Genel anlamıyla mutfak, insanın beslenme gereksiniminin karşılandığı yer, hatta beslenme gereksinimini ifade eden terimdir. İnsanın ilk yeryüzünde görüldüğü andan günümüze gelinceye kadar beslenme ihtiyacını karşılama şekli, birçok evreden geçerek ve giderek her toplumun yaşadığı yere ve yaşam biçimine uygun olarak gelişerek günümüze kadar gelmiştir. Başlangıçta çok uzun süre sadece avcı-toplayıcı bir kültürle yaşam biçimini şekillendirmişken, yerleşik düzene geçtikten sonra toplumların çevresel koşullarına ve gelişmişlik düzeylerine bağlı olarak mutfak kültürleri ortaya çıkmıştır. Özellikle son 100-150 yıllık süreçte ise dünyada sanayileşmenin yaygınlaşması ve iletişimin kolaylaşması beslenmede küreselleşmeye doğru gidişi artırmıştır. Antik çağdan günümüze kadar pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış bir coğrafya olan Anadolu'da köklü bir mutfak kültürü varlık gösterir. Zengin bir kültürel mozaiğe sahip olan Anadolu topraklarında bölgeler arasındaki kültürel iletişim, hayatın pek çok alanında yer alır. O alanlardan biri de mutfak. Yeme içme kültürü sınır ötesi ülkelerden ilham aldığı gibi kendi arasında da etkileşime girerek zengin bir yemek arşivi oluşturur. İnsanoğlunun göçebe yaşamdan yerleşik düzene geçmesiyle birlikte hem kendi hayal gücü hem aile köklerinden aldığı yemek kültürüyle kendi bölgesine has bir "lezzet arşivi" oluşturması kaçınılmaz. Anadolu bu konuda hayli zengin ve ilham veren bir hikayeye sahip. Antik çağda sadece avlanan hayvanlar ve doğadan toplanan bitki, sebze ve meyvelerle süregelen beslenme kültürü gittikçe zenginleşerek kendi ruhunu bulmuş. Sonra işin içine tahıllar ile baklagiller dahil olmuş ve yeme içme zorunluluğu bir sanata dönüşmüş. Beslenme bilinci, yiyeceklerin içeriği ve kimyası ile pişirme tekniklerinin gelişmesi dikkat çektikçe, gastronominin sahneye çıkma süreci başlıyor; daha pratik ve daha çeşitli bir mutfak arşivinin de temelleri atılmış oluyor. Ortadoğu mutfağından gelen humusla, alafranga et yemekleri aynı sofrada gayet hoş bir bileşim sunuyor. Zeytinyağlısıyla, etlisiyle, mezeleriyle, hamur işleri ve tatlılarıyla Türk mutfağı özünü ve köklerini yitirmeden ve üzerine yeni notalar ekleyerek yoluna şevkle devam ediyor.

ZENGİN OSMANLI MUTFAĞI
Osmanlı İmparatorluğu döneminde padişahın ve saray efradının beğenisine sunulan yemeklerdeki çeşitlilik Osmanlı saray mutfağının temelini oluşturmuştur. Bu seçkin mutfaktaki yemek çeşitliliği şimdiki Türk mutfağının temellerini de oluşturur. Et yemeklerinin ön planda olduğu saray mutfakta, yemeklerin yanında mutlaka hoş kokulu ve iştah açıcı şerbetler ikram edilmiş. Tatlı olarak daha çok sütlü ve şerbetli tatlıların tercih edildiği Osmanlı saray mutfağının etkilerini günümüz mutfağında da hissediyoruz. Hünkar beğendi, imam bayıldı, patlıcanlı pilav, kuru meyvelerle pişirilen kuzu eti yemekleri, keşkek, piliç Topkapı, ballı tavuk, babagannuş ilk akla gelen ve günümüz menülerinde de damağa hitap eden lezzetler. Vezir parmağı, hanım göbeği, baklava, keşkül gibi tatlılar da damakta iz bırakan ve Türk mutfağını zengin kılan detaylar... Yemeklerle birlikte sunulan demirhindi şerbeti, reyhan şerbeti gibi içecekler de yine Osmanlı mutfağından yadigar kalan değerli tarifler olarak hala yaşatılıyor.

CUMHURİYET DÖNEMİ İLE BİRLİKTE ZEYTİNYAĞLILAR HAYATIMIZA GİRDİ
Cumhuriyet dönemiyle birlikte Anadolu yemek kültürü, batı etkisiyle daha da çeşitleniyor. Et ve bakliyatla birlikte sebze, bitki ve otların da katılımıyla "zeytinyağlı yemek" kültürü kendini göstermeye başlıyor. Özellikle Ege mutfağının deniz ürünleri, zeytinyağlı sebze yemekleri, sarma ve mezelerle ön plana çıkan hikayesi, Türk mutfağı çınarına bir dal daha ekliyor.

