Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FERHAT ÜNLÜ

Seçim polisiyesi muamması

Sandığın, evrensel kültürde ve milli kültürümüzde dört ayrı simgesel çağrışımı vardır. Sandık, evrensel kültürde Antik Yunan'dan beri hem seçimi, hem defineyi, hem de çeyizi simgeler. Seçimin, daha doğrusu referandumun ilk örneklerine Eski Yunan'da rastlandı. (Oylama) Eski Yunan mitolojisinde geçen 'Pandora'nın Kutusu' aynı zamanda Pandora'nın çeyizi olarak gönderildi. (Çeyiz. Bizim kültürümüze de oradan geçti.)

Özellikle Coğrafi Keşifler'den sonra bu iki çağrışıma korsan hikâyeleri ve define efsaneleri eklendi. (Bizdeki karşılığı beytülmal, yani devlet hazinesidir.) Ve nihayet barutun icadından bir süre sonra mermiler de sandıklarda muhafaza edildiği için dördüncü çağrışım (mermi-ölüm) de bu zincire eklenmiş oldu. Zaten mitolojiye göre Pandora'da çeyiz sandığı olan kutu açıldıktan sonra dünyaya ölümler, kötülükler saçılmıştı! Yani bu arketipin de insanlığın ortak hafızasında kökü vardı aslında.

Bu girizgâhın sebebi, sandığın 31 Mart 2019'da yapılan yerel seçimlerde Malatya'nın Pütürge ilçesinde oylama sırasında gerçekleşen iki ölüm hadisesine konu olması. Polisiye açıdan ilginç ayrıntılar içeren ve hâlâ hakkıyla çözümlemeyen bu iki cinayetin bilinmeyenlerini, Üç Boyutlu Portre'de belgelere dayanarak ve güvenilir hukukçuların da fikri katkılarıyla sizlere aktarmaya çalışacağım.

Olay günü silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden iki kişi var: Adları Hasan ve İlyas Aktaş. Cinayetle ilgili olarak dördü tutuklu, biri firari olmak üzere beş şüpheli yargılanıyor. Şüphelilerin isimleriyse şunlar: Abdülkadir Sülük, Celal Kabadayı, Hacı Sülük, Ömer Sülük (Hacı oğlu), Ömer Sülük (Cebrail oğlu) ve Mahmut Sülük. (Firari.)

Tutuklu iki Ömer Sülük olduğu için baba adlarını yazarak ayırma ihtiyacı hissettim. Yakalananlar, kasten öldürme ve yaralama suçundan tutuklu. Yalnızca Celal Kabadayı, suç delillerini yok etme, gizleme, değiştirme ve suçluyu kayırma suçundan cezaevinde. Dava, güvenlik gerekçesiyle Malatya'dan Kırşehir'e alındı, duruşmalar Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülüyor.

OLAY YERİNDE DOLU KOVANLAR…

Cinayette Sülük ailesinden tetiği çeken tek kişinin Mahmut Sülük olduğu yönünde iddialar var. Ancak Sülük yakalanamamış, gıyabında yargılanıyor. Olay günü, yani 31 Mart 2019'da cinayetlerin vuku bulduğu 10:00 sularında Pütürge'nin Bölünmez Mahallesi'nde 1015 numaralı sandığın bulunduğu ilkokul binasında değil, benzin istasyonunda olduğunu MOBESE, güvenlik kamera kayıtları ve akaryakıt istasyonu görüntüleriyle ispatlayabileceğini savunan Abdülkadir Sülük tutuklu.

İngilizce'de -belli ki kriminoloji ilminin ihtiyaçlarından doğmuş- bir kavram vardır: Alibi. Bu kavram, suç işlendiğinde başka yerde olduğunu söyleme veya kanıtlama anlamındadır ve hukuk terminolojisinde sıklıkla kullanılır. Abdülkadir Sülük'ün 'alibi' olup olmadığının avukatının mahkemeye sunduğu görüntüler, baz istasyon kayıtları ve akaryakıt fişi gibi diğer ek delillerle sabit olup olmadığını anlamanın tek yolu var: Mahkemeye sunulan bu kayıtların incelenmesi. Ancak nedense dosyada bu önemli kısım eksik kalmış.

Daha önemlisi olayda kullanılan mermi çekirdeklerinin (biri İlyas Aktaş'ın, yedisi Hasan Aktaş'ın vücudunda bulunan toplam sekiz mermi çekirdeği var) çıktığı iki silah da bulunamamış. Ayrıca olay yerinde, maktul Hasan Aktaş'ın ayaklarının dibinde mermi çekirdeği ile yere düşen kovanlar, yani dolu kovanlar var. Bu mermilerin olayda kullanılan silahlar dışındaki bir silahtan 'düştüğü' ve bu silahın Hasan Aktaş'a ait olduğu yönünde iddialar var. Ancak bu konuda da balistik inceleme yapılmamış.

Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 10 Mayıs 2019'da tamamlanan iddianame ise daha çok maktul yakınları ve bazı tanıkların ifadesi doğrultusunda hazırlanmış. Suçu kimin, nasıl işlediği tam anlamıyla vasıflandırılamamış. Biz buna rağmen olayın nasıl meydana geldiğini iddianameden ve bazı ifadelerden yola çıkarak aktaralım:

31 Mart 2019'da saat 10:00 sularında Pütürge'nin Bölünmez Mahallesi'nde oy verme işleminin yapıldığı ilkokul binasında 1015 numaralı sandık başında okuma yazma bilmeyen seçmen Z. A.'nın, oyunu kullanması esnasında bir tartışma çıkıyor. Bu sırada Z. A.'nın eşi S. A. eşine oy kullanırken yardımcı olacağını söylüyor. CHP sandık müşahidi olan İlyas Aktaş o sırada S. A.'ya "Sen kim oluyorsun, burada kararları sen mi veriyorsun?" diye çıkışıyor. S. A. da karşılık veriyor. Bunun üzerine İlyas Aktaş Sülükleri işaret ederek "Bunlara mı güveniyorsun?" diyor ve iddiaya göre başkan adayı ve devlet büyükleri için sinkaflı cümleler sarf ediyor.

Bunun üzerine sözlü tartışma başlıyor, fiziki müdahalelerle büyüyor ve sonra da silah sesleri duyuluyor. Olay sonucunda 2018 yılında HDP'den sandık müşahitliği yapan 31 Mart günü ise Saadet Partisi adına sandık başında bulunun Hasan Aktaş yedi, İlyas Aktaş bir mermi ile vuruluyor. İlyas Aktaş, vurulduktan sonra anında ölüyor. Hasan Aktaş'ın ise vücuduna yedi mermi isabet ettiği halde nabzı bir süre daha atıyor. Ancak kalp masajına rağmen o da yaşamını yitiriyor.

Bu arada yine Aktaş'ların akrabası olan Ali Aktaş da olayda yaralanıyor. Ve polislere verdiği ilk ifadede 'Hacı oğlu Ömer Sülük, Cebrail oğlu Ömer Sülük, Mahmut Sülük ve Abdülkadir Sülük hedef gözeterek ateş etti' diyor. Bu iddiayı doğrulayan başka kimse bulunmuyor. Firari Mahmut Sülük dışında diğer dört şüpheli jandarmanın çağırması üzerine karakola gidip teslim oluyor. Ve dördü de -ifadelere göre olayı ayırmaya çalıştığı söylenen Hacı Sülük de dâhil olmak üzere-tutuklanıyor. Mahmut Sülük ise dosyadaki ifadelere göre ayağından yaralanmış bir halde olay yerinden kaçıyor ve sonra kayıplara karışıyor. Sülük, Pütürge Sulh Ceza Mahkemesi'nin 5 Nisan 2019 tarihli, 2019/73 numaralı yakalama kararı ile aranmakta.

'SORUŞTURMA GENİŞLETİLMELİ'

Görüştüğüm yetkili hukukçular iddianamenin Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 170. Maddesi'nde belirtilen unsurları tam kapsamadığını ve delillerle ilişkilendirilmeden, sadece beyanlarla hazırlandığını belirtiyorlar. Hukukçular derken müşteki veya şüpheli avukatlarından değil, dosyayı gönderip konuştuğum 'uzman isimler'den bahsediyorum. Hukukçuların bu savını destekleyen yazılı görüşlerini de konu bütünlüğünü bozmadan özetle aktarayım:

"İddianamedeki beyanlar arasında çelişki olduğu için bu beyanlara itibar edilemeyeceği görülmektedir. İddianameye esas teşkil eden Ali Aktaş'ın beyanlarının doğru olmadığı ve adli vakıa ile uyuşmadığı anlaşılmaktadır.

