'According to Jim' isimli komedi dizisi; 'K-9', 'About Last Night', 'Red Heat', 'The Principal' gibi ünlü filmlerden tanıdığımız James Belushi İstanbul'daydı... Ünlü oyuncu, Çalık Holding'in Arnavutluk'ta hızla büyüyen GSM şirketi Eagle Mobile'ın yüzü. Bu reklamlarda oynamasının sebebi de, Arnavut asıllı olması... Arnavutluk'ta üçüncü GSM şirketi olan Eagle Mobile, markaya olan algıyı artırmak ve güven sağlamak için James Belushi'yi seçti çünkü Arnavutluk'ta en çok sevilen, en çok ilgi gören oyunculardan biri o. 2009'dan bu yana markanın yüzü olan Belushi, Türkiye'ye de çekilecek yeni reklam filmi için geldi.
AİLECE ÇOK HEYECANLANDIK
Belushi'nin Türkiye'ye ilk gelişi. Dolayısıyla pazartesi gününü şehri keşfetmek için ayırmıştı. Sabah, Sultanahmet Four Seasons Hotel'de basın toplantısı öncesi buluştuğumuzda; etkilendiği şeyleri anlatırken yüzünde gerçekten de hayranlık vardı. İnanılmaz mütevazı, komik ve samimiydi. Zaten Türkiye'ye hangi Hollywood yıldızı gelse, böyle çıkıyor ne hikmetse! Daha çok soru soracaktım ama 'basın toplantısı başlıyor' diye sıkıştırdılar, oysa sohbet çok keyifliydi. O çekimlerden sonra ailesiyle Bodrum'a gidiyor, umarım tadını çıkarır...
İstanbul'a ilk gelişinizmiş. Doğru mu?
- Evet. Doğrusu İstanbul'un dünyadaki dördüncü büyük şehir olduğunu bilmiyordum. Gerçekten müthiş bir şehir; son derece işleyen, yaşayan bir şehir...
Sanıyorum pazar günü geldiniz. Size ilginç gelen şeyler keşfettiniz mi?
- 15-16 saat süren yolculuktan sonra gece vakti İstanbul'a geldik. İlk gördüğümüz Boğaz oldu. Asya tarafından gelen ışıkları gördük ve samimiyetle söyleyebilirim; hem ben, hem de ailem son derece heyecanlandık bu manzara karşısında.
Nereleri ziyaret ettiniz?
- Sultanahmet Camii'ne gittik önce ve pek çok şey öğrendik. Sekiz yaşındaki oğlum, bize eşlik eden beyefendi sayesinde abdest almayı bile öğrendi (elleriyle hareketleri tek tek gösteriyor) ellerini, kollarını, yüzünü yıkadı, camide nasıl namaz kılınacağını dinledi, daha sonra da yere çöküp kılmaya çalıştı. Ayasofya kapalıydı, Yerebatan Sarnıcı'na gittik. Orada, en alttaki Medusa'yı da gördük. Oğlum o kadar korktu ki, "İyi ki namaz kıldım, dua ettim camide" dedi! Taş keseceğini düşündü! (kahkahalar atıyor) Çok ruhani ve spritüel bir aile olduğumuzu vurguluyorum sadece.
Evet, İstanbul'un gece ve eğlence hayatı yerine otantik ve tarihi yerlerini merak etmişsiniz anladığım kadarıyla...
- Evet, mesela ezanı duymak insanın tüylerini diken diken eden bir deneyim. Çok etkileyici... Ben Ortodoksum, Ortodoks kilisesinin başı da İstanbul'da bulunuyor diye biliyorum. Onu ziyaret etmeyi de planlıyorum burada bulunduğum süre içinde. Ben bugüne kadar dünyanın pek çok farklı şehrinde bulundum ve şunu söyleyebilirim ki; İstanbul son derece spritüel bir şehir. Ayrıca insanlar son derece cömert ve iyi niyetli. Kapalıçarşı'da bulunduğum süre içerisinde herkes bana tebessümle yaklaştı, herkes tanıdı beni, fotoğraf çektirdi. Bundan mutluluk duydum.
En çok şaşırdığınız?
- İstanbul'daki taksi şoförleri inanılmaz! Çok dar sokaklarda bile ileriye, geriye rahat şekilde girip çıkıyorlar, korna da çalmıyorlar kesinlikle. Ben New York'taki korna sesine sadece 15 dakika dayanabiliyorum. Bir de kilimlerden bahsediliyor hep ama ben hiç kilim görmedim!
