AK Parti'nin Kızılcahaman Kampı'nda yaptığı konuşmada "İnsanlarımızın bir kısmı idamın geri gelmesini istiyor" diyen Başbakan Tayyip Erdoğan, benzer bir çıkışı da Endonezya'da yaptı. Norveç'te, 77 kişiyi öldüren Anders Behring Breivik'e sadece 21 yıl hapis cezası verilmesini eleştiren Erdoğan, "Şu anda Avrupa'da idam kalktı. ABD, Japonya, Çin'de kalktı mı? Demek ki yeri geldiği zaman bir haklılık sebebi var" dedi. Erdoğan, Bali Demokrasi Forumu'nun ikinci gününde Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai'nin de yer aldığı panelde konuştu ve soruları yanıtladı. Erdoğan şu mesajları verdi:
İDEOLOJİK YAKLAŞIM
Norveç'te bir tane kendini bilmez çıktı, 77 Norveç vatandaşını öldürdü. Buna verilen cevap nedir? 21 yıl. 21 yıl sonra bu şahıs elini-kolunu sallayarak dışarıda dolaşacak. Sordum, bana, '21 yıl sonra başka bir şeyler buldurulur, tekrar içeride kalması sağlanır' denildi... Ben buna nereden inanacağım? Bunu çözmemiz lazım. Şu anda Avrupa'da idam kalktı. ABD'de, Japonya'da, Çin'de kalktı mı? Demek ki yeri geldiği zaman bir haklılık sebebi var. 77 kişiyi öldüren bir insan elini kolunu sallayıp dolaşabilecekse, bu 77 insanın ailesinin de vicdanının rahat olduğuna inanmıyorum. Kendimizi çek etmemiz, adalet terazisine yatırmamız lazım ki barışı, huzuru bulabilelim.
BM Güvenlik Konseyi'nde daimi ve geçici üyelik gibi bir ayırımın yanlış olduğu inancındayım. BM Güvenlik Konseyi'nin veya BM'nin kurucu şartında olduğu gibi büyük uluslar ile küçük uluslar hak eşitliğine sahip olduğuna göre, oradaki üyelerin tamamının da daimi üye olması lazım. Daimi, geçici üye olamaz. Kaldı ki burada dönüşümlü bir değişim yapılabilir, bu değişim sürekli de olabilir, bir yıl da olabilir. Bir yılda bu üyeler değişebilir ve gelen üyelerin hepsi de aynı haklara sahip olarak dünyanın yönetimini sağlar.
Şu anda daimi üyeler içinde dikkat edilirse sadece 3 kıtayı görüyorsunuz. Orada Amerika var, öbür tarafta Avrupa var bir de Asya var. Dünyadaki diğer kıtalar temsil ediliyor mu? Hayır. İnanç gruplarına baktığımız zaman tüm inanç grupları bu daimi üyeler içinde temsil ediliyor mu? Hayır, bu da yok. O zaman buradan bizim adalet beklememiz zaten mümkün değil. Çünkü kararlarının çoğu zaman ideolojik bir yaklaşım içinde verildiğini görüyoruz.Bu da BM'nin kuruluş kararlarına ters.
BM Güvenlik Konseyi'nin ve BM'nin İsrail ile ilgili olarak verdiği nice kararlar var. Ama verilmiş olunan bu kararların hiçbiri bugüne kadar bir uygulama alanı bulmamıştır. İsrail bunların hiçbirine uymamıştır. Kararlara uymayanlar ile ilgili yaptırım şu anda yok. İşte burada BM'nin kuruluş amacı içinde bunun yerleştirilmesi lazım. Uymaması halinde ne gibi yaptırımları olacak?
Güç, zayıfı yaptırımları ile ezebiliyor. Mesela 133 ülke Filistin'in devlet olmasını kabul ediyor. Ve diyor ki, 'Önümüzdeki yıl BM'de Filistin'i bir devlet olarak göreceğiz.' Önümüzdeki yıl BM'ye geliyoruz bir güç çıkıyor diyor ki, 'Hayır. Şu anda bu erken, bunu biraz daha ertelememiz lazım.' 133 ülke 'evet' diyor da sadece daimi üyelerden bir tanesi 'hayır' diyor, diğerleri de ona uyuyor kalkıp bunu niçin erteliyoruz? İsrail "hayır" dediği için birileri de ona uyuyor. Hele bu bir daimi üye ise mesele bitmiştir. Böyle bir adalet olmaz. Biz siyasiler adil olmaya mecburuz.
Biz hâlâ uluslararası terörle mücadele platformu oluşturamadık. Terörle mücadelede büyük sıkıntılar yaşıyoruz ama bakıyorsunuz 'benim teröristim iyi, seninki iyi' mantığı bu işte hala hakim durumda. Şu anda Suriye'de mevcut bir vahşet var. Bu vahşeti yöneten de orada bir Devlet Başkanı var... BM'nin daimi üyeleri nerede? Ne zaman ellerini taşın altına koyacaklar?