TRT'de ekrana gelen 'Aynadaki Düşman' adlı dizide başrol oynayan Haluk Piyes; yazdığı, yönettiği ve rol aldığı 'Kanımdaki Barut' adlı filmde şiddeti öne çıkarıyor. Babasının, annesini öldürmesine şahit olan 'Barut' adlı çocuğun hayatını anlatan filmin çekimleri hem Almanya hem de Türkiye'de gerçekleştiriliyor. Filmde Haluk Piyes'in yanı sıra Pelin Batu, Öykü Çelik, Jülide Kural, Necmettin Çobanoğlu, Yüksel Arıcı ve Şenay Aydın da rol alıyor. "Şiddet uygulayan çocuk, sevgiye en çok muhtaç olan çocuktur" cümlesinden hareket ederek bu senaryoyu yazdığını anlatan Haluk Piyes, eylül ayında vizyona girmesi planlanan filmi için şunları söyledi:
İNSANİ DEĞERLERLE ÇEKİLDİ
"Film Almanya'daki çocukluğumdan izler taşıyor. Bu nedenle 'otobiyografik bir film' diyebilirim. Kendi hayatımdan esinlenerek oluşturdum ama tamamı benim yaşamım üzerine kurulu değil. Hikayeleştirdiğim olaylar ve konular var. Ancak şiddet bağımlılığı, şiddetin yelpazesi benim çok yakın tanık olduğum şeyler. Almanya'da yaşadığım yıllarda şiddet ya benim başıma geldi ya da arkadaşlarım yaşadı. Film son derece gerçek ve samimi bir hikayeye sahip, bu yüzden anlatırken zorlanmadım." Filmdeki her karenin hesaplanmış bir duygusal dil olduğunu vurgulayan Piyes, filmin son derece insani değerlerle çekildiğini, sevginin, şiddet ve çaresizlik noktasında insan hayatı için ne kadar büyük bir rol teşkil ettiğininde altını çizdi.
Öykü ilk filminde yatağa girdi
Tolga Karel ile yaşadığı ilişki ile adını duyuran ve "Birbirimize şiddet uyguluyorduk' açıklaması yapan Öykü Çelik, filmde Haluk Piyes'in sevgilisini canlandırıyor. Piyes, Çelik ile yakınlaştıkları yatak sahneleri için, "Herkes profesyoneldi. Bu sahnelerin psikolojik derinliği var. Ölüm ve şiddet duygusuyla büyümüş bir adamın sevgiye en çok ihtiyaç duyduğu, psikolojisinin çözüldüğü anları yansıttık" dedi.
Sevgisiz büyüyen çocukların hikayesini anlatıyorum
Piyes filmin konusunu da şöyle anlattı: "Anadolu'da sevgi sembolü annedir. Filmdeki anne, pavyonda çalışan bir kadın. Tetikçilik yaptırılan bir adam bu kadına aşık oluyor. Onu pavyondan kaçırıp evleniyor ve iki de çocuk yapıyor. Bir gün eve geldiğinde kadını patronuyla beraber görüyor ve onu öldürüyor. Arkasını bir dönüyor, iki çocuğu orada. Yani onların önünde sevgi sembolünü öldürüyor. Adam 15 sene sonra hapisten çıkıyor ve iki oğluyla beraber yaşıyor. Biri evlenmiş, taksici olmuş. Diğeri de ilkokul öğretmenliğini kazanmış. Rotasını şaşırıyor. Bu iki çocuğun travması var. Hikayenin başlangıç noktası orası. Sevgisiz büyüdüklerinde çocukların ne olacağını anlatmaya çalışıyorum..."