Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi Başimam-Hatibi Prof. Dr. Mehmet Emin Ay, Ramazan ayının sadece mideyi değil, dili, kulağı ve gözü de oruçlu tutarak geçirilmesi gerektiğini söyledi. Sahurun önemine dikkat çeken Ay, oruçlunun duasının makbul olduğunu belirterek, Ramazan'ın paylaşma ve yardımlaşma ayı olduğunu hatırlattı.
-Ramazan ayının manevi iklimini en güzel şekilde yaşamak için nelere dikkat etmeliyiz?
Günlük yaşantısında, oruçlu bir kimsenin dikkat etmesi gereken bazı hassasiyetleri Peygamberimizin de uyguladığını okumaktayız. Konuyla ilgili bir hadisinde, "Yalanla iş yapmayı ve yalan söylemeyi terk etmeyen birinin yemesini, içmesini terk etmesine Allah'ın ihtiyacı yoktur." buyurmuştur. O halde, her hâlükârda sadece midemize değil; dilimize, kulağımıza ve gözümüze de aynı şekilde bu orucu tutturmamız gerekir ki oruçtan almamız gereken manevi hazzı tam anlamıyla tadabilelim.

Bir diğer önemli husus da şudur: İftar anında mutlaka Rabbimize dua ve niyazda bulunmamız gerekir. Tuttuğumuz orucu eksiklerimizle ve kusurlarımızla bizden kabul buyurmasını, bize razı olduğunun işareti olan gönül huzurunu ve sevincini lütfetmesini yine O'ndan dilemeliyiz. Çünkü oruçlunun duası makbul dualardandır. Bunu hiçbir zaman ihmal etmemeli ve iftar anında o huzuru hissedebilmek için orucumuzu sahurla birlikte başlatmalıyız. Peygamber Efendimiz bir tavsiyesinde, "Mutlaka sahur yapınız. Velev ki bir yudum suyla bile olsa sahura kalkın ve onu için. Çünkü sahura kalkanlara Allah Teâlâ rızasıyla, melekler de dualarıyla eşlik eder." buyurmaktadır. Bu büyük fırsatı kaçırmamalıyız. Ramazan-ı Şerif'in manevi ikliminden faydalanmak istiyorsak, bu hususlara son derece hassasiyet göstermeli ve önem vermeliyiz.

-Ayasofya'da Ramazan ayının atmosferi nasıl oluyor? Cemaatin ilgisi nasıl?
Ayasofya Camii'nde Ramazan-ı Şerif, özellikle teravih namazlarının Enderun usulüyle kılınması vesilesiyle büyük ilgi görüyor. Bunun yanında, namazlardan önce ve sonra kurra hafızlar tarafından okunan mukabeleler, birçok kişi tarafından takip edilmektedir. Seher vakitlerinde caminin manevi atmosferini hissetmek isteyen yerli ve yabancı pek çok mümin, Ayasofya'yı ziyaret edenler arasında yer almaktadır.

-Ramazan, paylaşma ve yardımlaşma ayı olarak bilinir. Günümüzde bu bilinci nasıl daha fazla yaygınlaştırabiliriz?
Ramazan-ı Şerif'in en önemli özelliklerinden biri de Rabbimizin bu ayda bizlere paylaşma duygusunu farklı şekillerde insanlara yansıtmamızı buyurmasıdır. Oruç tutamayacak derecede hasta ve yaşlı olanların fidye vererek ellerindeki maddi imkânı ihtiyaç sahipleriyle paylaşmalarını emreden ayet-i kerime, bayram namazından önce verilmesi gereken Fıtır sadakası ve oruçlulara iftar ikramları, bu paylaşma bilincinin hayatımıza yansıyan en güzel örnekleridir. Zekât vermekle mükellef olan kimselerin, zekâtlarını hesaplayarak bu ayda vermeleri de son derece yerinde bir davranış olur. Zira bu ayda yapılan amellerin karşılığını Allah Teâlâ'nın yetmiş misliyle verdiğini bildiren hadis-i şerif müjdeleri vardır.
-Sahur ve iftar vakitlerinde yapılan duaların önemi nedir? Müminlere bu konuda hangi tavsiyelerde bulunursunuz?
Gerek sahurlar gerekse iftarlar, müminin hayatında Rabbine en yakın olduğu özel zamanlardır. Sahur, aslında seher vaktinde yenilen yemeğin adıdır. Dolayısıyla sahur vakti, aynı zamanda seher vaktidir. Her seher vakti ise Allah Teâlâ'nın, kullarına dualarını kabul edeceğinin müjdesini verdiği kıymetli bir zaman dilimidir. Bu nedenle, günahlarımızın affı, dualarımızın kabulü, hastalarımıza şifa, İslam âlemine ve tüm dünyaya selamet verilmesi ve rızkımızın artması için dua etmek adına en güzel vakitlerden biridir. Özellikle yeni yetişen nesillerimizin, içinde bulunduğumuz zamanın şerlerinden ve kötülüklerinden korunması için Rabbimize yalvarmamız gereken en mübarek ve değerli anlardan biri de iftar vakitleridir.