Her tarafta var...
- Gerçekten mi? (kahkahalar atıp, dalgasını geçiyor)
İSTANBUL'DA KONSER VERSEM

'Gerçek Erkekler Özür Dilemez' isimli bir kitabı var, doğru mu? - Evet, bir esprisi vardı bu lafın ama yanlış anlaşıldığı için 'Jim'e Göre Gerçek Erkekler' diye değiştirdik. Kitap şunu anlatıyordu; erkekler 'oldukları kişi' için özür dilemeyi kesmeliler. Bu neslin kadınlarının güçlü olmayan erkeklere toleransı yok! Dolayısıyla 'Sürekli özür dilemeyi artık kesin çünkü bir bebek gibi gözüküyorsunuz' demek istedik...

Müzikle de uğraşıyorsunuz. Bir grubunuz var ve konserler veriyorsunuz. Hollywood'ta gelenek mi bu? Kevin Costner'ın da grubu vardı... - Danny Glover beni müzikle tanıştırdı. 'Blues Brothers'ı çekmemi istedi, müziği de o öğretti, 15 yıldır söylüyoruz. Danny'yi Avrupa turnesi yapalım diye ikna etmeye çalışıyorum ve İstanbul'da yapsak keşke. Çok isterdim...
HAYATTA HEP KADINLARI TAKİP ETTİM
Chicago doğumlusunuz ama kökeniniz Arnavutluk. Kaç yılında göç ediyor aileniz Amerika'ya?
-Oo çok uzun yıllar önce. Babam göç ettiğinde 16 yaşındaymış.
Nasıl bir çocukluktu?
- Tipik bir Amerika şehrinde; basketbol, Amerikan futbolu oynayarak büyüdüm. Büyüdüğüm yerde çok farklı dinden insanlar vardı ama tam bir uyum söz konusuydu. Böyle bir ortamda büyüdüğüm için de, farklı inançları keşfetme duygusu vardır içimde. Öte yandan, son derece etnik bir evde büyüyor olmak bir Amerikalı çocuk için zordu.
KIZLAR VARDI
Kendi kültürünüz mü öğretildi size?
- Bir kere evde Arnavutça konuşuluyordu. Arnavut ciğeri, soğan, Arnavut yemekleri yeniyordu. Ama tipik bir Amerikalı olarak biz hamburgere bayılıyorduk! Anlayın...
Oyunculuk meselesi ne zaman kanınıza giriyor peki?
- Lisede Amerikan futbolu oynuyordum, Amerikan futbolu oynarken de 'quarterback' denilen defans oyuncusu vardır, topu alır ve pası verir atıcıya, atıcı da topu ileriye doğru gönderir mesafe kat etmek için. Ben ise, rakip takımın oyuncularını engelleyen çocuktum.
Yani?
- O karşı tarafı bloke eden şişko çocuklar hiçbir zaman kızları tavlayamıyordu. Oysa lisedeki tiyatroda sadece 5 erkek 28 kız vardı!
Siz de tiyatroyu seçtiniz...
- Evet, bu kız-erkek oranı çok makul geldi bana. (gülüyor)
Şaka mı bu? - Hayır, değil! Koroya da katıldım; 8 erkek, 40 kız vardı! Dolayısıyla aktör ve şarkıcı oldum. İşte, şu anda da son derece güzel bir kadınla konuşuyorum. Ben hep kadınları takip ettim, beni onlar olmam gereken yere götürdüler.
Peki nasıl oldu da konsantrasyonu kızlardan oyunculuğa çevirdiniz ve başarılı bir oyuncu oldunuz?
- Sekiz haftalık bir eğitim ve prova dönemi geçirdim. Benden altı yaş büyük erkek kardeşim John da oyunculuk yapıyordu, yolu o açtı. Chicago'daki bir tiyatroda keşfedildim; bir deneme yapmak için beni Hollywood'a götürdüler. 79'da ilk TV şovuma başladım, sonra da film teklifleri geldi. Ulusal anlamda tanınınca arkası geliyor. 'About Last Night' kariyerimdeki çıkışı başlatan en önemli film oldu.
12 YILDIR EVLİ VE MUTLUYUM
Üç evlilik yaptınız, üç çocuğunuz var. Şöhretle evlilik yürümüyor diye mi bitti diğer evlilikleriniz yoksa aşk ve sevginin bir süresi var ve zamanı gelince tükeniyor mu?
