Televizyon dizileriyle ilgili en büyük şikayet konularından biri de kadınların adeta 'aksesuar' olarak kullanılması, hep gözü yaşlı, ezik, ihanete uğrayan, erkeklerin oyuncağı silik tipler olarak resmedilmesi. Her gün en az bir kadınını erkek terörüne kurban veren bir ülkede buna yangına körükle gitmek denir. Ama içlerinde bir dizi var ki, kadının toplumdaki yerini ve önemini adeta izleyenlerin gözüne sokuyor. Atv'nin dizisi Kuruluş Osman bir dönem dizisi olmasına rağmen bana göre kadın hakları ve kadına pozitif ayrımcılık konusunda obamızın orta yerine bayrak dikiyor.
Bizim ataerkil bir toplum olduğumuz söylenir. Ama tarih, bu savı desteklemiyor. Tam tersi, Türk devletlerinin özellikle kuruluş ve yükseliş dönemlerinde kadınlar görünmez bir başrol oynuyorlar. Erkeklerin başı ne zaman belaya girse, kendilerini ne zaman çaresiz hissetseler hemen bir dişi kurt Asena çıkıp, onlara rehberlik ediyor. Kuruluş Osman da işte bu gerçeği vurguluyor. Alınan tüm askeri, siyasi ve toplumsal kararlar, önce obanın kadınlarının onayından geçiyor. Akıllarına yatmayanı asla uygulamıyor, uygulatmıyorlar. Gün geliyor, erkeklerini siyasi komplolara kurban vermemek için kendilerini ana, eş ya da bacı olarak öne atıyorlar, gün geliyor erkeklerin omuz başında ellerinde kılıçlarıyla düşmana karşı fiziki mücadele veriyorlar.
İlk kez bir dönem dizisinde kadınları; hakanların, padişahların, imparatorların zevk aracı ya da keyif aksesuarları olarak değil, sırtlarını dayadıkları sağlam kayalar olarak görmek beni nasıl mutlu ediyor anlatamam.
Yorumcuyu taşlayacağınıza...
Sosyal medyada kendi taraftarı, Fenerbahçe Televizyonu'nu birkaç gündür topa tutuyor. Neymiş? Kanalın yorumcularından Dr. Gürkan Kubilay, Yeni Malatyaspor maçı öncesindeki analizinde rakip takıma taktik verip, Fenerbahçe'nin zayıf yönlerini ifşa etmiş. Fenerbahçe de maçı 3-0 kaybedince vur abalıya...
Yahu bu nasıl Fenerbahçeliliktir? Ben olsam, ülkenin 'en tarafsız' kulüp televizyonu olmakla övünür, bu yorumu şeref madalyası gibi göğsümde taşırdım. Ayrıca koca Fenerbahçe, eğer bir televizyon yorumcusunun verdiği taktikle hezimete uğrayacaksa, vay o kulübün haline... Madem öyle, taşladığınız yorumcuyu alıp takıma teknik direktör yapın. Tövbe estağfurullah!..
Ağzınızı hayra açın
Deprem profesörleri uyarı üzerine uyarı yapıyor. Haydi onlar öngörülerini bilimsel çalışmalarına dayandırıyorlar diyelim. Peki ya astrologlara ne demeli? Gün geçmiyor ki, bir astrolog çıkıp da deprem tahmininde bulunmasın. Bu kez de astrolog Aygül Aydın'ın tweet'i ortalığı karıştırdı. Aygül, "11-14-21-27-28-29 Aralık tarihlerinde depremle ilgili dikkatli olmamız gerekiyor. Ocak ve Şubat ayının kritik tarihlerini de paylaşacağım. Ama şu anki durumu ve gelecek günleri Aralık ayında yaşayacaklarımız belirliyor. Manisa, Aydın, Balıkesir ve Kütahya önceliğimiz."
Yahu bir kez de ağzınızı hayra açsanız diyorum. Zaten pandemi nedeniyle diken üstündeyiz. Bizi germekten zevk mi alıyorsunuz? Yoksa 'iyi haberin' haber olmayacağına mı inanıyorsunuz? Yok mu bize acıyan?..
Çocuklar ne yapsın?
Garip ülkeyiz vesselam... Herkesin uyuduğu saatte sokağa çıkma yasağı uygulayan biz, camilerde cuma namazına izin verip, cenaze namazlarına kota uygulayan biz, özel otomobilinde tek başınayken maske takmayana ceza yazan biz...
Bir başka garipliğimiz de uzaktan eğitim programımızda yaşanıyor. Malum, 20 yaş altı, hafta içi 13.00 - 16.00 arasında sokağa çıkabiliyor. Gelin görün ki, aynı saatte EBA yayını var.
Çocuklar dışarıya çıkıp hava mı alsın, yoksa evde ders başı mı yapsın bilemiyor.
Neyse, geçecek... Bu günler de geçecek inşallah...
Gaf kürsüsü
A Spor'da Fenerbahçe - Karacabey Belediyespor maçını anlatan Ender Bilgin ilk yarının son dakikaları oynanırken "90 artı 2 oynanıyor" demesin mi?
Zap'tiye
İstanbul'daki su sıkıntısı, Masumlar Apartmanı'nda nohutları, bezelyeleri tek tek yıkayan temizlik takıntılı Safiye'nin yüzünden olmasın sakın?
Ne demiş?
"Mizahın çok olduğu yerde yaşamak zor ama kara mizahın çok olduğu yerde yaşamak imkansız." (Show Ana Haber sunucusu Ece Üner'in sözü)
