Yazarlar Orduspor-Fenerbahçe maçını yorumladı

Spor Toto Süper Lig'in 28. haftasında Fenerbahçe, deplasmanda Orduspor'u 2-0 yenerek lider Galatasaray'ı 4 puan geriden takibini sürdürdü. İşte spor yazarlarının karşılaşmayla ilgili yorumları...

Hakkı YALÇIN: Yürekten deklarasyon!

Fenerbahçe'nin maç kazanma yöntemi, hiçbir takımda yok.
Sarı lacivertliler futbol olarak üst düzey olmasa da, tecrübenin hiç zorlanmadığı bir gecenin içindeydi.
Dün gecenin şövalyesi Salih Uçan'dı… Bu gencin ayaklarındaki görkemli ışıltının yansıması iki golde de farklıydı.
İlk golde; kaleciyle karşı karşıya kaldığında, bir ihtimal daha yok.
İkinci golde, akşamın gözlerini kamaştıran muhteşem bir vuruş.
Caner'in olağanüstü mücadelesini, Volkan'ın ustalığını, Yobo'nun sükunetini ve Mehmet Topal'ın direncini parantez içine almalıyım.


Orduspor adına seri bir başlangıcı vardı maçın.
Fenerbahçe kalesi önünde aksiyonlu sahneler.
Kaleci Volkan'ın ilk dakikalarda harika bir müdahalesi var.
Sow'un yokluğu da geri çekilme duygusunu körüklemiş gibi geldi bana.
Bu yarıda Webo'nun pozisyonlarla arası açık.
Ama Fenerbahçe'den yine klasik karşı koyuş ve rakibin çözülen direnci.
Caner-Salih Uçan imzalı ustalık da, ilk yarıda sonucu değiştirmeye yetti.
Orduspor'da Ayila'nın ilk yarıda sahadan atılması gerekirdi.

İkinci yarıda yine gerçeklerinin dışına çıkmadan, sakin ve ne istediğini bilen bir Fenerbahçe izledik.
Bunun adı; kazanmaya bağışıklık kazanmış bir takım duruşu.
Rakip küme düşmenin sınırında ve sertliği öne çıkarmış dişli bir takım.
Sow'un yokluğu çok şeyin karşılığı.
Ama her şeye rağmen, kazanmayı gerektiren düşünce Fenerbahçeli futbolcuların beyinlerinde oluşmuş.
Dünkü sonuç da bu kazanma tutkusunun karşılığıdır.
Yürekten deklarasyon!
Bahar güneşi gibi iyimser ve güzel.
Sahalarda terör estirenlere inat!

Gürcan BİLGİÇ: Kazanmanın yolu

İlk beş dakikada Fenerbahçe ceza alanını, uçuşa serbest bölge haline geldi. Ordu, yüksek toplarla geliyor, duran toplarla deniyor ve hemen hepsinde de topa değiyordu.
Fenerbahçeli oyuncuları Lazio sarhoşluğundan kurtaran da bu beş dakikalık şok oldu. Nerede olduklarını ve ne hale düştüklerini anladılar bir anda. Ardından pas oyununa dönmeyi başarıp, tempoyu aşağıya çektiler ve beklediler.


Aykut Kocaman'ın üzerine titreyip, sabırla yetiştirdiği Salih Uçan, bu görevle artık ilk on bir oyuncusu olduğunu kesinleştirdi. Rotasyon zorunluluğu içindeki görev mecburiyetinden çıkıp, takımın bir parçası olmayı sorumluluk almaya başlayarak gösterdi.
Yine de takım tereddüt etti. İlk yirmi dakikada genç oyuncuyu pas istasyonu yapmayıp, uzun oynamayı tercih ettiler.
Ne zaman ki Salih kendi topunu alıp, klasını ortaya koydu, bu kez gol pasını kaptı Caner'den. En son ne zaman bir orta saha gol attı hatırlamıyorum.
Ama en golcü Cristian'ın uzun bir ara verdiğini, hatta bir çok pozisyonu değerlendiremediğini hatırlıyoruz. Salih ikinci golüne zerafet de katarak, Ordu'da herkesi soluksuz bıraktı. Kendi takımına en rahat nefesi aldırarak elbette. Maçın daha çok isteyen, deneyen tarafının Orduspor olduğunu söylememiz gerekir. Özellikle ikinci yarıyı domine ettiler. Bu kez kapanan-direnen yüzüyle sahadaydı Fenerbahçe.
Dört gün sonra Roma'da da böyle bir oyun oynayacaklar. Webo'nun ilerde top tutma sıkıntısı ve yetersizliğini görünce, daha zor dakikaların yaşanabileceğini de hissediyoruz. Golleriyle Salih parladı maçta. Ama bir geri dönüş daha var; Volkan Demirel... Kaptan daha ilk dakikadan itibaren yüksek konsantrasyonla sahadaydı ve güven veren blokajlarıyla farkını gösterdi. Biri şampiyonluğa, bir düşme hattından kurtulmaya çalışan iki takım. Hakeme saldırı yok, oyuncular arasında itişme-tekmeleşme yok, sadece tribünlerin kısa süreli parlamaları var.
Hedefe yürümek; ortamı germeden, hakemi aldatmaya çalışmadan, emek veren herkese saygı duyarak da oluyormuş.

