Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BARIŞ SOYDAN

Elveda Sarkozy!

Barış Soydan, bu hafta Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin kabus senaryosunu yazdı: Kredi derecelendirme kuruluşları Fransa’nın notunu Nisan ayındaki Cumhurbaşkanlığı seçimini beklemeden kırarsa… Bu, Sarkozy’nin sandığa gömülmesi demek.

Fransa'nın kredi notunu kırabileceklerini duyurdukları 20 Kasım'dan beri Paris'te tuhaf şeyler oluyordu.

Ertesi sabah Paris bürosuna gelen temizlikçi, kilidin kırık olduğunu fark etmişti. Gece büroya girilmiş, dosyalar, çekmeceler karıştırılmıştı. Garip olan, hiçbir şeyin alınmamasıydı. "Hard disklerin kopyası dışında" demişti polis. Bilgisayarların kabloları çıkartılmış diskleri kopyalanmıştı.

Hırsız değilse kimdi?

"Sarkozy" demişti, Paris'teki şef analist Jean, "Fransız gizli servisi DCRI. Ya da doğrudan Elysee Sarayı'na bağlı ajanlar."

Fransa'nın kredi notunun kırılabileceği açıklamasının Sarkozy'yi öfkelendirdiği konuşuluyordu. Cumhurbaşkanı'nın en büyük korkusu, AAA notunun Nisan'daki seçimler öncesinde AA'ya indirilmesiydi.

Fransa'nın Yunanistan ve İtalya'nın yoluna girmesi demek olurdu bu.
Borçlanma faizleri patlar, yeni kemer sıkma tedbiri almamakta direnen Sarkozy, sandığa gömülürdü.

Fransa'nın notunu kırabileceklerini açıkladıkları gün Sarkozy'nin bir danışmanı derecelendirme kuruluşunun Paris bürosunu arayarak tehditler savurmuştu.

PARİS'TE BİR KURŞUN
"Fransa'yı batırmaya mı çalışıyorsunuz bay Genet" demişti telefondaki ses, "Fransa'nın notunun kırılması, milyarlarca dolar faiz yükü demek. Bu parayı halkın cebinden alıp spekülatörlerin cebine koymanıza izin vermeyeceğiz!"

Jean nazik bir şekilde, kredi derecelendirme kuruluşlarını tehdit etmek yerine yeni önlemler almaları gerektiğini söylemeye çalışmıştı. "Raporu dikkatli şekilde okuyun" demişti, "Notun kırılmaması için neler yapmanız gerektiği orada açıkça anlatılıyor…"


Karşıdaki sesin verdiği yanıtı hatırladıkça hala ürperiyordu:

"Benim çocukluğum İkinci Dünya Savaşı'nda direnişçilerin arasında geçti Bay Genet. Direnişçiler için Fransa'ya ihanetin bedeli ölümdü."

Buz kesmişti. École des Hautes Études Internationales'de lisans, Harvard'da MBA, Paris'in ara sokaklarında bir kurşun... Saçma senaryolar geçiyordu aklından. Evet, korkuyordu.

KRİPTOLU ÖNLEM
İşte o günlerde, telekulağa karşı kriptolu mesaj kullanmaya karar verdiler.

Kripto fikri, telefon tehdidini öğrenir öğrenmez ilk uçakla Paris'e gelen kredi derecelendirme kuruluşunun Avrupa CEO'su Leamas'ındı.

Polis büroda parmak izi aramayı sürdürürken gürültülü bir restorana gidip alacakları güvenlik önlemlerini konuştular.

Yemeğin sonunda Leamas konuyu değiştirmek istermiş gibi "Şiir sever misin?" diye sordu.

Nereden çıkmıştı şimdi bu? Meraklı bakışlarla "Eskiler…" diye mırıldandı Jean, "Rimbaud, Baudelarie…"

Şiirleri anlaşılmaz imgelerle dolu 19. Yüzyıl romantiklerinden nefret ederdi Leamas. Somut gerçeklerin adamıydı o. Döviz kurlarının, faiz hadlerinin… Ve somut şiirlerin. Gerçekçi şairleri, bulutlar üzerinde uçan Fransız şairlerine her zaman tercih etmişti.

"Rimbaud…" diye burun kıvırdı, "Hangi şiiri?"

"Ben bir başkasıdır" diye mırıldandı Jean.

"Ama o bir şiir değil ki" dedi Leamas gülümseyerek, "Rimbaud'nun mektuplarında geçen bir cümle. Ama evet, en ünlü cümlesi."

Sonra sesini alçaltarak devam etti: "Pekala. Rimbaud'nun bu sözünü şifre olarak kullanacağız. Makro ekonomik veriler Fransa'nın notunu kırmamız gerektiğini gösterdiğinde… Bunu artık daha fazla erteleyemeyeceğimizi düşündüğünde… Kriptoyu falan boş verip, bana sadece bu cümleyi gönder. Bizi izleyenler hiçbir şey anlamayacaktır."

***

"Ben bir başkasıdır."

O gün Ocağın ortası olmasına rağmen bahar havası vardı Londra'da.

Leamas, otomobil kullanmak yerine Metro'ya binmiş, London Bridge'de inip, bankalar caddesi City'ye yürümüştü. Bilgisayarını açtığında e-mail kutusuna ilk düşen mesaj Jean'inki oldu.

"Ben bir başkasıdır. Jean."

Bu mesajı aldığında neler yapması gerektiğini defalarca konuşmuşlardı New York'taki merkezle.

JAKOBENLERİN GİYOTİNİ
"Sarkozy yanılıyor" demişti kredi derecelendirme kuruluşunun Amerikalı CEO'su, "Biz Fransa'nın kötülüğünü değil iyiliğini istiyoruz… Tıpkı Fransız devriminin Jakobenleri gibi... Onların giyotini vardı. Bizim kredi notlarımız."

Leamas'a kalsa bir sosyalisti Fransız Cumhurbaşkanı yapmaktansa Sarkozy'yi beş yıl daha Elysee Sarayı'nda görmeyi yeğlerdi.

Thatcher döneminin çocuğuydu o. İnançlı bir neo liberal. Kararlı bir devlet düşmanı. City'deki bütün finansçılar gibi sosyalistlerden hoşlanmazdı.

Fransa'nın kredi notunu şimdi kırmak, Elysee Sarayı'nı altın bir tepside sosyalistlerin adayı Hollande'a hediye etmek demekti.

Ama kimse Leamas'ın fikrini sormuyordu. Onun işi Avrupa'nın geleceğini düşünmek değil, raporlar yazmaktı. Güzel yazılmış, güzel dizayn edilmiş, dünya piyasalarında fırtınalar koparan, ülkeleri batıran raporlar.

Omuz silkti. Bilgisayarının klavyesine eğilerek, ertesi günkü basın açıklamasının ilk cümlesini yazdı: Fransa'nın kredi notu aşağı doğru revize edilerek AAA'dan AA'ya indirilmiştir.

Dünya piyasalarında yaşanacak paniğin uğultusunu şimdiden duyuyor gibiydi.

Görüşlerinizi yazın: baris.soydan@sabah.com.tr

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA