SORU: Galatasaray ve Fenerbahçe çok önemli puanlar kaybetti. Beşiktaş tam gaz yoluna devam ediyor. Trabzonspor da Kasımpaşa karşısında kazanarak yarışın içindeki heyecanını sürdürdü. Haftaya dair bir değerlendirme alabilir miyiz?
GÜRCAN BİLGİÇ: Ligin boyu kısalıyor, dolayısıyla bulunduğumuz noktada kaybedilen her puan ciddi bir çelme. Bu etapta takımların kendilerini değil, dış faktörleri öne çıkarması, oyun olarak eksiklerini irdelememesi, öz eleştiri yapmaması en dikkat çeken nokta. Sanırsınız ki hepsi Barcelona- Manchester City.
Tek problem haklarının yenilmesi. Geride bıraktığımız haftaya bakınca Beşiktaş, Yeni Malatya'yı yenerek rakiplerinin kayıp yaşadığı dönemde büyük avantaj elde etti. Hem G.Saray hem de F.Bahçe ile maçı var. Bay haftasını da geçirdi.
Şu anda önünde altın tabak var. Trabzonspor da üst tarafın yaşadığı kaostan beslenebilir. Çünkü kazanıyorlar. 13 maç sonra bambaşka şeyler de konuşabiliriz.
BÜLENT TİMURLENK: İstanbul'un 3 büyükleri, orta sahaların arıza yaptığı maçlar oynadılar. Beşiktaş'ın Necip ile başlaması, G.Saray'ın Etebo ısrarı, F.Bahçe'nin Ozan çıktığında İrfan Can Kahveci'yi oyuna almaması…
G.Saray ve F.Bahçe çok forvetin çok gol getireceği yanılgısına kapıldı. Beşiktaş Atiba ve Josef de Souza ikilisinin istikrarıyla iki rakibinin de önünde. G.Saray'da Taylan, F.Bahçe'de Gustavo'nun yokluğu, bu bölgedeki istikrarsızlık iki takımın da baş ağrısı.
Trabzonspor, F.Bahçe maçını kaybedip şampiyonluk iddiasını tek haneli rakamlara düşürmüş olsa da ligin ilk yarısında hiçbir İstanbul takımına kazanamayan bordo-mavililerin, Karagümrük, Beşiktaş ve Kasımpaşa'yı İstanbul'da devirmiş olması Abdullah Avcı'nın hanesine artı ve Trabzon'a umut yazar.
RAKİP YOKMUŞ GİBİ!
ALİ GÜLTİKEN: Bu durumu çok anormalmiş gibi konuşuyoruz. Futbolda rekabet ve rakip kelimeleri sanki yokmuş gibi davranıyoruz.
Lig 21 takımla oynanıyor ve her takımın bir hedefi ve mücadelesi var. Ama öyle bir bakış açısı oluştu ki sanki büyük takımlar çıktıkları her maçı kazanırlar duygusu hakim. Diğer takımların mücadeleleri, emekleri ve hedefleri yokmuş gibi davranıyoruz.
Durum böyle olunca da her hafta rekabet kızıştıkça yaşanan kayıplarla beraber tansiyon ölçülemez bir noktaya gidiyor.
HERKES BEŞİKTAŞ İÇİN ÇALIŞTI
AHMET ÇAKAR: Bu hafta herkes Beşiktaş'a çalıştı. Beşiktaş maç oynamadan şu anda 'Acaba şampiyonluğa ne kadar yakınız?' diye düşünüyor. G.Saray için Ankaragücü mağlubiyeti öngörülebilecek bir kayıp değildi.
Üstelik Mohamed cezalı duruma düştü. F.Bahçe için ise her ne kadar Antalyaspor beraberliği önceden beklense de sonuçta bu beraberlik Trabzonspor galibiyetini belli oranda etkisiz kıldı.
Trabzon yine doludizgin gidiyor. Eğer F.Bahçe'yi yenmiş olsalardı şu anda şampiyonluk için ciddi bir yarışa gireceklerdi. Ama hâlâ şansları sürüyor. Bana göre haftanın kaybedeni G.Saray. Okyanusları geçtiler ama derede boğuldular.
REZİLLİKLERİN SEBEBİ PATRONDUR!
SORU: Hakem ve VAR kararları tartışılmaya devam ediyor. Bu işin sonu nereye gidecek?
ALİ GÜLTİKEN: Kaybeden herkes
sorumluyu dışarıda arıyor. İşin asli sorumlusu
olan futbolcular, teknik direktörler
ve yönetimler kendi işlerini muhteşem
yaptıklarını düşünüyorlar. Suçluyu
sürekli dışarıda arama bir gelenek haline
geldi. Bunun baş sorumlusu da her
hafta hakemler, bazen MHK, bazen de TFF.
Kelle alma süreci gelenek haline geldi. Bu
MHK gitse, yeni gelen de 'gitsin' denecek.
AHMET ÇAKAR: Türk hakemleri Türk
futbolunun yüz karası.
Bu lafları söyleyen eski bir hakem. Üstelik bizim zamanımızda ne kulaklık vardı ne de VAR sistemi. Biz
de hata yapardık ama asla ayağa düşmedik.
Örneğin; Cüneyt Çakır'ın yaptıklarına bakın.
Trabzon'da Bakasetas'ın suratına dirsek var,
bence penaltı; VAR'dan tık yok.
Ama 48 saat sonra aynı Cüneyt Çakır'a göre Mohamed'in hareketi hem faul hem de kırmızı kart. Ümit Öztürk namuslu ve iyi birisi. Orada
VAR hakemine soruyorum, Pelkas'a yapılan
harekette penaltıyı iptal ettirdi ki bence
müdahale hakkı yoktu, diz kapağıyla darbe
var, peki Novak'ın ilk yarıda Antalyalı oyuncuya
yaptığı en az 1 penaltılık harekette niye
hakemi davet etmedin?
Bütün rezilliklerin sebebi patrondur. Yani Serdar Tatlı.
GÜRCAN BİLGİÇ: Bir sürü MHK değiştirdik
ama hep aynı şeyleri tartıştık. Kendilerine
inançlarını yitirmiş, 'Aman başım derde
girmesin' diyolar. Fakat analitik düşündüğümüzde
hakemlerden şikâyet etmeyen
yok.
Demek ki herkes haksızlığa uğramış. En azından bu MHK'nin 'adaletsizliği' adaletli dağıttığını söyleyebiliriz.
BÜLENT TİMURLENK: VAR'ın çağırdığı
hakemlerin her çağırıldıkları pozisyon
için puanları kesildiğinden hakemler birbirlerini
kolluyorlar. 'Sen beni çağırdın, puanım
eksildi' diye birbirlerini arayan, hiyerarşisi
yüzünden VAR'daki hakeme kulağını tıkayan,
VAR odasında 'gel izle' diyemeyenler
yüzünden ortalık yangın yerine döndü.