Karakulak Nedir, Ne Demek? Karakulak Ne Anlama Geliyor?

Kelime olarak “vaşak” yahut “çakal” anlamına gelen karakulak kavramı ile daha ziyade özel ve resmî haberleri götürenlerin kastedildiği anlaşılmaktadır

Bunun bir bakıma "hafiye" anlamında kullanıldığı düşünülebilir. Emir çavuşu da denilen bu görevliler başta sadrazam olmak üzere vezirlerin, defterdarın, yeniçeri ağasının ve bostancıbaşının maiyetinde bulunurlar ve yasakçı, haberci olarak istihdam edilirlerdi. Sadrazam Daltaban Mustafa Paşa (ö. 1703) gençliğinde Sadrazam Kara İbrâhim Paşa'ya intisap etmiş ve bir süre onun karakulağı olmuştur (Anonim Osmanlı Tarihi, s. 397). Sadrazam Köprülüzâde Fâzıl Ahmed Paşa'nın karakulağı Ahmed Ağa'nın Kandiye kuşatması sırasındaki haberleşme ve kalenin teslim alınması işindeki faaliyetleri, fethin Sultan IV. Mehmed'e bildirilmesi esnasındaki görevleriyle aynı karakulağın Kamaniçe Kalesi'nin alınmasıyla sonuçlanan 1672 Lehistan seferinde Leh kralı ile yapılan haberleşmelerdeki hizmetleri, hatta bir süre Lehistan'da rehin tutulması dönemin tarihi olan Silâhdar Fındıklılı Mehmed Ağa'nın eserinde anlatılır. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın 1683 Viyana seferi esnasında fethedilen kalelerden Ovar'ın (Altenburg) fethi haberini getiren Karakulak Mehmed Ağa'ya hil'at giydirilmişti (Zeyl-i Fezleke, s. 830).

Yeniçeri karakulağının Ağakapısı hareminde bir dairesi bulunurdu. Bu görevli ocakla sadrazamlık makamı arasındaki haberleşmeyi sağlama işlerinde istihdam edilirdi. Bostancı Ocağı'nda odabaşıdan sonra karakulaklar gelir ve bu görevlilerin tamamı bostancıbaşı karakulağının emri altında hizmet ederdi. Bostancıbaşı karakulağı sürekli sadrazamlık dairesinde olur ve sarayla Paşakapısı arasındaki haberleşmeyi temin ederdi. Teşrifat merasimlerinde de görev yapar ve bu vesileyle kendisine hil'at giydirilirdi (Teşrîfât-ı Kadîme, s. 66). Meselâ şehreminliğe tayin edilen bir kişinin bostancıbaşı karakulağı ile birlikte saraya gidip Dârüssaâde ağasından hil'at giymesi teşrifat kurallarındandı (Uzunçarşılı, Saray Teşkilâtı, s. 377). Genellikle Bostancı Ocağı'ndaki hiyerarşik silsileye göre bostancı hasekilerinden biri karakulaklığa, karakulak ise bostancılar odabaşılığına yükseltilirdi (Sahaflar Şeyhizâde Esad Efendi, Târih, s. 620). II. Mahmud döneminin güçlü şahsiyeti Hâlet Efendi'nin karakulağı Menemen voyvodalığına tayin edilmişti. Ancak karakulakların daha ziyade haseki ağası veya başbâki kulu oldukları görülmektedir. Sivas Beylerbeyi Karakulak Mustafa Paşa (Defterdar Sarı Mehmed Paşa, s. 707), Bostancıbaşı Karakulak Mustafa Ağa ve Silâhşor Karakulak Osman Ağa gibi bazı devlet ricâli bu sıfatla anılmaya devam etmiştir (Subhî Târihi, s. 43, 150). Istabl-ı âmire erkânı arasında bir karakulak bulunduğu bilinmekte ve bunun rütbe bakımından saraya ait kayıklarda kürek çeken hamlacının altında, telhisî ağanın üstünde olduğu anlaşılmaktadır (Uzunçarşılı, Saray Teşkilâtı, s. 508). Menzil atları sürücülerine de karakulak denilirdi. Bunlar ulakların önlerinde giderler, bir yerleşim yerine girerken yüksek sesle ve belli bir makamda bağırıp postanın geldiğini halka duyururlardı.

Sadrazam ile vezir konaklarındaki hizmetliler arasında karakulak adıyla anılan hatırlı bir ağa vardı. Gedikli konumundaki bu ağanın maiyetinde ve emrinde nöbetle yirmi dört saat görev yapan dördü kavas yedi ağa bulunurdu. Bu arada konakta eyerlenmiş halde sekiz at daima hazır durumda karakulak ağanın emrinde bekletilirdi. Karakulak ağa emrindeki görevlilerle İstanbul'un herhangi bir yerinde çıkan yangına da müdahale ederdi. O sırada su taşıtma, gerekli yerleri yıktırma işlerini yerine getirir, yangında zarar görenlerin listesini tutardı. Yangın görevlisi olmalarından dolayı bu memurlara "kara haber bekleyen" anlamında karakulak denildiği de nakledilir (Abdülaziz Bey, s. 182-183).

Kaynak: TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ

BİZE ULAŞIN
SON DAKİKA