GÜNÜMÜZ ANADOLU MUTFAĞI
Günümüzde Anadolu'da hala yaşamakta olan bir Türk mutfağı mevcuttur. Mercimek, bulgur, kebap, yahni, ayran, yufka, kavurma, tutmaç, katmer, helva, pilav, zerde, baklava ve börek gibi ürünler eski Türk mutfağının yiyeceklerini hala daha kullanıldığının ispatıdır. Anadolu mutfağının da yörelere göre farklılık gösterdiği ancak batılılaşma hareketiyle beraber fast food ürünlerinin yaygınlaşmasına engel olunamamıştır. Ayrıca eskiden iki öğün olan yemek yeme alışkanlıkları günümüzde üç öğüne ulaşmıştır. Hayvani yağlar artık sağlık endişesinden kullanımı azalmış olup, daha çok Ayçiçek, margarin ve zeytinyağı kullanılmaktadır. Anadolu mutfağının simgesi olan ve çok tüketilen bazı yiyecekler, döner, pide, lahmacun, simit, gözleme, börek, dürüm, köfte, yahni, tandır, kebaplar, balık çeşitleri, pastırma, sucuk, çeşitli peynirler, zeytinler ve bazı sakatatlar ülkemizde bol miktarda tüketilmektedir. Anadolu mutfağında dünyada kullanılan tüm meyve sebzeleri görmek mümkündür. Bakliyat olarak ise mercimek, nohut, pirinç en meşhur olanlarıdır. Yine Anadolu'da bulunan Çorba çeşitleri, mercimek, ezogelin, tarhana,işkembe, tuzlama ve domates çorbaları ülke genelinde tüketilmektedir.
ÜLKEMİZİN LEZZET HARİTASI
Anadolu, yemek kültürü açısından oldukça zengin ve çeşitli bir coğrafyadır. Her bir bölgenin kendine özgü iklimi, tarım ürünleri ve kültürel yapısı, o bölgenin yemeklerine de yansır. İşte Anadolu'nun dört bir yanından geleneksel yemek çeşitliliği ve bölgeye göre lezzet haritası.
KARADENIZ BÖLGESİ
Karadeniz Bölgesi, taze ve bol yağışlı iklimiyle meşhurdur ve bu iklim koşulları bölgenin yemek kültürünü de etkiler. Karadeniz mutfağında balık, mısır ve yeşillikler ön plandadır. Mısır ekmeği, hamsi tava, mısır ekmeği ve kuymak gibi yöresel lezzetler bölgenin vazgeçilmezlerindendir.
EGE BÖLGESİ
Ege Bölgesi, zeytinyağı ve taze sebzelerin bolca kullanıldığı bir mutfak kültürüne sahiptir. Zeytinyağlı enginar, deniz börülcesi, cacık, zeytinyağlı yaprak sarması gibi lezzetler Ege'nin tipik yemeklerindendir. Ayrıca, Ege'de keçi eti de sıkça tüketilir ve yöresel tatlar arasında yer alır.
GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ
Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin mutfak kültürü, bol baharatlı ve et ağırlıklı yemeklerden oluşur. Kuzu tandır, ciğer kebabı, içli köfte, lahmacun ve kebap çeşitleri bu bölgenin en popüler yemeklerindendir. Ayrıca, bulgur pilavı ve yöresel tatlılar da Güneydoğu Anadolu'nun lezzetlerinden bazılarıdır.
İÇ ANADOLU BÖLGESİ
İç Anadolu Bölgesi'nin mutfak kültürü, genellikle kırmızı et, buğday ve baklagiller üzerine kuruludur. Etli yemekler, bulgur pilavı, mantı, börek ve çorba çeşitleri bölgenin geleneksel yemeklerindendir. Ayrıca, kayısı ve kabak gibi ürünlerle yapılan tatlılar da İç Anadolu'nun tatlarını yansıtır.
ANADOLU'NUN ZENGİN YEMEK KÜLTÜRÜ
Anadolu'nun dört bir yanından geleneksel yemek çeşitliliği, bölgenin coğrafi yapısı, iklimi ve kültürel mirasıyla şekillenir. Her bir bölgenin kendine özgü lezzetleri ve tarifleri, Anadolu'nun zengin yemek kültürünü oluşturan önemli unsurlardır. Bu çeşitlilik, Anadolu'nun gastronomik bir cennet olduğunu ve her bir lezzetin kendi hikayesini anlattığını gösterir.