Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FERHAT ÜNLÜ

Enflasyonun Türkiye’deki bir asırlık evrimi

Bir asır, devletlerin ömrü için bir politik eşik olarak kabul edilmesi açısından önemlidir. Bunu, siyaset bilimi ilkeleriyle matematiksel formül gibi izah etmek mümkün değil elbette. Ama 100. yıl siyasi açıdan büyük bir eşik ve yüz yıla bir sene iki ay kaldı.
Bu hafta Üç Boyutlu Portre'de Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. Kuruluş yıldönümünün arifesine doğru ilerlerken son bir yılda en önemli milli güvenlik meselelerinden birine dönüşen enflasyonla mücadeleyi ele alacağız. Daha doğrusu son yüz yılda Türkiye'de enflasyonun geçirdiği evrimsel aşamalara şöyle bir göz atacağız.
Önce bir veri paylaşayım; ilk anda aldatıcı, ama derinlemesine bir incelemede ülkemizin enflasyonla mücadele sergüzeştini gözler önüne seren bir veri...
Bundan tam 45 yıl önce, 1977'nin ağustos ayı itibarıyla dolar kuru; 17,50 seviyesinde idi. Bugünkü 17,97 seviyesinin biraz altında.
Ama işte dolar o günden bu yana yalnızca 47 kuruş yükselmiş deyip işin içinden çıkamıyoruz. Çünkü aradan geçen 45 senede Türk parası develüe oldu, yani ülkenin para birimi, döviz karşısında değeri hükümetlerce alınan kararlar doğrultusunda düşürüldü. Çünkü gerekli durumlarda milli paranın satın alma gücünün düşürülmesi ithalat-ihracat dengesini sağlamak açısından önemli. Ayrıca geride bıraktığımız yıllarda, TL'den sıfır atıldı, datalar değişti.
Türkiye'deki en fazla sıfırlı banknotlar 10 ve 20 milyon Türk lirası idi. Bunlar 5 Kasım 1999 ile 5 Kasım 2001 tarihlerinde tedavüle çıktılar. Ve 2005'te TL'den sıfır atılması kapsamında 2010'un başında tamamen tedavülden kaldırıldılar.
Eskilere gidildiğinde, Cumhuriyet'in kuruluş yıllarına bakıldığında Türkiye'nin, çiçeği burnunda bir devlet iken Osmanlı'dan kalan borçlar ve Birinci Dünya Savaşı yıllarında sürekli para basılmasından kaynaklanan enflasyonla mücadele ettiği görülüyor.
İkinci Dünya Savaşı döneminde aynı sorunla boğuşmamak için Türkiye'de para arzının artırılmaması prensibi benimsedi. Ancak yine de pahalılık arttı. Bunun üzerine o meşhur 'Türk Parasının Değerini Koruma Kanunu' çıkarıldı. 11 Haziran 1930'da da Merkez Bankası kuruldu ve Osmanlı Bankası'nın yetkilerini devraldı.

ENFLASYON ARTINCA DEVLET EKSTRA VERGİ TOPLADI
İkinci Dünya Savaşı yılları Türkiye'de şiddetli bir enflasyon baskısıyla geçti. Bunun üzerine devlet, savaş döneminde servetini haksız olarak artırdığına karar verdiği tüccar, büyük çiftçi ve emlak sahiplerinden Varlık Vergisi almaya başladı. 11 Kasım 1942 tarihinde çıkan bir kanunla... 1943 yılı sonunda Varlık Vergisi'nden elde edilen gelir 318 milyon liraya ulaşmıştı.
Demokrat Parti döneminde ise dış ticaret dengesinin bozulması ülkede döviz sıkıntısına yol açtı. Demokrat Parti, 4 Aralık 1958'de alınan 'İstikrar Kararları' ile ithalata sınırlamalar getirerek ve ithal mallara olan talebi azaltarak döviz rezervinin artırılmasına çalıştı. Bu süreç de 1960 darbesiyle kesintiye uğradı.
10 Ağustos 1970'te Türk ekonomi tarihinin en büyük devalüasyonlarından biri yaşandı. O yıllarda dünyadaki iki büyük petrol krizi, fiyatların yükselmesine yol açınca Türk parası develüe edildi.
Ülkemizde enflasyon ilk olarak 1971'de çift haneli rakamlara erişti ve 1971'den itibaren aralıksız 34 yıl süreyle çift hanelerde kaldı. 1970 senesinde tüketici enflasyonu tek haneli iken (o zaman yüzde 8,1 seviyesindeydi) 1971'de iki katına erişerek 16,5 seviyesine geldi.
Ülkemiz; 1972'de yüzde 13.7, 1973'te yüzde 16, 1974'te 18.6, 1975'te 19.8, 1976'da 16.4, 1977'de yüzde, 1978'de yüzde 47.2, 1979'da 56.8 gibi farklı enflasyon rakamları gördü.

