Aylardır
herkesin ağzında aynı blog var; İstanbulluların bakmadan program yapmamayı alışkanlık haline getirdiği bir blog, Urban Confessions. www.hazalyilmaz.com Geçtiğimiz hafta da Blog Ödülleri yarışmasında en iyi kültür-sanat blogu seçilen Urban Confessions'ın yazarı Hazal Yılmaz, SABAH Pazar okurlarının da yakından tanıdığı bir isim. Birçok blog sahibinin aksine bu işi yalnızca hobi için yapmayan, geçimini bu işten sağlayan, full time bir blogger Hazal Yılmaz. Hazal Yılmaz ile blogunu, bloggerlığı ve İstanbul'un sırlarını konuştuk..
- Urban Confessions'dan önce neler yapıyordu Hazal Yılmaz? - İstanbul'da doğma, Beyoğlu sokaklarında büyüme, Ithaca College'a film okumak için gidip fotoğrafçılık bölümünden mezun olma. Alamet-i Farika'da metin yazarlığı denemeleri,
K dergisine edebiyat yazıları, sistemsensin'de editörlük, proje yöneticiliği, internet işleri yaptıktan sonra çok kısa bir Digital McCann çağı. En sonunda istifa. Ben blog yazmak, bundan da iş yaratmak istiyorum tutkusuyla.
- Blogunun ismi neden Urban Confessions? - Urban lafını çok seviyorum sanırım. Confessions da sırları açıklama isteğinden geldi. Neden İngilizce diye soruyorsan, şehir sırları çok paparazzi havası yarattı. Başka türlü de çeviremedim. Bıraktım öyle, olduğu gibi.
-Blog yazma fikri nereden çıktı? - Ajanslarda çalıştığım dönemde müşterilere blog, internet, hayatın gittiği yer dertleri anlatmaktan ve her türlü projenin veto yemesinden çok motivasyon kaybettik. Bir gün 'Yeter,' dedim. Belki işin bu tarafına geçip bir şeyler yapmayı başarabilirsem derdimi anlatabilirim diye düşündüm. 2010 konusunda şanslıyız; markalar blog'un önemine uyandı.
YEMEĞİN FOTOĞRAFI ÇEKİLMEDEN YENMEZ
- Blog yazmaya ne kadar vakit ayırıyorsun? - Bütün günü. Eğer House Cafe Corner'da kahvaltımın yanında bilgisayarım yoksa, sergi açılışında iPhone'umda fotoğrafları yüklemeye yarayan uygulama vardır. Gittiğim, gezdiğim, gördüğüm, yaşadığım, duyduğum her şey blogun elemanı.
- Hangi konulara değiniyorsun? - Modern zaman ilişkileri, sergi, restoran, sokak, Berlin, Paris, graffiti, konser, festival, kitap, film, müzik, dükkân. Söylenmekten unuttuğumuz, hayatın güzel şeyleri...
- Diğer kültür sanat bloglarından farkı ne sence Urban Confessions'ın? - 'Şöyle farklıdır,' diyemiyorum ama benim yapmaya çalıştığım bakıp da görmediğimiz ayrıntıları, görüp de farkına varamadıklarımızı bulmak. Ya da onlar çarpıyor gözüme. Yazıyorum. Biraz da fazla atıyorum sanırım kendimi içine. Sokakla, günle, İstanbul'la bütünleşiyorum.
- Blog yazmak senin hayat tarzın mı? - Evet. Gece kulübünde bilgisayar açmışlığım, Laptop'um yanımda değil diye Ataşehir'den dönmüşlüğüm, iPhone şarjı bitince mekân terk etmişliğim vardır. Yemek yiyorsak masada kimse fotoğrafı çekilmeden tabağına dokunmaz, önümde bilgisayar açık da olsa bilirler ki muhabbeti dinlemekteyim.
- Peki bir günün nasıl geçiyor o zaman? - Ajandayla! Eğer toplantı, sergi açılışı, mekân denemesi yoksa sokaklarda dolaşarak, mahalleleri gezerek, duvarlara bakarak... En az üç saat de yazarak. İster kanepede, ister merdivende.
- Blog yazmaya başladıktan sonra hayatında neler değişti? - Pijamayla iş yapabiliyorum; en büyük lüks bu sanırım. İlk altı ay buradan iş çıkar mı dertleriyle geçtikten sonra şimdi SABAH Pazar'da yazılar, Penti, Efes, Gusta,
Zero dergisine içki-yemek, LeCool,
Pukka Living kitabı. İş çok. Ne güzel.
EN ÇOK MÜZİK BLOGLARINI TAKİP EDİYORUM
- Kimler takip ediyor blogunu? Nasıl geri dönüşler alıyorsun? - Elimde tam bir veri yok ama 17-25 yaş arası çok takip ediyor. Gelen yorum ve maillerden anladığım bu. İstanbul onlar için hâlâ bilinmez sanırım, o yüzden. Bunun dışında kadın-erkek ayrımı yapamam pek. Hatta ilişki yazılarını erkekler daha çok okuyor bile diyebilirim.
- Blogu canlı tutmak için neler yapıyorsun? - Konserlere davetiyeler veriyoruz, çeşitli ürün dağıtımları oluyor arada. Anket mutlaka kendi meraklarımı dindirmek için. Mesela İstanbul'un küçük butikleri sorusuyla yepyeni yerler öğrendim.
- Blogla ilgili hedef ve planların neler? - Geçen gün düşündüm, "Bu işte emeklilik var mı, ne zaman biter yazma işleri, devir teslim töreni mi olur?" Cevap bulamadım. Umarım hiç bitmez, hep yazacak bir şeyler bulurum.
- Türk bloglar hakkında neler düsünüyorsun? - En çok müzik bloglarını takip ediyorum. Bu işi iyi bilen, yazan insanlar olduğuna inanıyorum.
-
Peki blogging kavramı Türkiye'de oturdu mu sence? - Bence daha yolumuz var ama evet heyecan duyuyorum blogger'ım deyince "Aaa, ne güzel, peki işin nedir?" diye sormazlarsa...
- Takip ettiklerin hangileri? - https://erilserbetci.com, https://decotrends.blogspot.com, https://www.hafifmuzik.org, https://muzikdefteri.wordpress.com, https://fashionateye.blogspot.com, https://selfservicemagazine.com/blog, https://www.booooooom.com, https://cafefernando.com, https://pandaloop.tumblr.com, https://bisousbelle.tumblr.com, https://www.trendometre.com