Nasr Suresi okunuşu, surenin kısa olması sebebiyle kolay bir şekilde ezberlenebilir. Nasr Suresi fazileti ise 3 ayetten oluşan bu surenin önemini gözler önüne serer. Sure, kısa olmasına rağmen derin manalar ifade eder. Nasr Suresi Türkçe meali araştırıldığında, ifade ettiği anlamın kavranması çok daha kolay olacaktır. Surenin Arapça okunuşunun yanı sıra Türkçe mealinin bilinmesi, Kur'an-ı Kerim'i daha iyi anlamaya yardımcı olacaktır. Nasr Suresi anlamı ile ilgili merak edilenler yazımızın devamında.
Surenin Türkçe okunuşu aşağıdaki gibidir.
Nasr Suresi, 620 yılında indirilmiştir. Söz konusu sure Kuran'ın 110. Suresidir. Toplam 3 ayetten oluşan surenin bu ismi almasının nedeni, surenin iki yerinde nasr kelimesinin geçmesidir.
Surede Müslümanlara karşı ikazlar ve Rabbimizin özelliklerinden, Allah'ın Hz. Peygamber'e nasip ettiği zafer, fetih ve fetih sonrası insanların grup grup İslâm'a girmelerinden bahsedilmektedir.
Tekasür Suresi Okunuşu ve Anlamı İçin Tıklayınız
Kur'an-ı Kerim'in en kısa surelerinden birisi olan Nasr suresinde çok mühim bilgiler yer almaktadır. Allah'ın (C.C) Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'e nasip ettiği zaferlerden bu surede söz edilmektedir. Nasr suresi faziletleri ile ilgili hadis kaynaklarında da çeşit bilgiler yer almaktadır. Farz namazları kılarken de sıkça okunan Nasr Suresi faziletleri şöyle;
Bazı hadis kaynaklarında yer alan bilgilere göre, "İzâ câe nasrullah sûresini okuyan kimseye Mekke'nin fethedildiği gün Muhammed'le birlikte bulunan gazilerin sevabı verilir" meâlindeki hadisin (Zemahşerî, IV, 295; Beyzâvî, IV, 460) mevzû olduğu kabul edilmiştir (Muhammed et-Trablusî, II, 729).
Nasr sûresinin fazileti hakkında Enes b. Mâlik'ten rivayet edilen ve diğer bazı sûreleri de kapsayan hadiste "İzâ câe nasrullah" sûresinin Kur'an'ın dörtte birine denk olduğu ifade edilmiştir (Müsned, III, 146-147, 221; Tirmizî, "Feżâʾilü'l-Ḳurʾân", 7
Hz. Âişe'den gelen rivayetlerde Resûlullah'ın Nasr sûresinin nüzûlünden sonra namaz sırasında ve diğer zamanlarında Allah'ı tesbih edip O'na hamdettiği ve istiğfarda bulunduğu belirtilmektedir (Buhârî, "Tefsîr", 110/1-2; Müslim, "Ṣalât", 218-220).