SAVAŞ ÇORLU: Şanssızlık...
Galatasaray'da tüm hesapların salı günkü Schalhe 04 maçına göre yapıldığı Fatih Terim'in sahaya sürdüğü 11'den belliydi.
Drogba ve Umut gibi yıldızların kulübede olduğu farklı bir sistem ile maça başladı Ümit Hoca yönetimindeki Galatasaray. Tek forvet sahaya çıkan G.Saray'da Gençlerbirliği maçı Şampiyonlar Ligi'nde Cluj ve Braga deplasmanlarını hatırlattı doğrusu.
Avrupa'da kazanılan bu iki zaferde de Burak Yılmaz tek forrvet oynamıştı.
3 maçlık men cezası nedeni ile tribünden izlediği için oyuna müdehale edemeyen Terim'in 4-4-1-1 ile başlayıp top rakipteyken 4-2-4 dizilişiyle prese dayalı oyun sistemi ilk yarıda işledi ancak kaçan gollerle birlikte stres de başladı.
Üç forvet fazla geldi
Birinci dakikadan 45. dakikaya kadar oyun üstünlüğünü elinde bulundursa da G.Saray bunu skora yansıtamadı.
İkinci yarıya da baskılı ve üstün başlayan Galatasaray'da ilk yarıda olduğu gibi Hamit'in ikinci direğe takılan topu takımın da dengesini bozdu.
Sneijder-Umut, Emre- Amrabat değişikliğinden hemen sonra Vleminckx'in golü de G.Saray'ı ayağa kaldıramadı. Bu golden hemen sonra maça tek forvet başlayan G.Saray'ın Hamit-Drogba değişikliği ile 3 forvete çıkması sistemin tıkandığını gösterdi.
Hamit Altıntop'un iki direkten topu ile birlikte toplamda 7'ye çıkması, Drogba'nın penaltı kaçırması 'futbol şans oyunu değil de nedir?' dedirtti. Terim'in sahaya çıkardığı ilk 11'li sistemi de belki eleştirenler olacaktır ama Terim'in kulübede olmadığı 2. maçta kaybedilen 5 puan onun önemini açıkça gösteriyor....
LEVENT TÜZEMEN: Hani şampiyondu!
Galatasaray'ın aklına getirmediği Gençlerbirliği yenilgisi "Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmak" sözüyle bütünleşiyor.
Galatasaray'ı geçen hafta "Şampiyon" ilan edenler şimdi bakalım ne diyecekler?
Oynanmamış maçlar sadece kağıt üzerinde kazanılır.
İlk yarı Hamit, Burak ve Eboue ile girilen pozisyonları durdurup "Bu vuruşlar ne oldu?" diye sorsak herkes "Gol" cevabını verir.
Ama öyle olmadı. İlk 45'te rakibine pozisyon vermeyen, coşkulu, istekli ve oyunu rakip kaleye yıkan bir Galatasaray izledik. Oyunun başında karşı karşıya golü atamayan Hamit, maç boyu yine iki kez üst direğe takıldı.
Türkiye'nin gol kralı Burak pozisyon kaçırmakta hovardaydı. Hele hele devre biterken Riera'nın "Al golü at" dercesine yaptığı ortada topu Burak'ın ıskalaması gol vuruşu konusunda bir standartının olmadığının belgesidir. Galatasaray'ın temel sorunu ayağa hızlı ve çabuk pas yapamadığı gibi takım halinde ağır hücum ediyorlar. Çok koşan, çok çalışan ve yüreğini ortaya koyan Yekta topla çıkışlarda ve pas dağıtımında dengeli olmadığından Selçuk savunmaya gelmek zorunda kaldı ve oyunu kurmak için topla çıkıncaya kadar rakip kendi sahasına çabuk yerleşti.
Maç kaybedilir ama G.Saray hızlı hücum etme kimliğine geri dönüş yapamazsa her maç bu sıkıntıyı yaşar. Ayrıca oyuncuların birbirleriyle zihinsel uyumu yok. Emre, Yekta, Burak ve Umut çevre kontrolü yapmadıklarından doğru pas verme ve doğru pozisyon alma konusunda hata yapıyorlar. Amrabat buluştuğu topları eveleyip geveledikten sonra ve kafasını kaldırmadan gelişigüzel ortalıyor.
Terim'in rakibe pozisyon vermeyen ama pozisyonlara giren takımı erken değiştirmeye kalkması hataydı.
Emre'nin çıkıp, Drogba'nın girmesi doğru olurdu. Sneijder'in verimli olmamasının nedeni takımın kendisiyle oynamaya çaba sarfetmemesidir. Vleminckx'in attığı golde faul yoktu çünkü Eboue sorumsuzca kendini yere bıraktı. Drogba'nın atamadığı penaltı da haksızdı. Özgür Yankaya yenilen golle ilgili "Faul var mıydı?" baskısıyla penaltıyı verdi.
Not: Penaltıyı "Ben atacağım" diyen Drogba'nın saha içinde "Patron" gibi davranması yanlış.
Bu kararı hoca ya da kaptan Selçuk vermeli.