Olay günü tartışmanın kavgaya dönüştüğü, kavgada İlyas Aktaş'ın başına bir cisimle vurulduğu, maktul Hasan ile karşılıklı yumruklaşma olduğu, maktul Hasan Aktaş'ın silahını sanıklara göstermesi üzerine sanık Mahmut Sülük'ün silahını ateşlediği, ilk ateşte maktul İlyas'ın toraks bölgesinden isabet aldığı ve olay yerinde öldüğü görülmektedir. Sonrasında Mahmut Sülük'ün kuvvetle muhtemel maktul Hasan Aktaş ile karşılıklı çatışmaya girdiği, kendisinin ayak bölgesinden kurşunla yaralandığı, maktul Hasan Aktaş'ın ise sanık Sülük'ün seri atışları neticesinde 7 adet mermi ile ağır yaralandığı, sanık Mahmut Sülük'ün veya maktul Hasan Aktaş'ın silahlarından hangisi olduğu net anlaşılamayacak şekilde müşteki Ali Aktaş'ın da kolundan yaralandığı deliller ve tüm ifade kapsamından anlaşılmaktadır."

Hukukçular, yargılama sürecinde aydınlatılması gereken önemli hususları ise maddeler halinde şöyle sıralıyorlar:

"1- Tartışmayı ilk kimin başlattığı haksız tahrikin uygulanması için çok önemlidir. İddianamede bu tam tespit edilememiştir. İfadelerde ise olay nettir.

2- Maktul Hasan Aktaş'ın silah kullanma ihtimali kesine yakın olarak değerlendirilmektedir. Sanık Mahmut Sülük suç tarihinde 18 yaşını henüz ikmal etmiş, küçük yaştadır. Tartışmayı esasen başlatan İlyas olmakla beraber ona karşı Mahmut'un tek atış yapmasına rağmen tartışmada ikincil konumda olan karşı taraftaki maktul Hasan'ın üzerinde 7 adet kurşun bulunması karşı duruş sergilediğine,muhtemel silah gösterdiğine ve silahla ateş ettiğine delalet etmektedir.

'SWAP İZLERİ ALINMALI'

3- Maddi delillerle ilişkilendirildiğinde sadece bir kısım tanıkların tarafsız olduğu anlaşılmaktadır. Tarafsız olduğu delillerle uyumlu Mustafa'nın sanık Mahmut'un da yaralandığını duyması ve tanık Remziye'nin sanık Hacı'dan Mahmut'un yaralandığını duyması, tanık Hıdır'ın maktullerin akrabası olması ve genelde aleyhe beyanlarına rağmen Mahmut'un sekerek kaçtığını beyan etmesi ve bir kısım tanıkların da ismini tam bilmedikleri sanık Mahmut'un sekerek kaçtığını beyan etmeleri karşılıklı çatışma durumunu doğrulamaktadır. Ayrıca şu maddi vakıa çok önemlidir: Beş atış ve üçlü atış yapan iki silah kullanıldığı, mermi ve çekirdek vasıfları ve maktullerdeki nüvelere göre anlaşılmaktadır. Maktullerin beşli ateş alan silahtan yaralanıp vefat ettikleri uzmanlık raporları ile anlaşılmaktadır. Sanıkların evlerinden alınan ve el konulan Sig Sauer ve Canik silahları kovan ve çekirdeklerle uyuşmamaktadır ve suç silahları ele geçirilmemiştir. Ancak olay yeri inceleme raporunda sekiz atışın üzerinde kovan fişek ve çekirdek saptanmıştır. En önemlisi maktul Hasan'ın ayak ucunda yedi ve sekiz numara ile belirtilen yerde fişek saptanmıştır. Dolu fişek mahiyetinde olduğu saptanırsa bu durum Hasan'ın ateş için hazırlık yaptığına ve ateş etmeye çalıştığına delalet edebilir. Mahmut ateş etse maktul İlyas yönünden uzak atışa ilişkin tespitler gereğince boş fişeklerin dahi oraya düşmesi de pek mümkün görülmemektedir. Maktul Hasan Aktaş'tan, olay yerinin kapalı mekan olması ve hedef vücut olması nedeniyle swap artıklarını (silah kullanıldığını gösteren barut izi) almak mümkündü. Ayrıca duvarlardaki mermi izleri gibi vakıalar da saptanabilirdi.

4- Son olarak müşteki Ali Aktaş'ın soruşturma ve kovuşturma safhası ifadelerinde yalan söylediği vakıalarla sabittir. Beyanlarına itibar edilemeyeceği, sanık Abdülkadir Sülük'ün olay yerinde olmadığına dair delil gösterdiği benzin fişi ve belge ile tanık beyanlarıyla saptanabilir."

Ezcümle… Görüştüğüm yetkili hukukçuların ortak görüşü, davada, 'tevsi tahkikat', yani soruşturmanın genişletilmesi suretiyle yeni veya ek iddianame hazırlanması ya da mahkeme iddianameyi kabul ettiği için soruşturmanın mahkeme sürecinde derinleştirilmesi gerektiği yönünde. Malatya'daki seçim sandığı polisiyesi muammasını çözmenin ve asıl gerçeği ortaya çıkarmanın yolu bu.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA