Mert Aydın: Çıkmayan can
Fenerbahçe için zor bir geceydi. Açıkçası Galatasaray'ın, Gençlerbirliği galibiyetinin ardından bu da normaldi. Hele geçen hafta ligin dibindeki Erciyes önünde kaybedilen puanların ardından ligin iyilerinden Mersin deplasmanında işlerin kolay olmayacağı açıktı. Geçen hafta sahaya çıkardığı kadroyla eleştirilmişti İsmail Kartal. Bu kez de Caner öne kaymış, Webo yine yedek bankından saha içine girememişti. Şu bir gerçek ki Emre aslında bu takımın en vazgeçilmez oyuncusu. Ne Diego ne de Meireles onun alternatifi. Onlar Emre'nin tamamlayıcı oyuncuları. Emre'siz Fenerbahçe'de oyuncular ne kadar gayretli olsalar da Mersin gibi bir takım karşısında oyun üstünlüğünü kurmak kolay olmadı. Ilk yarıda bir ara bunu başardılar ama Welliton'un direkten dönen topu korku yarattı.
Haftaya da devam edecek
İkinci yarıda önce kaleci Muammer'in atılışı, arkadan da Emre'nin yanına Webo'yu da alarak girişi üstünlüğü Fenerbahçe'ye getirdi. Bu dönemde çok adamla yapılan hücumlar tehlikeliydi. Mersin bu dönemde sadece Welliton'la karşı tehdit oluşturabildi. Onda da Volkan başarılıydı. G.Saray'ın, G.Birliği galibiyetiyle birlikte; Beşiktaş maçında beraberliği de avantaj hanesine aldığı bir gerçekti. Başta da söylediğimiz gibi bu stresi de kaldırması gerekiyordu F.Bahçe. Oyuna girdikten sonra F.Bahçe'nin çehresini değiştiren Emre Belözoğlu, maçın uzatmalarında takımını yaşama döndüren golü attı. Futbolda çıkmayan candan umut kesilmez. Bu gol ligin en azından haftaya da devam edeceğinin habercisiydi.
Oktay Derelioğlu: Şampiyon belli
Fenerbahçe takımı şampiyonluk yarışında geçen hafta yazımda belirttiğim gibi camia olarak şampiyon olacak bir görüntü çizmiyorlar. En azından 3 takımı değerlendirdiğimde daha çok isteyen şampiyonluk için mücadele gösteren takım lider zaten. Bunun örneklerini de Mersin karşısında yine gördük. Bence Mersin İdman Yurdu takımı özellikle maçın ilk yarısında pozisyonları üreten ve rakip ceza sahasına daha ranat giren takımdı. Özellikle direkten dönen toplar çok etkiliydi. Maçın ikinci yarısında Mersin'de Muarremin kırmızı kart görmesiyle maç Fener'in lehine döner gibi olsa da oyun üstünüğünü Mersin'in üstünde kabullendiremedi.
TAKIMDA RUH YOKTU
Bu saaten sonra ben şampiyonluğun sıramaladaki yerinin değişeceğini sanmıyorum. Hem Fenerbahçe hem Beşiktaş bana göre bu treni kaçırdılar. Matematiksel olarak devam eden bir tablo var ama çok büyük bir mucize olacağını düşünenlerden değilim. Galatasaray'ın seçim öncesi yeni başkanıyla birlikte 4. yıldızı hayırlı olsun diyorum. Fenerbahçe adına konuşursak dünkü karşılaşmadan sonra bu umudumun kalmadığını düşünüyorum.
Gürcan Bilgiç: Genetik kodlar!
Böyle maçların kalitesini tartışmak yersiz. Kazanmak zorunda olan takımın, sonuç için formül yaratmasını, rakibin ise bunu bozup, kendi pususuna yatmasını izlemeyi bekleriz. Galatasaray'ın tek gollü galibiyetlerin rüzgarı ile şişirdiği yelken ile dalgalarda seyir etmesini izlerken, takipçilerinin "vazgeçmeyen" karakterlerini ortaya koyması da; neden-sonuç denkleminin parçası.
Başkanının para vererek oynattığını iddia ettiği oyunculardan oluşan Fenerbahçe takımının, böylesine kritik bir maçı gol pozisyonsuz bitirmesinin nedenini soruşturmuyoruz bile.
Kendini her şey sanan adam, soyunma odalarında boy gösterip; parmağını sallayarak da takımının kazanacağına inanıyor. Para veriyor olmuyor, bağırıyor olmuyor, iniyor- çıkıyor olmuyor... Neden olmuyor? O sallanan parmak, görev süresindeki dokuzuncu Galatasaray şampiyonluğunu işaret edecekken, kaptan Emre Belözoğlu "devam" komutunu veren şutu çekti. Maç boyunca tek pozisyonu olmayan, tek tehlike yaratamayan, maçı yaşayamadığı gibi, "Benim hakkım" denebilecek bir hedef de ortaya koyamayan bir takım vardı Mersin'de...
Rakibin direkten dönen iki topunu, Volkan'ın net kurtarışını yazabiliriz de, Moussa Sow'un santrafor olduğu takımın kaleciyi zorlamış bir plasesini bile söyleyemiyoruz... Ta ki...Mersin 40 dakika 10 kişi oynayana kadar, yine not alamadık. Webo'yu oyuna almak zorunda kaldı İsmail Hoca... Meireles'i çıkardı. Forvet eksiltmiş rakibi varken, kararı niye Alves için kullanmamış. Topal'ı tandem'e alıp, Meireles'in alan hakimiyetini kullanıp, neden Webo'yu kullanmamış.
Bu soruların cevabını verdiğinizde, geçen sene bu zamanlarda neden Fenerbahçe'nin şampiyonluğunu ilan edip, kutlamalar tertiplediğini, bugünü açıklayabilirsiniz zaten.
Aykut Kocaman ve Ersun Yanal'ın takıma işlediği genetik kodlar, son dakikaların kaderi oluyor aslında. Ne Aziz Yıldırım'ın verdiği paralar bunu yapabilir, ne de İsmail Kartal'ın ağabey karakteri. Vazgeçmemek, son söz hakkını korumak, tribünlerin bu oyunculara verdiği replik.
Hikaye bitmedi, final gelmedi. Bu ligin ağabeyi mahallesinde oynayacağı iki maça bıraktı galiba sözlerini. Bakalım bitiş tiradında hangi kelimeleri rollendireceğiz?
En yüksek not 7
Emre
En düşük not 5
Caner
Rıdvan Dilmen: Emre olmasaydı...
G.Saray için bu kez "Şampi..." deme şansları vardı insanların...
Volkan iki tane sol ayağıyla çıkardığı topla 2'şerden 4 puan getirdi. Hem Mersin, hem Sivas. Dönüşünde de Emre'nin duygusal bir anı... Bu gole ihtiyacı vardı, yıpranmıştı. Bu gol Emre'yi, ailesini hayata döndürdü. Çıkardığı takımı eleştiremem İsmail Kartal'ın, riskler de aldı...
Eğer o gol olmazsa Diego-Selçuk değişikliği her yerde konuşuluyordu.
O değişikliği gören insanlar "Hoca istifa etmeye mi çalışıyor" demiştir.
Emre aslında İsmail hocayı da ipten döndürdü. İsmail Kartal'ın maç boyu doğru işlerini o değişiklikle çöpe atacaktı. Duran toplardan faydalanmak mı istedi, bilemiyorum. Şartlar, oyun Fenerbahçe'nin çok lehine işledi aslında. Kırmızı kart sonrası orta sahadan Oktay çıkmak zorunda kaldı.Volkan'ın çıkardığı pozisyon ve en sonunda Emre'nin şutu...
Herkes 80'den sonra şişiriyordu, Emre Belözoğlu hariç...
Verdi, aldı. İşte bu tecrübedir. Onu sağlıklı tuttuğun, 25-26 maç oynattığın sürece seni taşır. Son 4 haftaya bakalım. Gaziantep düşme potasında mı, değil... Balıkesir, Erciyes neredeyse düşmüş durumda değil miydi?
Çata çat maçlar oluyor. "Kaleci elini çekti, onu bunu yaptı" demek gereksizdir.
Rize de, Başakşehir de iki takıma karşı bu oyunu oynayacaktır.
Kuyt'ın uçak bileti hazırdır, dönüş bileti yoktur. Yarın öbür gün F.Bahçe'ye antrenör, yönetici olarak gelir ama futbolcu olarak misyonunu tamamladı. Ne kadar verim alabileceğini İsmail hoca biraz düşünmeli. Kuyt, Trabzon'daki olaydan da etkilenmiş gözüküyor.
Çok kritik bir maçta Emre'yi oyuna sokarak maçı aldı İsmail hoca. Emre'nin oynadığı maçlarda kalitesiyle, oyunculuğuyla krizi yönetebilen bir isim. Aslında Fenerbahçe'nin ideal orta sahası Emre, Meireles ve Mehmet'tir.
Bu ideal kadrosunu Fenerbahçe bir türlü bulamadı ama futbol da böyle bir oyun. Özellikle Murat'ın attığı pasta Welliton uzağa kesebilse daha başka olabilirdi.
İyi düşündü, kötü vurdu.
Toplamda iyi top oynamadı Fenerbahçe.
Emre eğer 18 kişilik kadroda olmasa bu sakinliği sağlayıp oyunu çeviremeyebilirdi. Şampiyonluk sıralamam yüzde 60 Galatasaray, 25 Fenerbahçe, 15 de Beşiktaş... Benim sıralamam değişmedi. Duygusal açıdan sorarsan yatarken "Fenerbahçe olsun" diye dua ediyoruz ama objektif bakınca Galatasaray liderliği hak ediyor. Arzusu, coşkusu hem Beşiktaş hem Fenerbahçe'nin önünde...
Puan durumu hakkaniyetli.
Hakemlerin yukarıda, aşağıda etkisi olmuştur ama şu tablo hak edilmiş bir tablodur, Galatasaray da liderliği hak ediyor.
Duygusal açıdan sorarsan yatarken "F.Bahçe olsun" diye dua ediyoruz ama objektif bakınca G.Saray liderliği hak ediyor
Erman Toroğlu: El elin eşeğini ıslık çalarak ararmış!
Son iki hafta ligin kaderi yine belli değil.
Kimse kimseden yardım beklemesin. El elin eşeğini ıslık çalarak ararmış! Sokak diliyle: "Herkes önünden yesin" demişler.
Şimdi bomba Beşiktaş'ın kucağında! "Şampiyonluk" derken "4 yıldız" derken işin esas ana fikri "Para". Yani Şampiyonlar Ligi! Hadi birinci olamadın. İkinci olamazsan yandın! Yöneticiler atıp tutuyorlar ama onların esas hedefleri Şampiyonlar Ligi! Ama şu da bir gerçek geçen seneki Fenerbahçe'den bu sene eser yok! Öyle haftalara girildi ki rahat takımların mücadeleleri ile tehlikeli takımların mücadeleleri değişik oluyor.
Maç 11'e 11 oynansa Mersin İdman Yurdu belki de bir şeyler yapabilirdi!
Ama sahneye Vederson çıkıyor, ibre Fenerbahçe lehine dönüyor. Diego'nun yapamadığını Vederson yapıyor ve kendi takımını 10 kişi bırakıyor. Bütün serbest vuruşları o kullanıyor, dağlara taşlara!
88. dakikada Diego'yu çıkarıp Selçuk'u sahaya sürmeyi bir türlü anlayamadım.
10 kişi kalmış Mersin'e Fenerbahçe'nin oynadığı futbol çok kötü. Emre'nin güzel vuruşu golü getirdi. Bakın Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş kafaya oynuyorlar.
Şampiyonluğa oynayan bu takımların kazandıkları maçlar bakın hep böyle gollerle geliyor!
Gerginlik var, tamam! Bu tip maçlarda güzel futbol da fazla beklenmez. Ama bir gün önce Galatasaraylı futbolcuların sahada verdiği mücadeleyi bir gün sonra Fenerbahçeli futbolcularda göremiyorsunuz.
Fenerbahçeli oyuncular kötü oynayabilirler, kabulüm. Ancak mücadele etmemelerini kabul edemiyorum. 10 kişi kalmış Mersin İdman Yurdu'na bu tarz zorlanmaları takımın hazır olmadığını gösteriyor.
Şimdi işin daha farklı boyutu var: Fenerbahçe iki maçını da kazanırsa, Galatasaray da birini kaybederse! Hasan Ali'nin (Galatasaray'ın 2-1 kazandığı Fenerbahçe maçı) hem faulle, yarım metre taç çizgisinin dışından alıp götürdüğü top belki de şampiyonluğu belirleyecek. (Çünkü o topu Hasan Ali, Alper'e pas olarak verdi, o da skoru 2-1'e taşıyınca G.Saray maçı 1 farklı kazandı ama ikili averaj şansını bu gol alıp götürdü!Çünkü ikinci maçı da F.Bahçe 1 farkla kazandığı için puanlar eşit olursa ikili averaja değil, genel averaja bakılacak. Bunda da F.Bahçe şu an 6 gol önde!) Tesadüfe bakın o maçın hakemi de aynı: Cüneyt Çakır!
Maç 0-0'ken 88. dakikada Diego'yu çıkarıp Selçuk'u sahaya sürmeyi bir türlü anlayamadım.