DARBEYLE BİRLİKTE ENFLASYON ÜÇ HANEYE ÇIKTI
1970'lerin sonundan itibaren yükselen enflasyon asıl sıçramayı, sağ-sol çatışmalarının yoğunlaştığı ve cuntanın ülkenin yönetimine el koyduğu 1980 senesinde gerçekleşti. O yıl enflasyonumuz üç haneli rakama yükseldi, yüzde 115.6 seviyesine... Bu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin tüketici enflasyonu rekoru diye düşünebilirsiniz ama öyle değil, daha yükseği var; 1994'te…
Sonra Turgut Özal'ın henüz bürokratken öncülük ettiği 24 Ocak kararıyla enflasyon toparlanmaya başladı. 24 Ocak kararları ile Türk ekonomisinde köklü değişiklikler yapıldı: Esnek döviz kuru politikasına geçildi, fiyatlar üzerindeki kontrol kaldırıldı, Türk lirası devalüe edildi ve döviz karşısında Türk Lirası yüzde 32.7 değer kaybetti. Bununla birlikte 24 Ocak kararları ile uygulanan disiplinli politikalar neticesinde kamu maliyesinde önemli ölçüde iyileşme gerçekleşti ve enflasyon gerileme sürecine girdi.
Dolayısıyla 1981'de 33.9, 1982'de 21.9 gibi rakamlar gördük. Ama yıllar içinde kronikleştiği için 1983'ten sonra yeniden yükseliş eğilimine girdi. Enflasyon 1983'te 37.1, 1984'te 49.7 olarak kayıtlara geçti.
Derken 1990'ların başından itibaren tüketici enflasyonunda daha da yukarılara doğru tırmanış gözlemlendi. 1990'da yüzde 60.6, 1991'de yüzde 71.1, 1992'de yüzde 67.9, 1993'te 71.4 ve nihayet 1994'te 125,5 tüketici enflasyonu kaydedildi. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin tüketici enflasyon rekoru işte bu. 1994 yılı, Türkiye'de en fazla kamu açığı ve cari açığın yaşandığı sene.
Enflasyon, 5 Nisan 1994 kararlarının ardından 1995'te yüzde 76'ya düştü. 2000'lere kadar da yüksek seyretti.
1994 ekonomik krizinden yedi yıl sonra yeni bir kriz dalgası daha geldi. Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile dönemin Başbakanı Bülent Ecevit arasında yaşanan tartışma zaten mevcut olan krizin iyice ateşlenmesine sebep oldu.
Çözüm olarak 13 Mart 2001 tarihinde Başbakan Bülent Ecevit tarafından ekonomiden sorumlu devlet bakanlığına Kemal Derviş getirildi. 3 Mayıs 2001 tarihinde IMF'ye yeni bir niyet mektubu sunuldu ve 17. stand-by anlaşması revize edildi.

AK PARTİ'NİN 19 YILINDA ENFLASYON
Ak Parti'nin iktidara geldiği 2002'de enflasyonda yüzde 29.7, 2003'te yüzde 18.4 seviyeleri ölçüldü. Derken AK Parti'nin iktidarının ikinci yılında enflasyon tek haneli rakamlara düşürüldü. Yüzde 9.3 ile... 2005'te 7,72, 2006'da 9.65 ölçümü kaydedildi. 2007'de 8,39, 2008'de 10.06, 2009'da 6.53, 2010'da 6.4, 2011'de 10.45, 2012'de 6.16, 2013'te 7.4, 2014'te 8.17, 2015'te 8.81, 2016'da 8.53, 2017'de 11.92, 2018'de 20.3, 2019'da 11.84, 2020'de ise 14,6'yı gördük.
Ve 2021 yılından itibaren enflasyon canavarı yeniden hortladı. 2021'de yıllık enflasyon yüzde 36.08 olarak kaydedildi. Bu yılın, 2022'nin ilk yedi ayı itibarıyla ise enflasyon (TÜFE) yüzde 79,6 seviyesinde.
Türkiye, sizlere bir özetini sunmaya çalıştığım 99 yıllık tarihinde sürekli enflasyon ile mücadele vermiş bir ülke. Bir başka deyişle enflasyon bugünün sorunu değil. Ancak AK Parti'nin, iktidarının ilk 19 yılında enflasyonu dizginlemeyi başardıktan sonra son bir yılda enflasyonun yeniden hortlamış olması millette kaygı ve umutsuzluğa neden oluyor. 1980'lerin jargonuyla söylersek, ""Enflasyon canavarını yenmeyi yine mi başaramadık" duygusunu, AK Parti'ye oy verenleri de kapsayan geniş bir kesimde gözlemlemek mümkün.
'Enflasyon'un etimolojik olarak kökeni; üflemek, şişirmek anlamına gelen Latince 'flare' kelimesine dayanıyor. Kelime, bugünkü ekonomik anlamıyla ilk olarak 1890'ların İngilteresinde ortaya çıktı.
Çoğu zaman vücuttaki herhangi bir sağlık probleminin bağışıklıkla ilgili daha köklü bir soruna işaret etmesi gibi, Türkiye'de enflasyon da yapısal sorunlara dayanan bir şişkinlik olarak her daim var olageldi. Ekonomi biliminin gerçekleri gereği hep de var olacak. Önemli olan bu canavarı minimum seviyede tutmak. Bundan 18 yıl önce olduğu gibi, iki haneli rakamlarda…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA