Burcu Kara, Bi' Başka Youtube kanalında Melis Güvenç'in konuğu oldu. Haber spikerliği yaparken bir anda kendini setlerde bulduğunu anlatan güzel oyuncu, "Anne olduktan sonra daha sakin ve emniyetli sularda yüzüyorum" dedi. Sansasyonel bir hayat yaşamaktan kaçındığını da sözlerine ekleyen Burcu Kara şöhret olduktan sonra sakin bir hayat yaşamaya devam etmesini şu sözlerle açıkladı: Ben pazara da çıkmak istiyorum, parmak arası terlikle de gezmek istiyorum. Sokakta kaldırıma da oturmak istiyor, giydiğim bir şeyi bin kere düşünmek istemiyorum. Bu yüzden magazin içinde olan ve herkesin takip ettiği biri olmaktan çok kaçtım. Mutlu olacağım anları törpülemeden yaşamak istedim.
Senelerdir sizi izleyip takip ediyoruz ve görüyoruz ki hep içi dışı bir, hayatı hesapsız yaşayan birisiniz. Gerçekten öyle mi?
Çok tevekkül sahibi biriyim ve her şeyi akışına bırakırım. Her konuda hayırlısı olsun derim. Çok yaralandığım konularda bile öfkeye kapılmıyorum. Tabii ki bu zaman zaman zor oluyor ama genel olarak böyle olmaya çalışıyorum. Etrafımda çok fazla acı ve hastalık gördüm. Üzülmenin, isyan etmenin de hiçbir şeye faydası yok. Bu yüzden hayırlısını isteyip önüme bakmaya gayret ediyorum. Çocuğum olduktan sonra daha sakin ve daha emniyetli sularda yüzüyorum.
İlk dizinizden sonra büyük bir sıçrayış yakaladınız ama sonrasında hiç daha fazlası olsun diye bir savaş halinde olmadınız sanırım, yanılıyor muyum?
Haklısın, olmadım. Bu benim için çok doğru bir tespit. Bu karşıdan görünüyorsa da ne mutlu bana. Hayatla ilgili hırslarım yok. Şöhret hem çok keyifli bir şey ama çok da seni kemiren bir şey. Hayatını çok kısıtlayan bir durum. Ben pazara da çıkmak istiyorum, parmak arası terlikle de gezmek istiyorum. Sokakta kaldırıma da oturmak istiyor, giydiğim bir şeyi bin kere düşünmek istemiyorum. Bu yüzden magazin içinde olan ve herkesin takip ettiği biri olmaktan çok kaçtım. Mutlu olacağım anları törpülemeden yaşamak istedim. Zaten sen magazine malzeme vermeyince bir süre sonra magazin basını da "Burcu'nun hayatından sansasyonel bir şey çıkmaz" diyor. Herkesin kendi tercihi bu durum ama kiminin de kaderi. Bir star olarak bazen kaçamadığın şeyler oluyor. Ama ben biraz da öğretmen çocuğu olduğum için hep disiplinli, örnek öğrenci, örnek çocuk mottosuyla yaşadım. Bu yüzden geldiğim noktada oyunculuk benim bir sürü kimliğimden biri oldu.
Oğlunuz Ali'yi de bu bilinçle mi yetiştiriyorsunuz?
Kendi kafandan biriyle yola devam etmek de büyük lüks. Fırat da çok önemli bir isimle masadan kalkıp, eve gelip benimle salata yapıyor ya da benimle yerleri siliyor. Bana destek oluyor. Biz böyle insanlarız. Biz ünlüyüz, biz şöhretiz, oraya gitmem, buraya oturmam, onunla görüşmem gibi şeylerimiz hiç olmadı. Bizim için en kıymetli şey iç huzurumuz. İnsanı zenginleştiren ve sağlığa da etki eden şey bence iç huzur. Bu yüzden Ali de bizimle böyle büyüyor. Mesela Ali'yi bu sene tanıdığımız bir koleje verdik. Ama sonrasında anne baba olarak çok mutlu olmadık.
Neden? Tavırları mı değişti?
Sadece dört yaşında olan bir çocuk deli gibi İngilizce öğrensin, başarı göstersin diye bekleyemezsin. Hayat böyle bir şey değil. Bu yüzden onun çok daha mutlu olacağı mahallede bulunan içinde kendi bostanı, kümesleri, tavşanları olan bir ana okuluna verdik. Benim için önemli olan bu. Arkadaşlarıyla oynasın, sevgiyi saygıyı, paylaşmayı öğrensin. Şimdiden hayat o kadar zor ki; çocuğu en şahane bir şekilde okut, ardından üniversite için deli gibi bir çaba sarf etsin. Sonra üniversiteyi bitirsin ve işsiz kalsın gibi bir durumun içine çocuğu daha dört yaşında sokma fikri bizi mutsuz etti. Bunları duyan biri belki bana "Tabii sizin tuzunuz kuru, öyle bir lüksünüz olabilir. Çocuğunuza öyle bir gelecek verebilirsiniz. Ama bizimkiler mecbur okuyacak" diyebilir. Tabii ki okuyacaklar, Ali de okuyacak ama içindeki yeteneği keşfederek bunu yapmak bir çocuğa verilebilecek en güzel hediye.
Çok güzel bir aileniz, mutlu bir hayatınız var. Peki, hiç "Acaba ben ne yaptım da bu hayata sahip oldum" cümlesi kurduğun oldu mu?
