Türkiye'nin en iyi haber sitesi
İLKER GEZİCİ

Korkutmayan korku filmi

''Freddy'de Beş Gece' isimli 2014 yapımı video oyununda oyuncu, bir aile pizzacısında gece güvenlik görevlisi olan Mike Schmidt'in pizzacıda dolaşan cani animatronik karakterlere yakalanmadan vardiyasını tamamlayarak, hayatta kalmasına yardım ediyordu. Oyun öyle büyük ilgi gördü ki, tüm oyun konsollarından oynanır hale geldi. Baş karakter Freddy'nin oyuncak peluşları milyonlarca satış rakamına ulaştı. Tüm dünyada kendi kitlesini yaratan bu oyunun da sinema filmi olmaması düşünülemezdi.



Video oyunu uyarlaması korku filmi "Freddy'nin Pizza Dükkanı'nda Beş Gece", geçtiğimiz hafta Amerika gişesinde rekor açılışa imza attı. İlk hafta sonunda 78 milyon dolar hasılat elde ederek gişenin zirvesine yerleşti. Böylece iki "It" filminin ardından tüm zamanların en büyük açılış hasılatı elde eden üçüncü korku filmi oldu. Film aynı zamanda "The Super Mario Bros. Movie"den sonra tüm zamanların en büyük ikinci video oyunu uyarlaması açılışı rekorunu da eline geçirdi. ABD dışındaki diğer ülkelerden de 52 milyon dolar kazanarak toplamda 130 milyon dolarlık bir başlangıç yapan ve birden çok ülkede en iyi korku filmi açılış hasılatı rekorunu kıran filmin bütçesi ise yalnızca 25 milyon dolar.



Bu büyük çıkışıyla gişe beklentilerini alt üst eden 'Freddy'nin Pizza Dükkânı'nda Beş Gece' adlı filmi bu büyük beklentilerle izledim. Her ne kadar korku filmi seven biri olmasam da, filmi merak ettim ama IMDB puanının 5.6'da kalması beni bir düşündürmedi değil. Hemen yorumlara baktığımda filmin yeteri kadar kanlı ve korkutucu olmadığı şeklindeki eleştiriler ağır basıyordu. Filmi izleyince de yorumlara hak verdim. Karakter ve olay örgüsü noktasında zayıflıkları olan film, ne oyunculuk performanslarıyla tatmin ediyor ne de gözlerimizi kaçıracak türden dehşet verici korkutucu sahnelere yer veriyor. Yaklaşık 2 saatlik süresi olan film, Josh Hutcherson'ın oynadığı başkahraman Mike karakteri ve onun arka planıyla çok fazla zaman harcıyor.



Çocukken kaçırılan abisinin travmasını yaşayan Mike, kız kardeşi Abby'yi de kaybetmek istemiyor. Mike'ın kız kardeşinin velayetini almak isteyen teyzesiyle olan mücadelesi bir yanda eğlence merkezinde yaşadığı gerilim diğer bir yanda... Birbirinden bağımsız ilerleyen iki konu içinde bir de eğlence merkezindeki geçmişi olan Vanessa adındaki (Elizabeth Lail) devriye polisi var ki, onun da filmdeki gizemi ne yazık ki sığ kalıyor. İkilinin hikayesi bir noktada birbirine bağlanıyor ama ondan ötesi yok. Sorunlu bir güvenlik görevlisinin terk edilmiş bir aile eğlence merkezi olan Freddy Fazbear'ın Pizza Dükkanı'nda çalışmaya başlamasını ve 5 gece boyunca hayatta kalabilmesini korkutmadan anlatan filmin yönetmen koltuğunda Emma Tammi oturuyor. Belki de filmin en akılda kalıcı yanı, korku filminin bir kadın yönetmenin elinden çıkıyor olması...
Bir korku filminin en korkunç anların çoğu yüksek sesli patlamalar ve müzikle oluşturulan efektlerden ibaret ise orada korku değil, gerilim vardır. Nitekim bu filmde korkmaktan çok geriliyorsunuz. Benim için bu bir sorun değil, oyunun hayranları ve korku filmi severler ise bu açıdan hayal kırıklığına uğrayabilir.



SİNEMAYI KİM KURTARACAK?
Hatırlarsınız, sinema gelirinden daha fazla pay alabilmek için belli başlı yapımcıların baskısıyla, kampanyalı biletlerin sonlandırılması tarihe mısır krizi olarak geçmişti. 2019 yılında yaşanan bu olaydan sonra sektörün beli bir daha eskisi gibi doğrulmadı. Sonrasında yaşadığımız pandemi sebebiyle salonların kapanması, sinemanın büyüklerini, dijital platformlara yöneltti. Yine de evdeki hesap çarşıya uymadı ve pastadan büyük pay almak isteyenler ellerindeki dilimden de oldular.
Yerli filmler yine kendini göstermeye başlamıştı ki bu kez de yüzyılın felaketini yaşadık. Tüm bu krizlerin üstüne bilet fiyatları da alıp başını gidince sektör neredeyse durma noktasına geldi. Açıkçası her şeye rağmen bu sezondan umutluydum. Pandemide çekilen ve deprem sebebiyle ertelenen filmler bir bir gösterime girecek yeni filmlerle birlikte tam bir sinema şöleni yaşayacaktık. Ancak maalesef öyle olmadı. Sinemacıların beklentileri de ne yazık ki karşılıksız çıktı. Yıllardır eli yüzü düzgün Mustafa Kemal Atatürk filmi yok deniyordu. Şimdi ikisi birden, hatta çok yangın kopartan Atatürk filmini de sayarsak 3'ü birden aynı anda vizyonda. Ancak gelin görün ki 'Son Akşam Yemeği' 23 bin kişiyle açılış yaptı.



Topladığı hasılat yaklaşık 2.5 milyon lira. Aslıhan Güner'in Zübeyde'yi başarıyla canlandırdığı 'Zübeyde Analar ve Oğullar filmi ise üçüncü haftasında ancak 30 bin izleyiciye ulaşabildi. Toplam hasılatı ise 3 milyonu bulmadı. Hasan Can Kaya'nın filmi bile ilk hafta sonunda 80 bin kişiye anca ulaştı. Bu filmin daha doğrusu özellikle dijitalde çok izleyicisi olan bu ismin, normalde milyon rakamını görecekken 80 bin kişiyle açılış yapması çok düşündürücü değil mi?
Özellikle Mustafa Kemal filmleri özelinde, cumhuriyetimizin 100. yılını kutladığımız bu dönemde vizyona giren filmlere halkın daha fazla teveccüh göstermesini beklerdim. Bu işin sonu nereye varacak çok merak ediyorum. Ortalama bir filmin 20 milyon liraya mal edildiğini düşünürsek yapımcının kar etmesini geçtim, filmin kendisini kurtarması için 250 bin gişe rakamını görmesi lazım. Ne tuhaf rakamlar değil mi? Önceden filmin ilk haftasından en azından 1 milyonu geçmesi beklenirken şu an toplam gişesinin 300 bin olabilmesi için neredeyse dua ediliyor. Sinema gişelerinde kuyruk beklediğimiz günleri özleyeceğim hiç aklıma gelmezdi. Umarım en kısa zamanda sektör, eski görkemli günlerine el birliğiyle döner.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA