Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

Müzik yasağı doğru mu?

Valilik kararıyla artık İstiklal Caddesi'nde işletmeler caddeye masa, sandalye koyamayacak. Stant açmak yasak. Sokak müzisyenliği, hanutçuluk gibi faaliyetlere de izin verilmeyecek.
Bazıları bu yasaklar için "İstiklal Caddesi'nin ruhunu öldürüyorsunuz", "İyi bari caddeyi komple kapatın" gibi yorumlar yapmış.
Bence bu kararlar, son bombalı saldırıdan sonra alınmış yerinde tedbirler. Türkiye'yi karıştırmak, güvensiz bir ortam yaratmak ve insanlarda korku oluşturmak adına başka saldırılar da olabilir!
İnsan hayatı her şeyden daha önemli.



En çok müzik yasağı tartışma yarattı. Yolum sık sık İstiklal Caddesi'ne düşüyor. Bence son yıllarda İstiklal Caddesi'nde müzik adı altında gürültü kirliliği yapılıyordu. Büyük gruplar halinde halay çekenler oluyordu.
Yürüyecek yer kalmıyordu. Belirli gruplar adeta Beyoğlu'nu parsellemişti.
Böyle kalabalık ortamların teröristlerin en sevdiği alanlar olduğunu unutmayalım!
Ayrıca bu yasaklar sürekli olmayacak, terör tehdidi ortadan kalkınca cadde yine eski haline dönecek.
Umarım yasaklar kalkınca İstiklal Caddesi'nde sadece nezih, saygın müzik yapılmasına izin verilir.



YAPAY TAVUK ETİNE ONAY ÇIKTI
ABD'de Upside Foods adlı şirket tarafından canlı tavuktan alınan hücrelerle laboratuvarda üretilen tavuk, Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi FDA'dan üretim onayı aldı.
Bu karar besin tarihinde bir dönüm noktası olarak görülüyor.
Süper güç ABD onay veriyorsa yapay ete alışma vakti geldi demektir.
Araştırmalar 2030 itibarıyla laboratuvarda et üretimi maliyetinin normal et üretimi ile yarışabilir hale geleceğini söylüyor.
Hedef daha çok yapay et üreterek karbon salınımını azaltmak ve başta su olmak üzere canlı hayvan endüstrisinde kullanılan diğer kaynakların korunmasını sağlamak.
Bazen 'küresel ısınma'yı fazla mı abartıyoruz diye düşünüyorum.
Gelişmiş ülkeler insanlara yapay et yedirmede kararlı!
Türkiye'de genelde "Yapay et mi olurmuş" algısı var. Oysa laboratuvarda üretilen etin 2040'ta küresel et piyasasının yüzde 35'ini oluşturması öngörülüyor.
2040'da yapay etten yapılan döner, lahmacun, kebap yemeye hazırlanın derim!



'BLACK FRİDAY' İZDİHAMI
25 Kasım Cuma günü tüm dünyada 'Black Friday' indirimleri yapılıyor. İstanbul'da da birçok AVM'de indirim kampanyaları yapılınca izdihamlar yaşandı.
AVM'lerin kapılarının saat 10.00'da açmasıyla birlikte mağazalara koşu başladı.
Özellikle mağazaların askı ve reyonlarındaki ürünler adeta kapışıldı.
Ürünlerden birkaç tane alarak koltuklarının altına dolduranlar vardı.
Bu izdihamlar birçok ülkede yaşanıyor. Yani bu görüntüler üzerinden ekonomik durum analizi yapmak bence doğru değil.
Tüm dünyada dar gelirli insanlar ihtiyaçlarını karşılamak için indirimleri takip ediyor.



Öte yandan bu izdihamın arasında ihtiyacı olmadığı halde alışveriş yapanlar, tüketim bağımlısı insanlar da var.
İşte onlar için 'Fight Club' filminden bu repliği paylaşmak isterim:
"Sizler bindiğiniz araba değilsiniz, kredi kartlarınızın limiti değilsiniz... Sahip olduğun şeyler, aslında sana sahip oluyor..."



HAFTADA DÖRT GÜN ÇALIŞMAK
Belçika'da çalışanlara haftada beş gün yerine dört gün çalışma imkânı veren uygulama başladı.
Çalışanlar dört gün çalışmak için işverenden talepte bulunabilecek. Çalışan isterse ve işverenle anlaşırsa haftalık 38 saat olan çalışma süresini 5 gün yerine 4 günde tamamlayabilecek.
İşverenlerin bu talebi reddetme hakkı bulunuyor. Ancak reddin haklı bir gerekçeye dayanması isteniyor.
Tabii bu uygulama her sektör için geçerli olmayabilir.
Hafta içi her gün 7,6 saat çalışmak yerine, dört gün 9,5 saat çalışarak üç gün izin yapmak kulağa hoş geliyor değil mi?
Bizde ise özel sektörde işe alımlarda ilk sorulan soru "Yoğun çalışma saatlerine ayak uydurabilir misiniz" oluyor. Zorunlu mesai yaptıran iş yerleri var.
EYT'nin çıkacağını öngören bazı işverenler asgari ücrete zam öncesi EYT'lileri işten çıkarmaya başlamış. Amaçları daha fazla tazminat vermemek!
Aslında EYT ile birlikte özel sektörde çalışma saatleri ve mesailerin kesin kurallarla belirlenmesi faydalı olabilir.
Tüm araştırmalar mutlu çalışma ortamının iş verimini arttığını söylüyor!



ÇOK SU İÇMEKTEN ÖLMÜŞ
Çocukluğunu 80'lerde geçirenlerin mahallede en çok tartıştığı konular; "Bruce Lee mi, Muhammed Ali mi döver?", "Maradona mı Pele mi?" gibi sorulardı. Efsanevi dövüş ustası ve aktörü Bruce Lee'nin nasıl öldüğünü de çok merak ederdik.
Lee'nin beyninde oluşan ödem nedeniyle 1973'te 32 yaşında hayata veda ettiği açıklanmıştı.
Ama Lee'nin gangsterler tarafından öldürüldüğü, kıskanç bir sevgili tarafından zehirlendiği, Ayhan Işık gibi güneş çarptığı gibi türlü şehir efsaneleri kulaktan kulağa dolaşırdı.
Geçtiğimiz hafta Clinical Kidney Journal adlı yayında yer alan bilimsel makalede araştırmacılar, Lee'nin çok su içmekten öldüğünü açıkladı, iyi mi?
Bu durum tıpta 'hiponatremi' olarak adlandırılıyor. Lee'nin hiponatremi için yüksek sıvı alımı, uyuşturucu kullanımı gibi susuzluğu artırabilecek faktörler ile ilaçlar, alkol kullanımı gibi böbreklerin su atma yeteneğini zayıflatan faktörler dahil olmak üzere birden fazla risk faktörüne sahip olduğu ileri sürüldü.
Lee öldüğünde beyninde kocaman ödem varmış. Beyin ödemi, kandaki sodyum yoğunluğundaki azalmayla ilişkilendirildi.
Rahmetlinin eşi Linda da kocasının ölümüne kadar sıvı bazlı havuç ve elma suyu diyeti uyguladığını söylemişti.
Lee'nin "Arkadaşım su ol' diye meşhur bir lafı vardı. Gerçekten de su olup göçüp gitmiş bu alemden!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA