Galatasaray'da PSV karşısında alınan 5-1'lik ağır yenilgi sonrası eleştiri okları Fatih Terim'e yöneldi. Son 3 sezonda 40'tan fazla transfer yapıldı. Yeni yönetimin bitirme aşamasına geldiği Ghezzal, Larsen ve Alioski için flaş bir karara imza attı. PSV karşısındaki taktik ve kadro seçimi de tartışılan detaylar oldu. İşte son dakika haberinin detayları...
PSV'ye ilk maçta 5-1 yenilen Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi hayali başlamadan bitti. Sarı-kırmızılı camiada bu hezimet şok etkisi yaratırken, eleştiriler de arttı.
Geçmiş dönemde başarısızlıklarda Mustafa Cengiz ve ekibini suçlayan taraftarlar artık ilk sıraya teknik direktör Fatih Terim'i yerleştirdi. İşte hatalar zinciri:
1- "3 seneye ihtiyacımız var" diyen Fatih Terim, PSV maçında sahaya çıkardığı ilk 11'deki tüm oyuncuları kendi döneminde takıma kattı.
2- Son 3 senede 40'tan fazla futbolcu alınırken, Galatasaray'ın elinde Marcao'nun dışında satacak oyuncusu yok. Luyindama ve Diagne'ye ödenen 21 milyon Euro bonservis, Babel ve Falcao'ya verilen astronomik sözleşmelerin bedeli ağır oldu.
3- Sezonu PSV'den 10 gün önce açan G.Saray'ın iyi çalışmadığı, Hollanda'da ortaya çıktı. Rakibinden yine az koşan sarı-kırmızılı takım, ikili mücadelelerde ayakta kalamadı.
4- Fatih Terim'in üçlü savunma tercihi, temposuz yaşlı yıldızları Arda ve Babel'i ilk 11'e koyması, PSV'nin de zorlanmadan farka gitmesine yol açtı.
5- Yönetimin bitirme aşamasına geldiği Rachid Ghezzal, Larsen ve Alioski gibi isimler Florya tarafından bekletildi. Alpaslan, Aytaç ve Jesse Sekidika'nın sahaya çıktığı Galatasaray'ın, Şampiyonlar Ligi seviyesinden çok uzak olduğu, Hollanda'da alınan 5-1'lik skorla birlikte tescillendi.
15 KM AZ KOŞMUŞLAR!
Sarı-kırmızılı oyuncuların PSV karşısında fizik olarak ezildiği yorumları yapılırken, istatistikler de bunu doğruladı. Hollanda ekibinin oyuncuları 90 dakikada toplam 117 km koştu. G.Saraylı oyuncular ise 102 km koşarak 15 km daha eksik mesafe kat etti.
SORU: Türk takımları Avrupa'da neden dökülüyor. Bu gidişat nasıl önlenebilir?
ÖMER ÜRÜNDÜL - FUTBOLDA İKİ İLKE VAR, BİZDE İKİSİ DE YOK
Günümüz futbolunda başarılı olabilmek için iki temel ilke var. Birincisi; futbolcuların birbirlerinin özelliklerini bildiği oturmuş bir sistem. İkincisi de üst düzey fizik kondisyon. Ne yazık ki bizim takımlarımızda bu ikisi de yok. Böyle olunca da başarılı olmak mümkün değil. Her sene önümüze bu eksiklerimizi gösteren örnekler geliyor. Avrupa kupaları, Şampiyonlar Ligi ve de dörder senede bir yapılan Avrupa ve dünya şampiyonaları. EURO 2020'de yine fizik gücün ne kadar önemli olduğunu, top rakipteyken 10 kişinin de defansif görevlerini yaptığı, bıktırıcı pres uyguladığı maçlar izledik. Bizde ise örneğin bir kulübümüzün çok yetenekli bir futbolcusu varken fizik açıdan çok düşük de olsa teknik direktörler çoğunlukla oynatıyor. Oynatmazlarsa da eleştiri alıyorlar. Bu yüzden de bir türlü teşhis yapılamıyor. Bir örnek de A Milli Takım'dan verelim. Oturmuş bir sistemimiz yok, takım olarak fiziki düşüş de eklenince EURO 2020'de kötü sonuçla karşılaştık. Son canlı örneği de PSV-G.Saray maçında yaşadık. Çok önemli bir takım olmayan PSV, oturmuş sistemi ve fizik kondisyonu ile farklı kazandı.
GÜRCAN BİLGİÇ - ARTIK HER BAŞARI TESADÜF OLACAKTIR
En büyük sorunumuz, oyuncu performansı üstüne takım kurmamız. Birileri bir şey yapacak ki maç kazanalım! Dikkat ederseniz sezon başı hep aynı şarkı söyleniyor; "10 numara alalım, golcü lazım." Hiç kimse sistem, plan veya gelişecek yeni bir düzen üzerine konuşmaz. Aslında taraftarın istediğini yapmaya çalışan yönetimler, onlara uygun teknik adamlar seçip sadece senelik düşünüyor. Büyük takımlarımız, en iyi oyuncularını kiralıyorlar, bir sezon sonra yenilerini arıyorlar. Artık kulüplerin kasasında para da kalmadığına göre her başarıya tesadüf olarak bakacağımız bir yola girdik. Yöneticilere ve medyaya bu dönemde çok önemli bir görev düşüyor. Herkes taraftarları "Bir gelişme" planına ikna etmeli. 'Ne olursa olsun kazanalım', diyen bir bakış açısı ile biz daha çok "Bunlar neden oldu?" diye birbirimize sorarız.
MURAT ÖZBOSTAN - SALGIN HASTALIK GİBİ YAYILDI
Ne yazık ki takımlarımız Avrupa kupalarını son 2-3 yıldır angarya görmeye başladı. Bu bulaşıcı bir hastalık gibi takımdan takıma yayıldı. Futbolu sadece Süper Lig olarak gören takımlarımızın bu hastalıktan kurtulmaları için başkanından hocasına kadar kafa yapılarının değişmesi lazım. Bugün başkanların ortak söylemi genelde şu: "Avrupa ile başa baş mücadele etmek için onlar gibi bütçelere sahip olmak lazım." Oysa PSV'nin 19 yaşındaki sağ kanat oyuncusu Madueke sadece yılda 350 bin Euro kazanıyor. Bulan buluyor ve oynatıyor. Mesele bütçede değil icraatta. Bizim takımlarımız lig başlayacak daha transfer yapamadı, eksiklerini tamamlayamadı. Fenerbahçe, Pereira'yı göreve getirdi. Adama "Şampiyon olacağız. Başka seçenek yok" dendi. Avrupa'da başarıdan bahsedilmedi. Çünkü Fenerbahçe'nin öyle bir gündemi yok. Bugün ülkemizi Şampiyonlar Ligi'nde temsil edecek Beşiktaş, hâlâ kiralık oyuncuları Rosier ve Ghezzal'ı bitirmeye çalışıyor. Galatasaray, Devler Ligi'ne havlu attı. Yine de umutlu olmak gerekir!
RAKAMLARDA UÇURUM VAR
Galatasaray'ı sahasında 5-1'lik skor ve ezici oyun üstünlüğüyle mağlup eden PSV Eindhoven'ın kadro maliyeti, Sarı-Kırmızılı takımın yarısı kadar...
Hat-trick yapan ve karşılaşmanın yıldızı olan Eran Zahavi'nin yıllık ücreti 1 milyon Euro. Ancak 34 yaşındaki İsrailli forvet, Hollanda'daki yüzde 50 vergi kesintisi nedeniyle senede 500 bin Euro gelir elde ediyor.
Diğer iki golü atan Mario Götze 1.3 milyon Euro, performansıyla parmak ısırtan 19 yaşındaki Madueke ise 350 bin Euro maaş alıyor. Bu üç yıldızın toplam kazançları 2 milyon 150 bin Euro; yani 5 milyon Euro kazanan Kolombiyalı yıldız Falcao'nun yarısından daha az.
Feghouli 3.9, Muslera ve Babel de 2.5 milyon Euro ücret alıyor. Ekibimizi sahadan silen PSV'de toplam maaş maliyeti ise yalnızca 18 milyon Euro. Galatasaray'da da bu rakam 35 milyon Euro.