Gece gezdin tozdun, o bar senin, bu kulüp benim takıldın, sabaha karşı eve geldin. Yatağa yatış saatin 05.00 suları... Derin bir uyku çekeyim, öğlene kadar miskinlik yapayım derken, hop birkaç saatlik uykuyla yine hayata karıştın. Peki neden o sekiz saatlik uyku hiç uyunamıyor? Çünkü birçoğumuz, uyku arasında bile cep telefonlarımızdan sosyal medya kontrolü yapıyoruz. Sabah ilk iş Instagram, Twitter, Whatsapp ve Snapchat bildirimlerine bakmadan içimiz rahat etmiyor. Şimdi düşünün; hanginiz film izlerken telefonunuza bakmadan durabiliyorsunuz ya da hanginiz akşam yemeğinde arkadaşlarınızın gözünün içine bakarak sohbet ediyorsunuz? Hiçbiriniz! Sosyal medya bağımlılığımızın özeti bu; her birimiz FOMO'yuz! Açılımı; Fear of Missing Out yani gelişmeleri kaçırma korkusu. Bu durum, hepimizin birer sosyal canavara dönüşmesine sebep oluyor. Sabah yatakta miskinlik yaparken arkadaşınızın spor salonunda paylaştığı video'yu görüyor ve hemen kalkıp spora gitme ihtiyacı duyuyorsunuz.
YAN ETKİSİ YALNIZLIK
Gece şehrin en popüler mekanında partileyen arkadaşınıza kıl olup ertesi akşama aynı kulüpte rezervasyon yaptırıyorsunuz. Ya da küs olduğunuz arkadaşınızın, sevdiğiniz birileriyle kahkahalar atarak çektiği Snap'i izliyorsunuz, sonra da bozulup sosyal medya kinine kapılıyorsunuz. Hesaplarınızı kaç kişi takip etmiş, kaç kişi yorum yapmış, sürekli bir hesap kitap içindesiniz. Kendini ispat etmenin bir yolu olarak da düşünülüyor bu sanal ortamlar... Çoğu zaman sadece fotoğraf paylaşmak için çıkılan seyahatler, yorgun olmanıza rağmen gittiğiniz davetler ve dahası... Bunlar hep FOMO'nun suçu... FOMO etkisinde olan bizlerin geldiği son durum ne peki? Bu FOMO'nun başka yan etkileri var mı? Var tabii ki; yalnızlık... Birbirimizin hayatına dibine kadar hakim olduğumuz için, ne özlem dolu kavuşmalar, ne de hasretle edilen telefonlar kaldı. Yani birbirimize yaklaştığımızı zannederken aslında uzaklaştık. Duygudan, şefkat ve ilgiden uzak kaldık. Bir tuş mesafesinde sanal dostluklar kurduk. Peki nerede o duygular; köreldi mi? Ne yazık ki evet. Yeni evlenmiş sosyetik bir arkadaşımla, geçenlerde bu konuyla ilgili konuşuyordum. O da, "Bu FOMO'nun bize kazandırdığı bir insan profili var" dedi. Davetli olmadığı halde davetlere, düğünlere gidenler varmış meğer. Kendi düğününden yola çıkarak anlattı; hiç yakın olmadığı birisi, kendini düğüne davet ettirmiş. Sırf oradayım demek ve check-in yapıp sosyal medya hesaplarında gösteriş yapmak için. "Peki bunun farkında mıydın?" diye sordum. "Evet, zaten o amaçla yaşayan bir kadın. Çarem yoktu, gelmek istedi ve geldi. Fotoğraflar çekti, paylaştı ve vın evine gitti!" Şaşırtıcı ama gerçek... Gelişmeleri kaçırma korkusunun geldiği son nokta bu. Şimdi alın telefonlarınızı ve şöyle bir gezinin sosyal medyada. Sırf 'Güçlüyüm, popülerim, en iyiyi yer, en iyiyi içerim' demek amacıyla paylaşılan fotoğraflara, videolara bakın. Ve sonra 'Aman Allah'ım ben buna kapılmamalıyım' deyip gerçek olana sarılın. Ben de bu kafadayım. Biraz arınmanın zamanı geldi de geçiyor.
ASLI ENVER'İN İKİNCİ BAHARI
Anka kuşu kıvamındaki insanların hastasıyım; küllerinden yeniden doğarlar, en umutsuz anlarında en güzel sürprizlere uyanırlar. İşte onlardan biri de Aslı Enver... En son bir basın toplantısında "Hayatımda güzel şeyler oluyor" diyerek bu durumu ifade etmiş. Ne mutlu sana Aslı... Uzun zamandır sessiz sakindi; hatta oyuncu piyasasına giren birçok yeni isim, onun gibi birçok oyuncuyu unutturmaya yetiyordu. Başlayan ve biten dizileri, her gün yeni bir ismin iddialı çıkışı ve Aslı'nın magazinle çok haşır neşir olmaması, geri planda kalmasına neden oluyordu. 'İyi ve tatlı bir kız işte' deyip geçiyorduk. Yani hiçbir zaman gündem mevzusu olmuyordu. Şimdi işler değişti ve birçok insan Aslı Enver'i merak ediyor. Birçok oyuncuyla yakın arkadaş olmama rağmen kendisine hiç denk gelmişliğim yok. Belli ki gezme tozmayı sevmiyor. Şimdi Aslı; Murat Boz ile ilişkisi, yeni filmi, dizisi ve bir kozmetik markasının güzellik elçisi olması ile güzel bir dönem yaşıyor. Aslı size örnek olsun; her şey bitti dediğimiz, ümidimizi yitirdiğiniz anları hepimiz yaşıyoruz. Sevgili ile yolları ayırsanız da, işinizden ayrılıp 'Ne yapsam?' diye karalar bağlasanız da; durun ve sabredin. Evrenin sizin için hazırladığı sürprizler olduğuna inanın.