Selçuk YULA: Uçan böyle istedi

Sow ve Emre'nin olmaması gerçekten büyük kayıptı.
Ama gene de Fenerbahçe, sahneye çıkan genç Salih'in parlamasıyla son derece zor bir deplasmanda üç puanla ayrılmasını bildi.
Sow ve Emre'nin yokluğunda belki sistemde değişiklik olmuyor ama ofansif anlamda güç kaybı yaşandığı bir gerçek.
Alt taraftaki takımların hepsinin puan kaybettiği bir haftada Orduspor yukarıyı yakalamak adına büyük fırsat yakalamıştı.
Ve oyuna da çok hızlı başladı.
İlk 5 dakikada Volkan'ın kurtarışı, Kuyt'ın çizgiden çıkarttığı topla birlikte net 3 gol pozisyonu yakaladılar. Bunlardan biri golle neticelense oyuna önde başlayan taraf olacaklar.


Salih'in 2. golünü izleyin
20. dakikadan sonra Fenerbahçe ilk önce oyunda eşitliği yakaladı sonra da Salih'in usta vuruşuyla skorda öne geçti. Bu golde Caner'in katkısını es geçmemek lazım. Salih'in attığı ikinci golde ise burada kelimelerle ifade etmemiz mümkün değil mutlaka izlemek lazım.
Dün Orduspor başta Hasan Kabze olmak üzere çok istekliydi, iyi de oynadılar, pozisyonlar buldular. Ama kaleci Volkan'ı geçmeyi başaramadılar.
Başardıklarında da karşılarında Kuyt ve Caner'i buldular.
F.Bahçe ise doyurucu futbol ortaya koymamasına rağmen Salih'in iki usta vuruşuyla gene G.Saray'ın ensesinde nefesini hissettirmeye devam etti.
Çok da fazla yıpranmadan Roma'da çıkacağı tarihi maça moral depoladı. Caner'in onun kafasını dikmeye gelen doktorun kafasına yabancı madde yağdıranlar, o attıklarınız eğer gözlerine gelmiş olsa ve kör olsalardı kına mı yakacaktınız?
Doğrusu merak ediyorum.

Rıdvan DİLMEN: Kocaman Salih

Uzun süre takip etti Fenerbahçe Salih'i... Ali Yıldırım'ın gayretleriyle de kulübe kazandırıldı. Genç oyuncuya yatırım tabii ki önemli. Ama bir o kadar da teknik direktörün oyuncuyu kazanma, daha doğrusu kaybetmemek adına uygulamaları önemli. Aykut Kocaman sezon başından beri yavaş yavaş, zaman zaman tepkiler alsa da doğru bir şekilde Salih'in ve takımın geleceğini düşünerek hazırladı, oynattı genç futbolcuyu. Burada diğer takım arkadaşlarının, ağabeylerinin, ikinci goldeki mutlulukları ve Salih'e sarılmaları, takım içindeki hiyerarşinin de ne kadar iyi olduğunu gösteriyor. Düne kadar Drogba'nın, Lampard'ın sevincine ortak olan Meireles, şimdi Salih'in kafasına vuruyor sevinçten.


FENERBAHÇE TAM BİR TAKIM OLMUŞ
Açıkçası Fenerbahçe, tam bir takım olmuş. Bu yıl gösterdiği yüksek performansla üç kupada birden yoluna devam ederek, bunu gösteriyor. Ama kim ne derse desin, Aykut Kocaman'ın çok ama çok emeği var. Kocaman'ın Fenerbahçeliler için ne kadar büyük şans olduğunu söyledim. Tabii bu arada onu istifadan döndüren başkan Aziz Yıldırım'ın da liderlik gösterdiğini unutmayalım. Maça gelince ilk 15 dakika Orduspor oyuna çok iyi başladı. İki üç tane de pozisyon buldu. Ama son bir aydır hem moral olarak hem konsantrasyon açısından iyi durumda olan Volkan, geriye düşmesini engelledi Fenerbahçe'nin. 15. dakikadan sonra Fenerbahçe önce dengeyi kurdu, sonra Caner'in kişisel becerisi ile getirdiği topta Salih'in meşin yuvarlağı alışı ve mükemmel gol vuruşu ile öne geçti. Bu gol kendisini rahatlatırken, rakibi demoralize etti. İkinci yarıda topa hakim olan ve oyunu kontrol eden yine F.Bahçe'ydi. Uzun süre hafızalarda kalacak bir Salih golü gördük. Önceki gün Galatasaray, bugün Fenerbahçe yani iyi oyuncuların olduğu takımlar, Anadolu takımlarına karşı iyi oynadıkları zaman golü buluyorlar, ama diğer takımlar iyi oynadıkları dakikalarda golü bulamadıkları zaman kaybetmeleri kaçınılmaz oluyor. Bir çift söz de hakeme... İlker Meral maçı nefis bir şekilde yönetti.

İlker YAĞCIOĞLU: Yok artık Salih

Salih hakkında yazmayacağım diye kendi kendime söz vermiştim.
Nazar değebilirdi. Pek ihtimal dahilinde olmasa da şımarabilir diye.

SALİH HERŞEYİ YAPTI
Ama dün akşam Ordu'da, öyle inanılmaz işler yaptı ki, bırakın yazmamayı, bütün köşeyi ona ayırsam hakkıdır. İki gol attı, ikisi de birbirinden güzel. İlk goldeki koşusu, topu sağ ayağıyla kontrol edip sol ayağıyla vurması, ikinci golde de kendini boşa çıkarması ve sonrasında yapmış olduğu muhteşem aşırtma, kelimelere sığmayacak kadar güzeldi.


Salih'in her hafta üzerine koyarak oynamasını büyük bir keyifle izliyorum. Onun kalitesini bildiğimden yapacağı hiçbir harekete de şaşırmam diyordum. Ama dün akşam attığı gollere ağzım açık kaldı.
Maça dönecek olursak, Fenerbahçe, artık ritmini buldu.
Rüzgarı arkasına aldı. Ve 3 kulvarda da yoluna emin adımlarla devam ediyor.

ANTRENÖR TAKIMI!
Kocaman'ın ısrarla vurguladığı antrenör takımı olmak kavramının artık ne demek olduğunu herkes anlamıştır umarım. Bir futbol takımında, önemli olan her zaman takımdır ve sistemdir.
Eğer sisteminiz oyunculara dayalı değilse, sahaya kim çıkarsa çıksın eninde sonunda takımı başırı olacaktır. Stoch'un kenarda, Krasic'in evde oturup Salih ve Beykan'ın sahada yer aldığı Fenerbahçe gibi.

CANER ERKİN'İN MÜTHİŞ ÖZVERİSİ
Akhisar maçında oyundan çıkarken, ıslıklanan Caner Erkin, önce Lazio maçında dün akşam da Ordu'da takımının galibiyete ulaşmasında başrolü oynayan oyunculardan biriydi. Bu da şunu gösteriyor... Futbolcular kötü oynayabilir, önemli olan kötü günnündeyken onlara destek olmaktır. Çünkü bugün ıslıkladığınız oyuncu yarın size çok büyük mutluluklar yaşatabilir.

DÜN GECENİN ÖNE ÇIKANLARI
Orduspor maça fırtına gibi başladı.
Daha ilk 5 dakikada 3 pozisyon buldular.
İlk 15 dakika sonrası Fener orta sahası oyuna ağırlığını koydu.
Golü bulduktan sonra F.Bahçe takımı tıpkı bir Avrupa maçı oynarmış gibi, oyunu son derece iyi kontrol etti. Ve maçı kazanmasını bildi.

Ahmet ÇAKAR: Salih Uçan...

