Bisiklet, temelinde sağlıklı yaşam ve temiz çevre olgularını barındıran bir spor. Bu yüzden bisikletle ilgili olarak ortaya çıkan her olumsuz gelişme, sportmenlik dışı her haber; insanın içini bir başka burkuyor.
Yıllardır, Lance Armstrong'un o müthiş seriyi yakalayıp Tour de France'ı yedi kez üst üste kazandığı dönemde dopingli olduğuyla ilgili dedikodular dolaşır ortada. Bu gibi söylentiler, diğer bütün dalların zirvedeki isimleri için de dönem dönem çıkar. Hatta bunların bilerek aydınlatılmamasının sebebi olarak da; o isimlerin etrafında büyük bir ekonominin dönmesi, olumsuz bir gelişmenin de bu ekonomiye zarar verebileceği gösterilir.
HUKUK MÜCADELESİ
Daha önce 2006 yılında Tour de France'ı kazanan Floyd Landis'in unvanı; yasaklı madde kullandığı gerekçesiyle, 2010 yılında elinden alınmıştı. İki gün önce de, bisiklet sporunun son dönemdeki altın çocuğu Alberto Contador, 2010 yılındaki Tour de France sırasında dopingli madde kullandığı için, CAS tarafından iki yıl süreyle spordan men edildi. Cantador'un, Tour de France'da 2010 yılında kazandığı şampiyonluk da elinden alındı.
Dünya artık dopingi, son dönemde alıştığımız tabirlerden biri olan 'sıfır tolerans' ilkesiyle değerlendiriyor. Bisiklet de bu ilkeyi en sıkı uygulayan spor dallarından biri. Contador'un hukuk mücadelesi yaklaşık 18 ay sürdü. Avukatlar yaptıkları savunmada; kanda tespit edilen maddeye, Contador'un yediği bir etin sebep olduğunu ileri sürmüştü. CAS, bu iddianın tamamıyla reddedilemeyeceğini ama daha güçlü kanıtlara ihtiyaç duyulduğunu açıkladı. Yani bir bakıma, "Dediğiniz doğru olabilir ama bizi yeterince ikna edemediniz" mesajı verildi Contador'un ekibine.
HER SPORCU EŞİTTİR
Bu tip doping olaylarında sporcular savunmalarını genelde, "Yediğimiz veya içtiğimiz bir şeyden geçti" merkezinde yapıyor. Bir kısmında gerçekten haklılık payı olmasına rağmen CAS, artık sporcuları yedikleri ve içtikleri her şeyden bizzat sorumlu tutuyor. Aksi durumda, adaletin şaşacağının farkındalar çünkü.
Madalyonun bir de diğer yüzü var. Uzun yıllar Lance Armstrong isminin etrafında dönen doping dedikoduları sonrasında, bazı sporcuların kollandığı yönünde ciddi bir kanı oluşmuştu.
CAS bu kararıyla, adaletin karşısında her sporcunun eşit olduğu mesajını da vermeye çalıştı bir yandan. 'Gerekirse, bisikletin son beş yıldaki en büyük isminin de kalemini kırarız' demeye getirdiler...