Sanırım 'arkadaşlık' kavramında bir sorun var.
Herkes, herkesin en yakın arkadaşı maşallah.
İki kere sokağa çıktığında, üç kere aynı sofrayı paylaştığında, Twitter'dan takibe başladığında arkadaş olduk sanıyorlar.
Hem de en yakın arkadaş!
Pardon da bu nasıl oluyor? 'Tanıdık' olmak başka, 'arkadaşlık' bambaşka.
DARILIP KÜSMEMEKTİR
Sonra da üç vakte kadar birbirilerine giriyorlar. Kavga ediyorlar, birbirlerinin arkasından konuşuyorlar.
Arkadaşlık nedir bilmiyorlar.
Oysa arkadaşlık; sessizce oturabilmektir, güvendir, bir bakışla kahkahalara boğulabilmektir, o çağırınca her şeyi bırakıp, koşup gitmektir, satmamaktır...
Anlamaktır. Anlamasan da yanında durmaktır.
Son lokmayı ikiye bölmektir arkadaşlık. Boş boş durabilmektir.
Onu üzenleri defterden silmektir.
Darılsanız da küsmeyeceğinizi bilmektir.
Hakkında tek bir kötü laf ettirmemektir.
Saygı duymaktır arkadaşlık.
Sahip çıkmaktır. Mutluluğu ve başarısıyla coşmaktır. Sırlarını gömmektir.
Başkalarının gazına gelmemektir.
Çatır çatır kavga edip sonra uzlaşmaktır arkadaşlık. Uzlaşmasan da ayrılamamaktır.
Öyle yani... Hani ortalık kankalardan, 'ennnn yakın' arkadaşlardan geçilmiyor ya... Sonra birbirilerine demediklerini bırakmıyorlar ya...
Ben de söyleyeyim dedim.
Öyle olmaz, böyle olur. 'En yakın arkadaşlık' şıp diye kurulmaz, kolay kolay bulunmaz, bulunduğu zaman da ilk sarsıntıda yerle bir olmaz.