Ünlü oyuncu Yeşim Ceren Bozoğlu, rol aldığı her projede oynadığı farklı karakterlerle dikkat çekiyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Oyunculuk Bölümü'nden mezun olan Bozoğlu'nun mesleğine gönül verme hikayesi oldukça ilginç.
Çocukluk yıllarından bahseden güzel oyuncu, "5.5 yaşında Bağdat Caddesi'nde otururken mahallede bir çocuğa aşıktım. Onun ilgisini çekmeye çalışıyordum. Biraz çirkin bir çocuktum. Dünya güzeli kızlar vardı. Benim beğendiğim çocuk hepsiyle flört ediyordu. Ben güzellikten ekmek yiyemeyeceğimi anlayınca 'Başka bir numara çekmem lazım' diye düşündüm. Taklit yapabildiğimi fark ettim. Sezen Aksu, Zerrin Özer taklitleri yaptım. Mahallede hayli gişem oldu. Aslında yeteneğim ilk o zamanlar ortaya çıkmış oldu. 12-13 yıllarında Haldun Dormen'in kitabını okuduğumda ise onun tiyatrosunu kuruşu, maceraları beni çok etkiledi. Mesleğe girmeden aşık olmuştum" diyor.
Bozoğlu, oyunculuk yapmak istediğini ailesine anlattığında ise olumsuz bir cevapla karşılaşmış. Güzel oyuncu, o dönemde babasını zor ikna ettiğini anlatıyor: "Babama konservatuvara gitmek istediğimi söyleyince tepki gösterdi. Tabii ben gizlice sınavlara hazırlanmaya devam ettim. Önce annemi kandırdım. Sonra babama 'Ya gideceğim ya gideceğim' deyince o da kararlılığımı gördü. Ağabeyim de aynı okulda okuyordu. Kızıma bir şey olmaz diye düşündü. Sonra okula girdim."
'BAHANESİ YOK'
Ünlü oyuncu, her zaman kendisine bir şeyler katacak değişik karakterlerle izleyici karşısına çıkmaya çalıştı. İşe ihtiyacı olduğu dönemlerde bile seçici davranmayı ihmal etmedi. Bozoğlu, bu konuda şunları söylüyor: "Kamera önünde ya marifet ya estetik satacaksın. Ya da yapabiliyorsan ikisini birden satacaksın. Zaten star dediğimiz insanların bir kısmı bunu başarmış olanlar. Ben her zaman farklı karakterler ortaya koymaya çalıştım. Zaman zaman zor durumda kalsam da birtakım işlere 'Hayır' dedim. Canlandırdığım karakterlerde her zaman başka bir insan olmaya gayret ettim. Her seferinde çıkıp aynı şeyi icra etmek tüccarlık. Aktörlük değil. Biz üniversitede öğrendiğin şeyleri günün yeni kodlarıyla birleştirip ortaya farklı bir şey koyuyoruz."
Oldukça yoğun bir tempoda çalıştıklarını anlatan Bozoğlu, iyi bir oyuncunun yaşadıklarını asla sete taşımayacağını da söylüyor: "TV'de 160 dakikalık diziler, 6 günde çekiliyor ve orada seyirciye alt yazı geçemiyorsun. Bu mesleğin bahanesi yok. Senin dün gece ne yaşadığını, teksin eline çok geç geldiğini, uykusuz sabaha kadar sette olduğunu izleyici bilmez. İşte orada senin yeteneğin ortaya çıkıyor. Güncel, ruhsal, fiziksel olanla bağ kurup rolüne dönüştürmek zorundasın. Teksi eline aldığında nasıl fark yaratacağını bilmiyorsan ezber bilgiye geri dönüyorsun. Aktörlük sette provada yapılan bir şey değil. Oyunculuk bir yaşam biçimi. Bunu 20'nci senemde idrak ettim."
ONU İZLEMEK ÇOK BÜYÜLEYİCİYDİ
Yeşim Ceren Bozoğlu'nun ünlü sanatçı Bülent Ersoy'la da oldukça ilginç bir anısı var. Geçtiğimiz yıllarda rol aldığı bir projede Ersoy'un kendisini gördüğünü ve oyunculuğunu beğendiğini ifade ettiğini söyleyen Bozoğlu, daha sonrasında ünlü sanatçıyı dinlemeye gitti. Ersoy'un canlı performansından çok etkilendiğini belirten güzel oyuncu, "Bülent Hanım, çok sevdiğim bir üstat. TV'de izlemek, radyoda dinlemek başka onun sahnesi görmek çok başka. Onu canlı bir şekilde dinlemek hayatta ilk kez meteor yağmuru görmek gibiydi. Çok büyüleyiciydi. O kadar usta bir isim ki yeteneğin o boyuttaki hali yalnızlık oluyor. Yaşadığı her şeye çok saygı duyuyorum. Muazzam bir hikayesi olduğunu düşünüyorum. Bir gün onu canlandırmayı çok isterim" diyor.