METİN TEKİN: Yankaya'ya acıdım
İlk yarıda sayısız fırsattan yararlanamayan G.Saray, kalesine birkaç kere gelebilen rakibi karşısında neden kazanamadı?
Bir kere öncelikle soruda geçtiği gibi bu kötü zemine rağmen çok iyi oynayan bir G.Saray vardı. Oyunu çok doğru oynadı, topu kaybettiği anda önde baskı yaptı, dönen topları kazandı ve en az 3-4 net pozisyon üretti. Yani oyunun hakkı devreye 2-0 önde girmeleriydi. Rakibine de hiç pozisyon vermedi. Ama bazen maçlarda iki devre farklı iki maç gibi oynanabilir. Dün de aynen böyle oldu. Yapılan değişikliklerle beraber ikinci yarıyı nasıl değerlendireceksiniz?
İkinci yarı ile beraber ilk yarı ortada olmayan G.Birliği artık topa sahip olabiliyor ve istediği gibi pas yapabiliyordu. Bana göre bunun sebebi G.Birliği'nin farklı performansı değil, G.Saray'ın önde basmayan savunma anlayışıydı. Daha sonra Amrabat ve Umut'u alarak 4-4-2'ye döndüler. Sonrasında ise Drogba'yı da katarak 4 hücumcuyla oynadılar. Bu dakikadan sonra oyun yüksek toplara ve direk ataklara döndü. Teknik direktörü cezalı olan bir takım bu kadar etkisizleşir mi?
Fatih Terim gibi bir teknik adamın kenarda olmaması tabii ki bir dezavantaj ama skorların tamamen buna bağlanması kesinlikle mümkün değil. Özellikle G.Saray ölçekli bir takımda. G.Saray bu futbolla Schalke maçında ne yapar?
Umuyorum ki G.Saray kaybetme psikolojisinden sıyrılıp çok daha farklı bir karakterde olacağı bu maçın üstesinden gelecektir. Özgür Yankaya'nın performansını nasıl buldunuz?
Maçı güzel götüren Özgür Yankaya acınacak bir penaltı kararı verdi. Bu bir hata değil, mağlup oluştu. Komik bir penaltıyla bence acınası bir duruma düştü. Bizim zamanımızda büyük takımlar çok daha fazla korunurdu. Neredeyse yavaş yavaş ona dönüyoruz.
RIDVAN DİLMEN: Ey Zekeriya Ağabey!
Ey Zekeriya Ağabey. Daha futbola başlamamıştım, seni çok seviyordum. Futbolculuğundan sonra bir ara Futbol Federasyonu'nda görevliydin. Sonra bir ara kayboldun, şimdi MHK başkanısın. Ey Zekeriya Ağabey'in yanındaki arkadaşlar... Çoğunuz hakemlikten gelmesiniz. Diyeceksiniz ki neden hep MHK'ye söylüyorsun. Kime söyleyeceğim ki? İki yıldır maçlar inanılmaz kötü gidiyor. "Çok şükürler olsun ki hakemlerimizin şike olaylarında adı dahi geçmedi" dedik. Ama bunları suistimal etmeyecekler. Sırayla Üç Büyükler ağlıyor. Diğer takımlar ne yapsın Allah aşkına? Fatih Terim inanın şu penaltıya üzülmüştür. Benim tanıdığım Fatih Terim böyle düşünüyordur. Gençlerbirliği takımının emeğine yazık değil miydi o penaltı gol olsa?
İlk yarıda çok iyi bir Galatasaray, beş orta sahayla oynuyor ve en büyük handikabı olan rezalet zemine rağmen oyuncular pas yapıyor, şut atıyor, direkten dönüyor. İlk yarının 0-0 bitmesi mucize.
"Bari ben atayım!"
Ama ikinci yarının başında enteresandır o Galatasaray gitti, rakibini oynatan Galatasaray geldi. Gençlerbirliği bir iki kez geldi, yokladı. Biraz daha etkinleşti. Hazır Galatasaray da gelmiyor golünü buldu.
Daha sonra Fatih hoca önce iki forvete, sonra 4 forvete döndü, risk aldı. Buna karşı Gençlerbirliği boş sahaları değerlendiremedi. Galatasaray sürekli göbekten, kenardan orta yapıyor ama bir türlü gol olmuyordu. Baktı Özgür Hoca olmuyor, "Bari ben atayım" dedi, onu da beceremedi.
Bunlar sadece bu maçla ilgili eleştirilerim değil, haftalardır söylüyorum. Lütfen emekçilere, Anadolu takımı teknik direktörleri ve oyuncularına biraz saygı gösterin. Zaten onlar size saygı gösteriyorlar, bari sahaya çıktığınızda siz de saygı gösterin.
Zekeriya Ağabey'e dönüyorum. Hakikaten Türk futbolunun en düzgün adamlarından birinin bu rezalete kurumun başında tanıklık etmesine çok üzülüyorum.
Neyse Galatasaray; toparla kendini, Salı akşamı hakeme de ihtiyacın yok. Senin forman turu getirir.