İki hafta önce sosyal medya ahalisi, Şeyma Subaşı'dan sıkıldı, Şevval Şahin'i yeni eğlence kaynağı görüyor diye yazmıştım. Şevval tıpkı Şeyma gibi sosyal medyanın istediği 'linçlik' pasları atmaya devam ediyor ve bu rolde yeni olması ilgi çekiyor. Şeyma'nın sosyal medyadaki son kullanım tarihi yaklaşıyor galiba!
Karantina kurallarını hiçe sayarak verdiği özel partilerle adından söz ettiren Şevval, sosyal medyanın eğlence kaynağı olmayı da biliyor. Yarı İngilizce, yarı Türkçe konuşması, 2018'de Türkiye güzeli olmasından bile daha çok ses getirdi.
APTALI OYNAMAK!
En son CNN TÜRK'teki 'Sorgu Sual' programına konuk olan Şevval, 'İstiklal Marşı'nı biliyor musunuz?', 'Atatürk'ün herhangi bir sözünü biliyor musunuz?', 'Türkiye'de kaç coğrafi bölge var?' sorularına cevap veremeyince gerilip stüdyoyu terk etti. Bir süre sonra sakinleşerek stüdyoya geri dönen Şevval, diğer sorularda da zorlandı. Şevval, 'Fahrettin Koca'yı tanıyor musunuz?' sorusuna bile 'Pas' yanıtını verdi. Ve sosyal medyada linç edildi, hunharca dalga geçildi.
Artık ünlü olmanın en kestirme yolu sosyal medyada dalga geçilmek, linç edilmek. Şeyma da yaptığı tüm saçmalıklar ve gülünç açıklamalarıyla ününe ün katmamış mıydı? Şimdi aynısını ve daha fazlasını Şevval yapıyor.
Şevval'in Türkiye'nin kaç coğrafi bölgesi olduğunu bilmesine gerek var mı? Sonuçta o bir bilgi yarışmasını değil, güzellik yarışmasını kazandı, aklıyla değil fiziksel avantajıyla hayatını kazanmaya çalışıyor. Ama Şevval'in asıl şöhreti yakalamak için daha çok tepki çekmeye ihtiyacı vardı, onu da abartarak yaptı! İstiklal Marşı ve Atatürk'le ilgili basit ama toplumda sembolik değeri yüksek olan sorulara bile cevap vermeyerek 'aptalı' oynamayı abarttı ve fena linç' edildi. 'Z Kuşağı'nı anlamak için Şevval gibileri tanımak gerekiyor. Çoğu Şevval gibi değil tabii. Ancak hayatın anlamını Instagram'a fotoğraf yüklemek, takipçi kasmak olarak görenler hiç de az değil!
Covid halı saha maçları!
İBB Spor İstanbul Genel Müdürü Renay Onur, İstanbul'da hasta veya karantinada olması gereken bazı kişilerin, başkalarının HES kodunu kullanarak halı sahalardaki futbol maçlarına katıldığını saptadıklarını açıkladı.
Koranavirüs hastası ama arkadaşlarının da yer aldığı en az 15 kişiyle halı sahada maç yapıyor. Bence bu bombalı saldırıya teşebbüs etmek gibi bir şey! Maçta beş kişiye bulaştırsa, o beş kişi kısa sürede 300-400 olur. Ama buna rağmen halı sahada maç yapmayı kendine hak görüyorlar!
Böyle bencil vicdansızlar varken salgınla mücadele etmek çok zor. Bile bile virüs bulaştıranlar cinayete teşebbüs suçundan yargılanmalılar.
'Cihangirli Rejisörlerin Yatak Odası'!
Tülin Özen "Kendi cenazeme reklam almayı hayal ediyorum. Öykü Karayel'e cenazemde konuşma yapma görevini verdim; ağlayarak 'Ne kadar seksi, ne kadar erotik bir insandı' diyecek" gibi bir açıklama yaptı. Özen'in absürt bir mizah anlayışı varmış.
Aslında Tülin'in cenazede reklama ihtiyacı yok. Bizde gidenin arkasından kötü konuşulmaz. Orhan Veli'nin mısralarında olduğu gibi "Ölünce kirlerimizden temizlenir, ölünce biz de iyi adam oluruz..."
Tülin, oyunculuk kariyerinin ilk yıllarıyla ilgili yaptığı "İzmir'den İstanbul'a gelince şok oldum. Burada herkes birbiriyle sevişmek zorundaymış" açıklaması da 'Rejisörün Yatak Odası' filmine göndermeydi sanırım. Yıllar geçse de değişen bir şey yok. Yeşilçam'da da, Cihangir'de de rolü kapmak zor!