- Ben bir aptaldım; kadınları anlayamadım!
Lisede futbol oynadığınız günden beri uğraşıyorsunuz, hâlâ anlayamadınız mı?
- Bu konuda tam bir moronum ben! (sinirleniyor kendine ve gülüyor) Zaten 'According to Jim' de bunu temel alıyordu, kadınlarla nasıl anlaşırsınız? Şunu söyleyeyim; kadınlar bir kere daha zeki. Sözlü iletişimleri çok daha aktif ve etkili. Doğurganlık özellikleri var, bundan dolayı da erkeklerden daha güçlüler. Ben üşüttüğüm zaman veya grip olduğum zaman görüp göreceğiniz en koca bebek oluyorum. Kadınlar bize oranla çok daha güçlü yaratıklar... Ve sizin de güçlü bir erkek olmanız gerekiyor bir kadınla sağlıklı bir ilişki kurabilmek için. Ve tüm bu yıllar boyunca sanatçı olmanın gücü üzerine odaklandım. Ama artık her ikisinde de eğitimli ve donanımlıyım! 12 yıldır evliyim ve son derece güzel bir ilişkimiz var.
Kaç yaşındasınız şu anda?
- 55 yaşındayım.
Neden erkekler ancak 50 yaşını devirdiklerinde kadınları anlayabiliyor?
- Bence artık mücadele etmekten yorgun düşüyorlar, ondan. (kahkahalar)
İtiraf edin; çapkın mısınız?
- Hayır, artık çapkınlık falan yapmıyorum ama tabii ki kadınların ilgisine bayıldığımı da itiraf edeyim.
PENELOPE CRUZ İLE EVLENMEK VE ÇOCUK YAPMAK İSTERDİM!
Kariyerinizde aldığınız roller sizi tatmin etti mi?
- Olağanüstü bir kariyerim var bence. Michael Mann, Walter Hill, Oliver Stone ve geçtiğimiz yıl da Roman Polanski ile çalışma fırsatı buldum, daha ne olsun? CBS'te yeni diziye başlayacağım yakında; adı 'The Defenders'. Las Vegas'ta yaşayan bir ceza avukatını oynuyorum. Dizide şöyle bir söz var; "Eğer Las Vegas'ta oluyorsa 1 800 505 12 12'yi arayın."
Ne demek o?
- Amerika'da şöyle derler; Vegas'ta olan Vegas'ta kalır! Bizim dizinin sloganı işe şu: Vegas'ta her ne oluyorsa başınız belaya girecek demektir, dolayısıyla avukatı arayın. Telefon numarası da benim telefonum. (kahkahalar atıyor)
Komedi macera karışımı filmlerin aranılan oyuncusu olmaktan memnun musunuz?
- Yaptığım pek çok çalışmada hem dram hem komedi var; her şeyi oynuyorum ben. Üstelik şarkı söylüyorum, dans ediyorum, dikkatli olmazsanız uzanıp kolunuzdaki saati bile alabilirim. (kahkahalar atıyor)
Al Pacino, Robert de Niro gibi karakter oyuncularını kıskanır mısınız?
- Asla! Diğer aktörlerin başarısından mutluluk duyarım çünkü başarılı olduğu zaman sinemaya daha çok insan gelir.
En sevdiğiniz aktör?
- Aslına bakarsanız sizle aynı: De Niro gibi, Pacino, Val Kilmer, Ed Harris, Jean Reno, İngilizler'den Jeremy Irons ve Penelope Cruz. (gülüyor)
Penelope Cruz'la oynamak ister miydiniz?
- Hayır, onunla evlenmeyi tercih ederdim! Çocuklarımız olsun isterdim... (kahkahalar)
20 YIL ÖNCE TÜRK FİLMİ İZLEDİM
Türk filmleri hakkında bilginiz?
- 20 yıl kadar önce Venedik Film Festivali'nde jüri üyesiydim, bazı Türk filmlerini orada izledim. Hikayeler son derece güzel bir şekilde anlatılmıştı.
Bir Türk filminde oynar mıydınız?
- İyi senaryo ve iyi bir yönetmen olursa neden olmasın?
Antalya Film Festivali'nde de jüri olmayı ister misiniz?
- Eğer programım müsait olursa tekrar buraya gelmekten, mutlu olurum.