Hilar Köyü başta olmak üzere ve çevre köylerden gelen kadınlar, sabah kazı alanına geldiklerinde yalnızca bir işe başlamıyorlar; tarihe ve geleceğe birlikte dokunuyorlar. Fiziki iş gücünün yanı sıra dikkat, sezgi ve yerel bilgiyle donanmış bilinçli aktörler olarak yer alıyor. Buluntuların topraktan ayrıştırılması, nesnelerin korunması, sahada gereken özen ve sabır; hepsi kadınların katkısıyla mümkün. Toprağın katmanlarını işlerken, aslında tarihin katmanlarını da yeniden dokuyorlar. Kazı alanının mutfağında pişen yemekten, laboratuvardaki analiz sürecine kadar her noktada kadınların emeği hissediliyor.

KADINLAR OLMAZSA OLMAZ
Kadın emeğinin kıymetine vurgu yapan Kazı başkanı Doç. Dr. Savaş Sarıaltun, "Bizimle çalışan 35 işçiden 29'unu (%80) kadınlar oluşturuyor. Bu çok iyi bir oran. İlk zamanlar "Kadın kazıda çalışır mı?" gibi sorular soruluyordu. Ancak zamanla bu önyargılar yıkıldı. "Kadınlar olmasa bu kazı tamam olur mu?" sorusu sorulmaya başlandı. İşe olan ciddiyetleri, sabrı ve saygısı zamanla hem ailelerin hem köylerin bakışını değiştirdi. Artık kazıda çalışmak, birçok aile için bir gurur vesilesi. Öyle ki nesilden nesile aktarılan ortak bir deneyime dönüşmüş durumda" dedi.

EVE DESTEK, ÇOCUKLARINA UMUT OLUYORLAR
Kadınların toprağa değdikçe hem geçmişi hem de geleceği biçimlendirdiğini söyleyen Doç. Dr. Sarıaltun, "Yalnızca buluntuları gün yüzüne çıkarmıyorlar. Aynı zamanda köylerine, ailelerine ve çocuklarına umut taşıyorlar. Kazıdan elde ettikleri gelirle çocuklarının eğitimine katkı sunuyor, ev ekonomisini destekliyorlar. En önemlisi, kendilerine yeni bir kimlik inşa ediyorlar. Özgüven kazanarak güçlü ve dönüştürücü bir kadın figürü ortaya koyuyorlar. Burası bu anlamda sadece bir bilimsel keşif sahası değil; aynı zamanda kadınların görünmeyen emeğiyle yükselen bir toplumsal inşa alanı. Kadınlar burada geçmişi kazarken aslında bugünü dönüştürüyor, geleceği kuruyor. Onların sabrı, dikkati ve emeği sayesinde her buluntu, sadece bir arkeolojik veri değil; aynı zamanda bir toplumsal hafıza kırıntısına dönüşüyor. Ve işte bu yüzden, Çayönü'nde kadınlar sadece toprağı değil, zamanı da kazıyorlar. Tıpkı pirinç ayıklar gibi, tarihi ayıklıyorlar... Tane tane, emek emek... Onların emeği olmadan bu kazının bir anlamı eksik kalırdı." şeklinde konuştu.