Fenerbahçe doludizgin amansız takibine devam ediyor. Yorgundular, zira perşembe gecesi zorlandılar. Üstelik rakip Orduspor'du. Kim ne derse desin küme düşme hattında olmasına rağmen Orduspor, iyi bir takım. Bunu da dün gece ilk 20 dakika tüm Türkiye'ye gösterdiler. Aslında ilk 20 dakika Volkan Demirel'in o muhteşem kurtarışları olmasa Fenerbahçe bu bölümde maçı kaybedebilirdi. Orduspor, çok iyi başladı. Ard arda pozisyonlar buldu, Fenerbahçeli oyuncular kafalarını kaldıramadılar. Ama Fenerbahçe bir kaç yıldır enteresan bir gelenek oluşturdu. Olabildiğince az panikliyor. Topu ayağına aldığında da bol pas yapıp, kontrol oyununu tercih ediyor. Bu da beraberinde daha az yorulan, daha az top kaybeden bir takımı getiriyor.


Öyle zor bir maçtı ki anlatılamaz. Hem Emre yok, hem de Sow yok. Bu iki oyuncu da özellikle Fenerbahçe için çok iyi oyunculardı. Hem de çok önemliydiler. İlk yarının ortalarına doğru Fenerbahçe toparlasa da aslında bir türlü oyunu domine edemedi. Ta ki ilk yarının son dakikalarında Caner Erkin'in harika pasıyla buluşan Salih Uçan'ın attığı gole kadar. Bu gol belki de Fenerbahçe için yola devam demek.

MERAL DE HAKEMLERİN SALİH'İ...
Salih Uçan Türk futbolu için çok önemli bir değer. Çok daha fazla şans bulması gerek. Oynadıkça üstüne koymaya devam ediyor. Attığı ikinci gole bakın. Topu alışı, dönüşü ve topun dibine yumuşakça gelişi. Harika bir vuruş ve birinci sınıf bir gol. Aferin Salih, hep böyle devam et, futbolumuzun sana ihtiyacı var.
Fenerbahçe yine kayıpsız dönüyor. Aslında dün gece gelebilecek bir kayıp belki de ligi bitirecekti. İlker Meral'i haftalardır izliyorum. O da Salih Uçan gibi her hafta gibi daha iyi oluyor. Bana göre de dün gece maçı çok iyi idare etti. Belki maç kolay diyebilirsiniz ama çalınabilecek iki yanlış düdük oyunu birbirine sokabilirdi. Aferin İlker, sen de hep böyle devam et.

Dr.Gürkan KUBİLAY: Saygıdeğerbahçe

F.Bahçe'nin en iyi yaptığı ''pas yaparak oyuna çıkma'' işini engellemenin tek yolunun önde basmak olduğunu bilen Orduspor maça müthiş baskıyla ve 5 hücum adamıyla başladı.
Orduspor, ilk 5 dakikada 5 gol girişimi ile F.Bahçe'nin bu sezon en mahkum başladığı maçı yaşatıyordu.
Kanat ortalarında F.Bahçe'nin stoperleri öncelik alamadığı için Ordulular topa vuruyor, ilk dakikalarda Volkan'ın ayakta kalması Fener'i kurtarıyordu. İlk 15 dakikada orta ve şutu yoktu Fener'in. Ordu'nun ise 8 orta ve 7 şutunun olması maçın özeti idi.
İlk pozisyonunu 28'de Salih ile bulan F.Bahçe, Ordu yorulmaya başlayınca 30'dan sonra pas yaparak çıkmaya başladı ve maçın en istekli adamı Caner'in pasına Salih'in alış ve vuruş açısından mükemmel golü ile kaleyi bulan ilk şutunda öne geçti.


Salih'e hayran kaldım
İlk yarının özeti hak eden ama atamadığı gollerin acısını ,''işi bilen rakibinin çıkardığı'' bir Ordu-Fener maçıydı.
F.Bahçe'nin bu sezon gelişen en önemli olumlu özelliği öne geçtikten sonra oyunu elinde tutabilecek, tempoyu ayarlayabilme özelliği oldu.
İkinci yarıda bunu yaptı Fener.
Sezon başında G.Birliği'nden Soner'den, sırf Salih'i almak için vazgeçmişti Kocaman. Salih'i Topuk Yaylası'nda izlediğimde hayran olmuş ve "Fener'in bankosu olur, 2 sene içinde milli takımda oynar" diye yazmıştım.
Kocaman'da bana ''Salih'e forma vermeme gerek yok, o zaten formayı alacak ''demişti.
İşte o Salih'in mükemmel golü maçı daha 50'li dakikalarda bitirdi.
Bu takım ve hocası saygıyı hak ediyor. Amsterdam'ı da hak ediyor. Türkiye'de görülmemiş sayıda, 60 üzeri maçı bu kadar istekle oynamanın altında adamlık yatıyor. Bu takımda da ondan onlarca var.

