Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HÜLYA GÜLER

100 yıllık üretim mantığı dünyayı tamir edemez!

80'lerde bilgisayar teknolojileri, 90'larda internet ve 2000'lerde de yapay zekaya ilişkin fikirleri bir iş modeline dönüştürenler zengin oldular. Hatta bu, kimilerini dünyanın en zenginleri listelerine taşıdı.
Bunu başarmış isimlerden Bill Gates şimdi diyor ki; önümüzdeki 10 yıl içinde dünyanın en zenginleri, sürdürülebilirlik alanında çözüm üretenler arasından çıkacak. Aşıydı, kendi karbon ayak izine bakmadan çevrecilik çağrısı yapmasıydı derken bugünlerde tepkileri üzerine çekse de Bill Gates'e bu konuda kulak vermek lazım. Ne de olsa kendisi uzun yıllar dünyanın en zengin insanı unvanını korumuş biri. Bir de şurası kesin, bugün ne yaparsak yapalım, ne kadar geri adım atarsak atalım dünyaya verdiğimiz zararı geri almamız artık mümkün değil.
O eşiği çoktan geçtik.
Zaten çevre bilimciler de bu beklentiyi bıraktı. İnsanlardan umutlarını kestiler. Sadece daha çevreci yaklaşımlarla ama yine aynı faaliyetlere devam ederek iklim değişikliğinin durmayacağını kabul ettiler. Şimdi dünyayı tamir etmenin yollarını arıyorlar. Çok yüksek sesle söylenmese de yeni odakları, dünyaya verdiğimiz zararı ortadan kaldıracak sistemler geliştirmek. Bill Gates'in bu öngörüsüne kulak verenlerden biri olarak son zamanlarda özellikle temiz enerjiyle ilgili araştırmaları dikkatle izliyorum.
Örneğin dünyada uzay temelli güneş enerjisi konusunda deli gibi çalışan araştırmacılar var. Enerjiyi uzayda üretip dünyaya yansıtmanın peşindeler. Çin zaman zaman bu konuda önemli bir aşamaya geldiğini duyuruyor.
Geçenlerde dikkatimi çeken bir diğer teknoloji de güneş ışığı değil, uzaydaki gama ışınlarıyla enerji üretimine odaklanıyor. İnsanlığa güneş bile yetmez demiş olmalılar!
Bu metod, henüz uzay temelli solar enerji kadar ilerlemiş değil ama en azından mümkün olduğunu kanıtlayan çalışmalar var. Temiz enerji, dünyadaki karbon ayak izimizi müthiş bir oranda azaltacak.
Karbon ayak izimizi sıfıra indirecek bir yaşam kurmak zorundayız. İşte bu yüzden bildiğimiz dünyayı, bildiğimiz üretim ve tüketimi unutmalıyız.
Henry Ford'un otomobil üretimini muazzam bir şekilde hızlandıran montaj bandını geliştirmesinin üzerinden 100 yıldan fazla bir süre geçti. Oysa biz bugün her parçasında yapay zekanın kullanıldığı elektrikli, otonom araçların piyasaya hakim olmasından söz ediyoruz. Bunun için üretim anlayışının da radikal bir şekilde değişmesinin zamanı gelmedi mi?
Henry Ford, seri üretime geçtiğinde etrafındakilerin, "Bu kadar çok otomobili kim alacak, ne o kadar şoför var, ne de gidecek o kadar çok yol var" dediği söylenir. Henry Ford'un cevabı müthiş bir öngörü içeriyor: "Bir gün gelecek ve insanlar kendi otomobillerini, kendileri kullanacak."
İşte tıpkı Ford'a atfedilen bu öngörü gibi mevcut koşullardan sıyrılıp gerçekten ileriye bakmak gerekiyor.
SABAH'ın kıymetli ekonomi yazarlarından Prof. Dr. Kerem Alkin geçen hafta 500 yıl sonrasının dünyasının nasıl olacağını yazdı. Ben o kadar uzun bir tarihten söz etmiyorum.
Bundan 30 yıl sonra yani 2050'de elektrik, internet, su ve henüz bilmediğimiz yeni altyapı sistemlerinin yanı sıra yolların ve ulaşım araçlarının da yer altına indiği şehirler geliyor.
Şu an yaptığımız ne varsa 2050'nin dünyasında bunları nasıl yapacağımızı bugünden düşünmemiz lazım.
Sözün özü, yüzlerce, binlerce kilometrekare büyüklüğündeki devasa fabrikalarda, 100-150 yıl önceki üretim mantığı ile bir alt modele göre sadece daha çevreci olan şeyleri üretmekten bir an önce vaz geçip, dünyayı tamir etmeye başlamalıyız!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA