lazım; bakımlı ve sağlıklı görünen tırnaklar mı, her işimi ayaklarımla görmeye alışmak mı? Düşünmem lazım.