Ömer ÜRÜNDÜL: İki pozisyon yetti!

Can derdindeki Ordu maça hırslı, tempolu, hücum presli ve atak başladı. İlk 5 dakikada F.Bahçe kalesinde üç ciddi tehlike yaşadı. 15. dakikaya kadar oyunu bir türlü kontrol edemedi. Ama tecrübesiyle ilerleyen bölümde -tempoları düşük de olsa- ayağa sabırlı garantili paslarla önce dengeyi sağladı, sonra da kontrolü ele aldı. Ama düşük tempo, takımda bire birde adam eksilten oyuncu tipinin iki kişiyi geçmeyişi, pozisyon bulma şansı vermiyordu.


Devre sonuna doğru geçen maçın başarılı ismi Caner sahne aldı. Rakibini geçtikten sonra yaptığı başarılı asistini genç Salih Uçan soğukkanlılıkla ve klas bir biçimde değerlendirince F.Bahçe bulunan ilk pozisyonda öne geçmiş oldu. Ordu ikinci yarıya, ilk devre başı gibi hızlı ve atak başladı. Ama Fenerbahçe artık oyuna ısınmış ve takım savunmasıyla pozisyon imkanı vermiyordu rakibine... Ardından Salih çok kaliteli bir aşırtma golüne imza atınca Fenerbahçe rahatlayıp kontrolü eline aldığı gibi hafta içi yorgunluğunu da saha içi aktif dinlemeyle hissetmemiş oldu. Sonuçta biri hazırlanmış, ikincisi enstantane bir golle ve başka bir pozisyon bulmadan ama ilk 15 dakikadaki gibi de sıkıntı yaşamadan zorlu bir deplasmandan çok önemli bir üç puan alındı.

ÜRETKENLİK NEDEN ZAYIFTI
F.Bahçe'nin üretkenlik çekmesindeki en önemli neden Sow'un yokluğu idi. Webo ve Kuyt bire birde adam eksilterek sprintlerle gole gidecek yapıya sahip değiller. Ordu maçı ilk 5 dakikadaki fırsatları değerlendiremeyişi yüzünden kaybetti. Çünkü güçlü bir rakiple oynarken bulduğun pozisyonları değerlendirmen şart. Cuper'in en büyük hatası F.Bahçe'ye karşı üç forvetle oynamasıydı. Hazır olmayan Kabze'nin yerine F.Bahçe'nin pas kurgusunu bozacak presçi bir orta saha oyuncusu daha oynatmalıydı.

Emre BOL: Büyük bir yıldız

Bir takımın başarısını teknik direktörlerin tercihleri belirliyor. Orduspor karşısına çıkan Fenerbahçe'de yapılan iki doğru tercih maçın kazanılmasını sağladı. Sow'un yokluğunda, sert oynayan rakibe karşı fizik olarak kuvvetli Caner'le başlamak ilk doğrusuydu teknik direktör Aykut Kocaman'ın... Zira Stoch, zayıf kalıp ezilirdi! Cristian'ın yerine ise genç Salih'i oynatmak doğru tercihlerin ikincisi oldu. Caner oynadığı futbolla maçın yıldızı olurken, Salih vasat olmasına rağmen attığı gollerle karşılaşmanın kazanılmasında başrolü oynadı.


Harika kurtarışlar
Maç Fenerbahçe için kâbus gibi başlamıştı oysa... Ordu ekibi, arka arkaya bulduğu pozisyonlarda skoru lehine çevirmeyi başaramadı. Sarı-lacivertliler ise ikinci pozisyonunu gole çevirirken tecrübenin ne kadar önemli olduğu dersini veriyordu. Golleri tecrübeli takımın en tecrübesizi Salih'in atması onun ileride ne kadar büyük bir yıldız olacağının göstergesi aslında... Volkan sezonun ikinci yarısına iyi başlamamıştı. Onunla ilgili birçok eleştiri yazısı da yazdım. Ama Ordu karşısında hakkını teslim etmek gerek çok iyiydi. Rakibin akın akın geldiği dakikalarda harika kurtarışlar yaptı. Onun takımda varlığı kadar formda olması da önemli. Ordu karşılaşması, G.Saray'la beraber Fenerbahçe'nin en önemli maçlarından biriydi. Eğer "hakkaniyetle" oynanırsa tüm maçlar sonunda bu yolun sonu şampiyonluk olur. Adil bir ligde tabi!