O cümleyi hiç kurmadım çünkü başıma neler geldiğini, nelere sabrettiğimi, nelere sustuğumu, neleri sırtımda taşıdığımı çok iyi biliyorum. Eşimle evlenmeye karar verdiğimizde birbirimize o inancı ve güveni duyduğumuzda, birbirimizden önceki sürecin bize hediyesi bu diye düşündük. Hala da öyle düşünüyoruz. Onu tanımadan bu hayattan gitseydim eğer çok yarım ve eksik giderdim. Bu yüzden çok şükrediyorum.

"HAYATIM İLAHİ ADALETLERLE DOLU"
Bu süreç içinde karşılaştığınız en büyük zorbalık veya en büyük engel neydi?
İstanbul'a ilk geldiğimde çok ciddi maddi zorluklar yaşadım. Bir gün beni durup dururken işten çıkardılar. Kardeşim o zaman üniversiteyi kazanmıştı ve ablamın bir evi ve bir düzeni var diye yanıma geliyordu. Bunu bir süre aileme söyleyemedim. Para harcamamak için günlerce evden çıkmadığımı biliyorum. Ya da bir paket makarnayı üçe, dörde böldüğümü biliyorum. Çok zor geçirdiğim bir yıldı. Hayatım böyle şeylerle dolu ama ilahi adaletlerle de dolu. Hayat böyle bir şey. Bu yüzden hep sabırla gülümsedim ve hep karşılığını gördüm. Bundan da hiç vazgeçmedim, vazgeçmeyeceğim de…
Ama bu durum aslında oyunculuğa da bir yol açmış…
Evet… Oyunculuk hayatın nasıl başladı dediklerinde, "Mecburiyetten, parasızlıktan başladı" diyorum. Kanalda spikerlik yaparken bir sürü yapımcı, yönetmen gel oyuncu ol diye bana kartvizit bırakıyordu. Ama ben bu işe ihanet edemem, işimi bırakamam diye düşünüyordum. Ama sonrasında mecburiyetten o numaraları arayıp bu günlere geldim.
Peki, şu noktadan sonra oyunculuğu sadece zevk için yapıyorum noktasına geldiniz mi?
Sürekli ekranda olayım gibi bir şeyim yok. Bu çok yanlış bulduğum bir durum. Ben sadece bir projede sadece karakterin peşinde olan biriyim. Eşim Fırat'la aldığımız kararlar doğrultusunda, hayatımızı idame ettirebilecek durumdayız. Bu noktada ben de hayatımıza dair başka sorumluluklar alarak ilerliyorum. Ama bir projede iyi yazılmış rolün peşinden deli gibi koşabilirim. Rolün peşinde bir hırs güdebilirim ama her gün gazetelerde, televizyonlarda olayım diyen biri hiç olmadım.
Karanlıkta Komedi oyununuz devam edecek mi?
Oyunumuzu Harbiye'de oynadık ve oyunu zirvede bıraktık. Pandemiden sonra oyun çok bölündü, biz de çok yorulduk ve motivasyonumuzu yitirdik. Aslında benim hayatımda okuduğum ve gördüğüm en müthiş oyun. Çünkü ben duran oyun sevmiyorum ve tiyatroda eğlenmek istiyorum. Çok hevesle oynadığımız bir oyuncu ama maalesef sürdüremeyeceğiz. Bu yüzden yeni bir şey yapmak lazım.
"EVLİLİĞİ SÜRDÜRMEK VE ÇOCUK BÜYÜTMEK ÇOK ZOR BİR ŞEY"
Eski rol arkadaşınız Özcan Deniz sancılı bir boşanma süreci geçiriyor ve yaşanan olaylar sık sık basına yansıyor. Tarafların birbirleri için ortaya attığı iddialar ve izlediğimiz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Onların ilişkisi hakkında konuşamam ama genel olarak yorum yapabilirim. Bu yolculuğa beraber konuşarak başlıyorsun. Ayrılırken de keşke öyle olabilse. Ama o ilişkinin içinde ne yaşanıyor, ne dönüyor bilemiyorsun. O süreci gerçekten çocuğun iyiliğini ve psikolojisini bozmadan yönetebilmek gerekiyor. Ama çok da zorlu bir süreç. Mesela benim hayatımda çocuğum olmadan yaşadığım bir boşanma süreci var. Hayat düzenin bozulduğu için ve kafandaki hayat planı yıkıldığı için insanlar kendi psikolojisinden çıkıp herhalde çocuğa odaklanmıyor, bilemiyorum… Çok zor bir durum. Kimse hakkında empati yapabileceğimiz bir konu da değil bu. Ama umarım her şey hallolur, her şey hepsi için güzel olur. Ama çok zor işler bunlar. Evlilik, evliliği sürdürmek, ayrılmak, çocuk büyütmek çok zor bir şey. Ayrıyken, ayrılmış anne babaların çocuklarını büyütmesi daha da zor bir şey. Bunları etrafımda da çok görüyorum, gerçekten büyük sabır gerektiren bir şey. Herkese bu anlamda güç ve sabır diliyorum.
Sizdeki sabır ve güç ne durumda?
Biz de iyi anne baba olmaya çalışıyoruz. Şimdi kim iyi, kim kötü anne baba vallahi bilmiyoruz. Biz ne kadar doğruyuz onu da bilmiyoruz. Bu ara Ali'yi okul değiştirdi, pandemiden çıktık biraz destek alalım diye pedagoga götürüyorum. Pedagog bana birkaç kitap tavsiye etti. O kitaplara göre yaptığın her şey yanlışmış. Çocuk yetiştirmek yeni bir dil öğrenmek gibi bir şey. Doğruluğundan emin olduğum şeyler bile yanlışmış. Sadece çocuğu değil kendini de eğitmen gereken bir yol bu.
